AHMED BİN İBRÂHİM EL-VÂSITÎ
Hanbelî
mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, Ahmed bin İbrâhim bin Abdurrahmân bin Mes'ûd
bin Ömer el-Vâsıtîdir. 1258 (H.657) senesinde Vâsıt şehrinin doğusunda bulunan
Fânus köyünde doğdu. 1311 (H.711)'de Dımeşk'da (Şam) vefât etti. Kâsiyûn Dağının
eteğinde defnedildi. Şeyh-ül-Hızâmiyye el-Vâsıtî diye meşhur oldu. İlim öğrenmek
için pekçok şehri dolaştı. Birçok defâ Mekke-i mükerremeye gidip hac yaptı. Bu
yolculukları esnâsında fıkıh, hadîs ve siyer âlimlerinden birçok zât ile
karşılaştı. Onlardan ilim öğrendi. Mısır'a sonra da Şam'a gitti.
Allahü teâlâ
ona, daha küçük yaşta iken hakkı, doğruyu öğrenmeyi ve muhabbeti, sevgiyi nasîb
etti. Bid'atten ve sapık yolda bulunanlardan nefret ederdi. Vâsıt'ta, Şeyh
İzzeddîn el-Fârûtî ve diğer fıkıh âlimleri ile sık sık bir araya gelir, onlarla
Şâfiî fıkhından bâzı şeyleri okurdu. Fıkıh ve hadîs ilimlerinde pek çok şey
öğrendi. Sonra Bağdat'a geldi. Orada fıkıh âlimlerinden bir tâife ile sohbet
etti. Hacca giderek, Mekke'de âlimlerden bir cemâatle görüştü. Oradan Mısır'a
gelerek, bir müddet Kâhire'de ikâmet etti. Günlerini fıkıh âlimleri arasında
geçirdi. Buna rağmen kalbinde bir boşluk hissediyordu. İskenderiyye'de Şâziliyye
tarîkatına mensup kimselerle buluştu. Onların yanında, aradığı mârifet nûrlarına
ve latîfelerine kavuştu. Kalbinde muhabbet ve bu yola sülûk edip girmek arzusu
çoğaldı. Onların tarîkatına girmekle ve gösterdikleri yolda bulunmakla iktifâ
etti, yetindi. Sonra Şam'a geldi ve "Siyer-i Nebî" ilmi üzerinde çok mütâlaada
bulundu. İbn-i İshak'ın Siyer'ine İbn-i Hişam'ın yaptığı şerhi çok okudu. Onu
hülâsa edip kısalttı. Aynı zamanda, hadîs, sünnet ve eserlere (sahâbe
haberlerine) âit kitapları mütâlaa etti. Sünnet-i seniyyeye sarılmaya, usûl ve
fürû' bilgilerini öğrenip yazmaya ehemmiyet verdi. Karşılaştığı ve daha önce
aralarında bulunduğu bid'at ehline, îtikâdı bozuk olanlara karşı reddiyeler,
cevap olan eserler yazmaya başladı. Bu sapıklardan bâzıları o kadar ileri
gitmişlerdi ki, İslâmiyetin emir ve yasaklarına uymayı bile terkedip, farzları
yapmıyorlar ve utanıp sıkılmadan haram işliyorlardı. Hanbelî mezhebinde olan
müslümanları bu bid'atlerden korumak için Hanbelî mezhebine geçti ve sonra bu
mezhebe âit eserleri okutmaya ve yaymaya başladı. Şeyh Mecdüddîn-i Harrânî
hazretlerinin Kâfî adındaki eserini çok okurdu. Onun bu eserini bir cilt hâlinde
El-Belâga adı ile muhtasar olarak yazdı.
Ahmed-i
Vâsıtî, tasavvufu öğrenmek ve bu yola bağlanmak isteyenlerin en çok faydalandığı
kimselerden birisi olup, eserleri de çok faydalıydı. Tasavvuf ve hadîs ehlinden
çok kimseler, ondan faydalanmışlardı. Hattâ bid'at ehlinden, Peygamber efendimiz
ve Eshâbının yolundan ayrılan birçok kimseler, bunun eserlerini okuyarak bozuk
îtikâdlarından ayrılmışlardı.
Berzâlî,
Mu'cem'inde ondan bahsederek diyor ki:
"O, sâlih ve
mârifet ehli bir zâttı. Çok ibâdet ederdi. Dünyâlık şeylerden kesilmiş olup,
dünyâ ehli ile bulunmaktan çok sıkılırdı. Kimseden bir şey kabûl etmezdi.
Tasavvuf ilmi hakkındaki sözleri ve yazıları gâyet doğru ve sağlamdı. O, Allahü
teâlânın yoluna dâvet eden büyük bir zâttı. Çeşitli eserleri yazarak, satıp
geçimini temin ederdi. Tasavvufa dâir ve bid'at ehline cevap teşkil eden birçok
risâleler yazdı. Sünnet-i seniyye ile Selef-i sâlihînin, Eshâb-ı kirâm, Tâbiîn
ve Tebe-i tâbiînden olan âlimlerin gösterdiği Ehl-i sünnet ve cemâat yoluna
dâvet eden yüksek bir âlimdi. Sıfat-ı zâtiyye hakkında, Ehl-i sünnet âlimlerinin
bildirdiği doğru îtikâdı bildirdi. Peygamber efendimiz ve Eshâbı nasıl bildirdi
ise, öyle açıkladı. Onun sohbetlerinde bulunan kimseler çok faydalandılar.
Dımeşk'ta onun gösterdiği yolda bulunan ve onun gibi olan bir âlimi
tanımıyorum."
Zehebî ve
Berzâlî buyurdular ki:
"Bizim
üstadlarımızdan, hocalarımızdan birçok kimseler ve diğer âlimler ondan hadîs-i
şerîf dinledi. Çeşitli ilimlerde mütehassıs bir âlimdi. Eserlerindeki ibâreler
sağlam ve çok güzeldir. Anlayışı kuvvetli, hattı, yazısı gâyet güzeldi.
Vakitlerini zikir, ibâdet, eser yazmak, mütâlaada bulunmak ve tefekkürle
geçirirdi. Allahü teâlânın sevgi ve muhabbetine kavuşmuştu. Tecelliyât-ı
ilâhiyyenin ve envar-ı kalbiyyenin zevklerine kavuşan bir umman gibiydi.
İnsanlardan uzak yaşar, sevdikleriyle ve istifâde etmek isteyenlerle görüşürdü."
Eserlerinin
başlıcaları şunlardır:
1) İrşâd-ül-Müslimîn
li Tarîkati Şeyh-il-Müttekîn:
Basılmış bir
eserdir. 2) Şerhu Menâzil-is-Sâirîn: Tamamlayamamıştır. 3) El-Belâga
Vel-İknâ fî Halli Şühbeti Mes'elet-is-Simâ' Fil-Fıkh: Kâfî kitabının
muhtasarıdır. 4) Medhalü Ehl-il-Fıkhı vel-Lisâni ilâ Meydan-il-Muhabbeti vel-İrfân.
5) Miftâhu Tarîk-ıl-Muhibbîn ve Bâb-ül-Ünsi bi-Rabbil-âlemîn.
KAYNAKLAR
1) Zeyl-i Tabakât-ı Hanâbile; c.2, s.358
2) Ed-Dürer-ül-Kâmine; c.1, s.91
3) Şezerât-üz-Zeheb; c.6, s.24
4) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.1, s.139
5) El-A'lâm; c.1, s.86
6) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.9, s.353
7) Brockelman; Sup.1, s.203 |