|
ABDÜRREŞÎD SÂHİB FÂRÛKÎ
Evliyânın
büyüklerinden. İsmi Abdürreşîd bin Ahmed Saîd bin Ebî Saîd bin Şâfi bin Aziz bin
Muhammed Îsâ bin Seyfeddîn-i Fârûkî Serhendî'dir. İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî
Serhendî hazretlerinin torunlarındandır. 1821 (H.1237) senesinde Hindistan'ın
Luknov şehrinde doğdu. 1870 (H.1287) senesinde Mekke-i mükerremede vefât etti.
Abdürreşîd
Fârûkî küçük yaştan îtibâren, evliyânın büyüklerinden dedesi Ebû Saîd Müceddidî
hazretlerinden ilim öğrendi. On yaşında Kur'ân-ı kerîmin tamâmını ezberledi.
Molla
Habîbullah'tan hadîs ilmini, sarf ve nahiv bilgilerini, Ahmed Dehlevî'den aklî
ilimleri öğrendi. Yirmi yaşında iken dedesinin sohbetinde yetişip, Şâh-ı
Nakşibend Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin yolunda icâzet aldı. Ayrıca yüksek
babaları Ahmed Saîd Sâhib hazretlerinin sohbetlerine devâm etti. Bu sohbetlerde
Kâdiriyye, Sühreverdiyye, Çeştiyye ve Kübreviyye yollarında yetişip
icâzetle şereflendi. Fıkıh, hadîs ve tefsîr ilimlerini öğrendi. Yine
babalarından
Risâle-i Kuşeyriye, Füsûs-ül-Hikem ve Mesnevî-yi şerîf gibi tasavvufla ilgili
eserleri ve Usûl-i Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî dersini okudu. Çeşitli ilimlerde ve
tasavvufun inceliklerinde kemâle geldi. Babasının birçok ince bilgilerle dolu
Fârisî,
Enhâr-ı
erba'a adlı eserini Arapçaya tercüme etti. Mekke-i mükerremeyi
ziyâret etmek arzusunun dayanılmaz hâle gelmesi üzerine, 1840 senesinde doğruca
buraya geldi. Hacdan sonra Medîne-i münevvereye giderek, Resûl-i ekremi
ziyâretle şereflendi. Birçok ikrâm ve ihsânlara kavuşarak Delhi'ye geri döndü.
Bir müddet Delhi'de ikâmet ettikten sonra, yüksek babaları Ahmed Saîd Fârûkî ve
diğer âile fertleri ile birlikte Mekke-i mükerremeye hicret etti. Bir müddet
Mekke-i mükerremede, bir müddet Medîne-i münevverede, bir müddet de Tâif'te
ikâmet etti.
Ahmed Saîd
Fârûkî'nin vefâtı üzerine Mekke-i mükerremeye yerleşerek, babasının yerine
insanlara doğru yolu göstermekle vazîfelendirildi. Sağlığında babası Ahmed Saîd
Fârûkî, kendi teveccühlerinden istifâde edemeyen talebelerini, oğlu Abdürreşîd
Sâhib'e havâle ederdi. O da onları çok güzel bir şekilde yetiştirirdi. Babasının
vefâtından sonra onun ziyâretine gelenler, sohbetleri ile müşerref olurlar,
kalblerini feyz ve ilâhî nîmetlerle doldurarak geri dönerlerdi. Hâl ve
hareketlerinde, baba ve dedelerine çok benzerdi. Ömrünün sonuna kadar, onların
yolunda ve onlardan duyduklarını insanlara anlatmakla meşgûl oldu.
Ramazân-ı
şerîfte Buhârî-yi şerîf okumak, terâvihlerde her gece üçer cüz Kur'ân-ı
kerîm okumak, on gecede bir hatm-i şerîf etmek, Muharrem-ül-haram ayının onunda
Müslim-i şerîf'i hatmetmek, Muharremin ilk on günü ile, Pazartesi,
Perşembe ve her ayın on üç, on dört ve on beşinci günleri oruç tutmak, her gün
öğle namazından sonra tefsîr, hadîs ve Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî ve diğer
tasavvuf kitaplarını okutmak Abdürreşîd Sâhib hazretlerinin âdet-i şerîfeleri
idi.
Mekke-i
mükerremede kaldığı sırada pekçok talebe yetiştirdi. Oğlu Şâh Muhammed Ma'sûm-i
Ömerî en ileri gelen talebelerindendir.
KAYNAKLAR
1) Hadîkat-ül-Evliyâ; s.144
2) Makâmât-ı Ahyâr; s.86
3) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; s.1034
4) Zikr-üs-Saîdeyn
|
|