ABDÜRREZZÂK ALİ EFENDİ
Anadolu
evliyāsından. 1842 (H.1258) yılında Erzurum'da doğdu. Babası Erzurum Nakīb-ul-eşrāfından
olup, seyyidlerden Gadāyīzāde Muhammed Efendidir. Nesebi Peygamber efendimize
ulaşır. İlimde ēok kuvvetli olduğundan, İlmī mahlasını kullanırdı. Abdürrezzāk
Efendi tahsil ēağına gelince, ilk önce ağabeyi Muhammed Efendiden okumaya
başladı. 14 yaşından ītibāren babası Muhammed Efendinin mānevī terbiyesi altına
girdi. Aynı zamanda medreselerde okunan ilimleri de bitirerek İbrāhim Paşa
Medresesi müderrislerinden Solakzāde Ahmed Tevfik Efendiden icāzet, diploma
aldı. Tahsīlini tamamladıktan sonra Ahmediyye Medresesinde ders okutmaya
başladı.
Abdürrezzāk
Ali Efendi, Tasavvuf yolunda da ilerlemek iēin bir mürşid-i kāmilin talebesi
olmak istedi ve Şeyh Hakkı Erzurum'a gelince onun sohbetlerine devām etti. Şeyh
Hakkı hazretlerinin vefātına kadar hizmetinde bulundu. Sonra tekrar talebe
yetiştirmeye başladı. Tefsīr ilminde ēok derin ālimdi.
Rūhul Beyān Tefsīri'ni birkaē defā baştan sona talebelerine okuttu.
Abdürrezzāk
Ali Efendi, orta boylu, sakalının kırı az, ince, zayıf, sevimli, nāzik, kibār
bir zāttı. Babasının vefātından sonra Nakīb-ul-eşrāf oldu. Erzurum'da ikāmet
eder, üē-dört senede bir Ramazan ayında İstanbul'a giderdi. Çeşitli cāmilerde
vāz ve nasīhatlarda bulundu. Sümbül Sinan Efendinin mānevī işāreti ile kendisine
ayrılan odada elli sene kaldı ve ibādetle meşgūl oldu. Sözleri ēok tesirli idi.
Dinleyenler huzur bulurdu. Kimseye halīfelik vermedi. 1907 (H.1325)'de
Erzurum'da vefāt etti. Büyük Cāminin bahēesine defnedildi. Ali
Efendinin Halal ve Haram Risālesi, Musāvāt-ı Aded-i Hurūfāt, Manzūme-i
Nüfūs-ı Seb'a adlı eserleri yanında bir de Dīvān'ı vardır. Hiēbirisi matbū değildir.
Abdürrezzāk
Ali Efendi buyururdu ki:
"Kalbi
Allahü teālānın sevgisi ile diri olanın ölümü hayattır. Kalbi nefsin arzuları
ile ölmüş olanın hayātı ölüdür."
"Ölüm,
ölmeden önce ölünüz, sırrına eren āşıklara rahmet, devlet, seādet,
izzettir."
Abdürrezzāk
Ali Efendi, Allahü teālānın aşkı ile ēok güzel şiirler söylemiştir. Bunlardan
birisi:
Cemālullaha olan āşık hevā ile sivadan geē
Karışma fi'l-i Hakka ey gönül ēūn-u-ēirādan geē.
Bekādan neş'edār ol bāde-i tevhīd ile ey dil
Gönülden hāzır ol Hakk'a heman mülk-i fenādan geē.
Libas-ı fahri neyler cāme-i aşk āşıka kāfī
Abā-yı aşkı gey İlmī bütün dārū devādan geē.
Ey gönül erbāb-ı cāha etme arz-ı ihtiyaē
Bāb-ı Hak meftūh iken gayra ne lāzım ilticā.
KAYNAKLAR
1) Sefīnet-ül-Evliyā;
c.2, s.156
|