Hadîs
âlimlerinin büyüklerinden. İsmi, Muhammed bin Muzaffer bin Mûsâ bin Îsâ bin
Muhammed bin Abdullah bin Seleme bin İyâs olup, künyesi Ebü'l-Hüseyn
el-Bezzâr'dır. Samarrâlı olduğu bildirilen İbn-i Muzaffer 286 (m. 899)'da o
zamanın büyük ilim merkezlerinden Bağdâd'da Muharrem ayında doğmuştur. 379 (m.
989) yılında Cemâzil-evvel ayında Cum'a günü öğleden sonra yine Bağdâd'da vefât
etmiştir. Te'lif etmiş olduğu çeşitli kitapları vardır. Eshâb-ı kirâmdan İyâs
İbni Seleme bin Ekvân'ın torunları ndandır.
İlk hadîs
tahsiline onbeş yaşında başlayan İbn-i Muzaffer, Benân İbni Ahmed ed-Dekkâk,
Kâsım bin Zekeriyyâ el-Mudarriz, Amr bin Hasen bin Nasr el-Halebî, Hâmid bin
Muhammed bin Şuayb el-Belhî, Heysem bin Halef ed-Dûrî, Muhammed bin Cerîr
et-Taberî, Abdullah bin Sâlih el-Bûhârî, Ahmed bin Hasen bin Abdülcebbâr
es-Sûfî, Muhammed bin Muhammed El-Bagandî, Abdullah bin Muhammed el-Begâvî, Ebû
Bekr bin Ebû Dâvûd, Yahyâ bin Muhammed bin Sa'îd ve Irak, Mısır, Cezîre ve
Şam'da pekçok hadîs âliminden hadîs-i şerîf öğrendi. Bunun için çok dolaştı.
Hadîs ilminde büyük âlim oldu. Pekçok hadîs-i şerîf topladı, onları yazdı ve
hadîs ilminin en zor meselelerinde dahi ince bilgilere sâhib oldu.
Dâre Kutnî,
İbn-i Şahin Ebü'l-Feth bin Ebü'l-Feth bin Ebü'l-Fevâris, Mâlinî, Berkânî, Ebû
Nata, Haften bin Muhammed bin el-Hallâl, Ali bin Muhsin, Abdülvehhâb bin Burhan,
Ebû Muhammed el-Cevherî ve pek çok âlim de İbn-i Muzaffer'den hadîs
öğrenmişlerdir.
Hatîb-i Bağdâdî
ve pekçok âlim onu sika (sağlam, güvenilir) bir râvi kabul etmiş, rivâyet etmiş
olduğu hadîs-i şerîflerin doğru olduğunu beyân etmişlerdir. Bunun delillerinin
başında gelen önemli husûs, pekçok büyük hadîs âliminin ondan hadîs-i şerîf
yazmasıdır. Berkâni: "Dâre Kutnî, İbn-i Muzaffer'den binlerce hadîs yazdı"
buyurmuştur.
İbn-i
Ebü'l-Fevâris, İbn-i Muzaffer'e: "Bagandî'nin, İbn-i Zeyd Mugârî, Amr bin Âsım
tarîkiyle rivâyet ettiği hadîsi biliyor musun?" dedi. İbn-i Muzaffer, "Ben öyle
bir şey bilmiyorum" cevâbını verince, İbn-i Ebü'l-Fevâris "Sizin onun
hadîslerini bildiğinizi zannediyordum" deyince, "Eğer Bagandî'nin, söylediğin
râviler yoluyla rivâyet edilmiş olan bir hadîsi olsaydı; ezberimde olurdu.
Bagandî'nin yüz hadîsini biliyorum, onların içinde böyle birşey yok" cevâbını
verdi.
Büyük hadîs
âlimi, hadîs ilmi kendisiyle mühürlenmiş olan Dâre Kutnî, İbn-i Muzaffer'e son
derece hürmet eder ve huzurunda okuduğu hadîslerin isnadını (rivâyet eden
zâtların isimlerini) okumazdı.
Son derece
edebli ve hürmetkâr olan İbn-i Muzaffer, âlimlere ve evliyâya, seyyidlere ve
Eshâb-ı kirâmın (r.a.) torunlarına çok hürmet ederdi. Şu misâl bunun en açık
delilidir İbn-i Muzaffer, İbn-i Ma'rûf Kâdı'nın meclisinde otururken Ebü'l-Fadl
Zührî çıkageldi. İbn-i Muzaffer hemen ayağa kalkıp yerine Ebü'l-Fadl Zührî'yi
oturttu. Sonra "Ey Kâdı (İbni Ma'rûf), bu zât Abdurrahmân bin Avf'ın (r.a.)
torunların-dandır. Bu (Ebü'l-Fadl Zührî), muhaddisdir ve onun babaları, tâ
Abdurrahmân bin Avf’a kadar (r.a.) muhaddisdir. Bu zâtın babası bana şu hadîs-i
şerîfi haber verdi. Dedesinden şu hadîs-i şerîf bana, ulaştı. Abdurrahmân bin
Avf’a kadar (r.a.) hiç bir dedesi yok ki, bize onun hadîsi ulaşmış olmasın"
buyurdu.
Hâfızası çok
kuvvetli olan İbn-i Muzaffer, hadîs hâfızı olup, binlerce hadîs-i şerîfi
ezberden okurdu. Kitap tasnif etmede yeni bir usûl ortaya koymuş ve bu usûlü,
daha hayatında çevresinde kitap yazan kimseler tarafından ta'kib edilmiştir.
İbn-i
Muzaffer'in Fedâil-ül-Abbâs (r.a.) adlı bir kitabı da vardır.
İbn-i Muzaffer,
İmâm-ı a'zam vasıtasıyla rivâyet etti. İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe (r.a.), Süleymân
bin Abdülmelik'e, namaz da teşehhüdde okunan "ettehıyyâtü"yü, bugünkü haliyle
Peygamberimizin okuduğunu; A'meş, İbrâhîm Nehaî, Alkame vasıtasıyla Abdullah
İbni Mes'ûd'un bunu rivâyet ettiğini, Abdullah İbni Mes'ûd da, Resûlullahın
(s.a.v.) bu şekilde kendisine öğrettiğini haber verdi.
KAYNAKLAR
1) Tezkiret-ül-Huffâz cild-5, sh-980
2) Târîh-i Bağdâd cild-3, sh-262
3) El-A'lâm cild-7, sh-104
|