Mâlikî
mezhebinin büyük hadîs ve fıkıh âlimlerinden. İsmi, Muhammed bin Ahmed bin
Muhammed bin Yahyâ bin Muferrec el-Emevî, el-Kurtubî olup, künyesi Ebû
Bekir'dir. Abdurrahmân bin Hakem el-Emevî'nin azâdlısıdır. Künyesinin Ebû
Abdullah olduğu da rivâyet edilmiştir. 314 (m. 926) yılında Endülüs'ün
(İspanya'nın) Kurtuba şehrinde dünyâya gelmiştir. Kendisine İbn-i Fentûrîde
denilir ki, Fentûrî Kurtuba şehrinin bir köyüdür.
Muhammed
Kurtubî, ilim tahsili ve hadîs-i şerîf öğrenmek için Endülüs, Fas, Tunus,
Trabluşşam, Beyrut, Sayda, Remle Sûr, Şam (Dımeşk), İskenderiye ve Kalzem gibi
pek çok yeri dolaşmış, boradaki âlimlerden hadîs ve fıkıh öğrenmiştir. Hadîs
ilminde hâfızlık derecesine ulaşmış olup, pekçok hadîs-i şarîfi ezbere bilirdi.
Mâlikî fıkhında da büyük âlim olup, uzun seneler Endülüs'te kadılık yaptı.
Muhammed
Kurtubî, pekçok kıymetli kitaplar te'lîf etmiş ve 380 (m. 990) yılı Receb ayının
onbirinci günü vefât etmiş, gece Rabt mezarlığına defnolunmuştur.
Muhammed
Kurtubî; Kurtuba da Kâsım bin Esbağ, Muhammed bin Abdullah bin Ebî Deylem,
Muhammed bin el-Huşenî gibi âlimlerden hadîs-i şerîf öğrenmiştir. Ayrıca Mekke-i
mükerremede Ebû Sa'îd bin el-A'râbî ve benzerleri, Medine'de Kâdı Mervânî'nin
derslerini dinlemiş, onlardan ilim almış, Yemen bölgesini dolaşmış, oralardaki
büyük âlimlerle görüşmüştür. Daha sonra Kudüs, Şam, Mısır gibi İslâm beldelerine
gitmiş, kıymetli pekçok âlimden ilim öğrenmiş ve hadîs-i şerîf dinlemiştir.
Ebû Ömer, Ahmed
bin Muhammed bin Abdullah et-Talemenkî, Ebü'l-Velîd Abdullah bin Muhammed bin
Yûsuf el-Kurtubî, Ebû Sa'îd bin Yûnus, İbrâhîm bin Şâkir, Abdullah bin Rebî'
et-Temîmî ve pekçok âlim de Muhammed Kurtubî'den ilim öğrenmiş ve hadîs-i şerîf
rivâyet etmiştir.
Muhammed
Kurtubî, âlim ve edib, dünyâya kıymet vermeyen, şüpheli şeylerden uzaklaşan bir
zât idi. Endülüs Emevî devletinin sultanlarından Mustansır-billah'ın yanında
büyük bir kıymeti olup, onu önce İstece ve daha sonra başka yerlere kadı ta'yin
etti.
Muhammed
Kurtubî, pekçok hadîs-i şerîfi ezbere bilen, sika (sağlam, güvenilir) basîretli
ve hadîs âlimlerinin hâllerine vâkıf bir âlimdi. Ebû Ömer Ahmed bin Muhammed bin
Afîf, Muhammed Kurtubî'nin ilim ve hıfz yönünden hadîs âlimlerinin en zengini
olduğunu bildirmiş ve "Bu fende (hadîs ilminde); onun bir benzerini daha
görmedim. O hadîs âlimleri içerisinde en sağlamlarından olup, zabt yönünden
âlimlerin en kuvvetlisi idi" buyurmuştur.
Muhammed
Kurtubî (r.a.), her hâlinde Allahü teâlâya şükreden ve her gördüğü şeyden ibret
alan bir zât idi. İnsanlara en kötü hâllerde bile Allahü teâlâya şükretmeyi
tavsiye ederdi. Buyurdu ki; "Rabat'a gitmek üzere yola çıktım. Gölgeli bir yere
vardığımda, bir zâtın orada bulunduğunu gördüm. Bu zâtın elleri ve ayakları
tutmuyor, gözleri de görmüyordu. Ve o bu haliyle Allahü teâlâya şükredip şöyle
diyordu: "Allahım, ben sana, yarattığın mahlûkların hamd ve şükürlerinin
hepsinden daha çok hamd ve şükrederim. Çünkü sen, beni yarattığın diğer
mahlûklar üzerine "fazîletli kıldın."
Muhammed
Kurtubî (r.a.) pekçok kitaplar yazmış olup, kitaplarının ekserisi fıkıh ilmine
aittir, hadîs ilminde Kâsım bin Esbağ'ın Müsned'ini bir kaç cildde toplamıştır.
Ayrıca Tâbiîn fıkhını toplamış ve Fıkh-ül-Hasen-i Basrî kitabı, Hasen-i
Basrî'nin (r.a.) fıkhî hükümlerini beyân eder, yedi cilddir. Fikh-ûz-Zührî
kitabında ise İmâm-ı Zührî'nin fıkhını toplamıştır.
KAYNAKLAR
1) Tezkiret-ül-huffâz cild-3, sh-1007
2) Ed-Dibâc-ül-müzehheb sh-316, 317, 320
3) Şezerât-üz-zeheb cild-3, sh-97
4) Mu'cem-ül-müellifîn cild-9, sh-19
|