CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

AHMED BİN İBRÂHİM EL-VÂSITÎ

Hanbelî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, Ahmed bin İbrâhim bin Abdurrahmân bin Mes'ûd bin Ömer el-Vâsıtîdir. 1258 (H.657) senesinde Vâsıt şehrinin doğusunda bulunan Fânus köyünde doğdu. 1311 (H.711)'de Dımeşk'da (Şam) vefât etti. Kâsiyûn Dağının eteğinde defnedildi. Şeyh-ül-Hızâmiyye el-Vâsıtî diye meşhur oldu. İlim öğrenmek için pekçok şehri dolaştı. Birçok defâ Mekke-i mükerremeye gidip hac yaptı. Bu yolculukları esnâsında fıkıh, hadîs ve siyer âlimlerinden birçok zât ile karşılaştı. Onlardan ilim öğrendi. Mısır'a sonra da Şam'a gitti.

Allahü teâlâ ona, daha küçük yaşta iken hakkı, doğruyu öğrenmeyi ve muhabbeti, sevgiyi nasîb etti. Bid'atten ve sapık yolda bulunanlardan nefret ederdi. Vâsıt'ta, Şeyh İzzeddîn el-Fârûtî ve diğer fıkıh âlimleri ile sık sık bir araya gelir, onlarla Şâfiî fıkhından bâzı şeyleri okurdu. Fıkıh ve hadîs ilimlerinde pek çok şey öğrendi. Sonra Bağdat'a geldi. Orada fıkıh âlimlerinden bir tâife ile sohbet etti. Hacca giderek, Mekke'de âlimlerden bir cemâatle görüştü. Oradan Mısır'a gelerek, bir müddet Kâhire'de ikâmet etti. Günlerini fıkıh âlimleri arasında geçirdi. Buna rağmen kalbinde bir boşluk hissediyordu. İskenderiyye'de Şâziliyye tarîkatına mensup kimselerle buluştu. Onların yanında, aradığı mârifet nûrlarına ve latîfelerine kavuştu. Kalbinde muhabbet ve bu yola sülûk edip girmek arzusu çoğaldı. Onların tarîkatına girmekle ve gösterdikleri yolda bulunmakla iktifâ etti, yetindi. Sonra Şam'a geldi ve "Siyer-i Nebî" ilmi üzerinde çok mütâlaada bulundu. İbn-i İshak'ın Siyer'ine İbn-i Hişam'ın yaptığı şerhi çok okudu. Onu hülâsa edip kısalttı. Aynı zamanda, hadîs, sünnet ve eserlere (sahâbe haberlerine) âit kitapları mütâlaa etti. Sünnet-i seniyyeye sarılmaya, usûl ve fürû' bilgilerini öğrenip yazmaya ehemmiyet verdi. Karşılaştığı ve daha önce aralarında bulunduğu bid'at ehline, îtikâdı bozuk olanlara karşı reddiyeler, cevap olan eserler yazmaya başladı. Bu sapıklardan bâzıları o kadar ileri gitmişlerdi ki, İslâmiyetin emir ve yasaklarına uymayı bile terkedip, farzları yapmıyorlar ve utanıp sıkılmadan haram işliyorlardı. Hanbelî mezhebinde olan müslümanları bu bid'atlerden korumak için Hanbelî mezhebine geçti ve sonra bu mezhebe âit eserleri okutmaya ve yaymaya başladı. Şeyh Mecdüddîn-i Harrânî hazretlerinin Kâfî adındaki eserini çok okurdu. Onun bu eserini bir cilt hâlinde El-Belâga adı ile muhtasar olarak yazdı.

Ahmed-i Vâsıtî, tasavvufu öğrenmek ve bu yola bağlanmak isteyenlerin en çok faydalandığı kimselerden birisi olup, eserleri de çok faydalıydı. Tasavvuf ve hadîs ehlinden çok kimseler, ondan faydalanmışlardı. Hattâ bid'at ehlinden, Peygamber efendimiz ve Eshâbının yolundan ayrılan birçok kimseler, bunun eserlerini okuyarak bozuk îtikâdlarından ayrılmışlardı.

Berzâlî, Mu'cem'inde ondan bahsederek diyor ki:

"O, sâlih ve mârifet ehli bir zâttı. Çok ibâdet ederdi. Dünyâlık şeylerden kesilmiş olup, dünyâ ehli ile bulunmaktan çok sıkılırdı. Kimseden bir şey kabûl etmezdi. Tasavvuf ilmi hakkındaki sözleri ve yazıları gâyet doğru ve sağlamdı. O, Allahü teâlânın yoluna dâvet eden büyük bir zâttı. Çeşitli eserleri yazarak, satıp geçimini temin ederdi. Tasavvufa dâir ve bid'at ehline cevap teşkil eden birçok risâleler yazdı. Sünnet-i seniyye ile Selef-i sâlihînin, Eshâb-ı kirâm, Tâbiîn ve Tebe-i tâbiînden olan âlimlerin gösterdiği Ehl-i sünnet ve cemâat yoluna dâvet eden yüksek bir âlimdi. Sıfat-ı zâtiyye hakkında, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği doğru îtikâdı bildirdi. Peygamber efendimiz ve Eshâbı nasıl bildirdi ise, öyle açıkladı. Onun sohbetlerinde bulunan kimseler çok faydalandılar. Dımeşk'ta onun gösterdiği yolda bulunan ve onun gibi olan bir âlimi tanımıyorum."

Zehebî ve Berzâlî buyurdular ki:

"Bizim üstadlarımızdan, hocalarımızdan birçok kimseler ve diğer âlimler ondan hadîs-i şerîf dinledi. Çeşitli ilimlerde mütehassıs bir âlimdi. Eserlerindeki ibâreler sağlam ve çok güzeldir. Anlayışı kuvvetli, hattı, yazısı gâyet güzeldi. Vakitlerini zikir, ibâdet, eser yazmak, mütâlaada bulunmak ve tefekkürle geçirirdi. Allahü teâlânın sevgi ve muhabbetine kavuşmuştu. Tecelliyât-ı ilâhiyyenin ve envar-ı kalbiyyenin zevklerine kavuşan bir umman gibiydi. İnsanlardan uzak yaşar, sevdikleriyle ve istifâde etmek isteyenlerle görüşürdü."

Eserlerinin başlıcaları şunlardır:

1) İrşâd-ül-Müslimîn li Tarîkati Şeyh-il-Müttekîn: Basılmış bir eserdir. 2) Şerhu Menâzil-is-Sâirîn: Tamamlayamamıştır. 3) El-Belâga Vel-İknâ fî Halli Şühbeti Mes'elet-is-Simâ' Fil-Fıkh: Kâfî kitabının muhtasarıdır. 4) Medhalü Ehl-il-Fıkhı vel-Lisâni ilâ Meydan-il-Muhabbeti vel-İrfân. 5) Miftâhu Tarîk-ıl-Muhibbîn ve Bâb-ül-Ünsi bi-Rabbil-âlemîn.

 

KAYNAKLAR

1) Zeyl-i Tabakât-ı Hanâbile; c.2, s.358

2) Ed-Dürer-ül-Kâmine; c.1, s.91

3) Şezerât-üz-Zeheb; c.6, s.24

4) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.1, s.139

5) El-A'lâm; c.1, s.86

6) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.9, s.353

7) Brockelman; Sup.1, s.203