Tefsîr, kırâat,
kelâm, hadîs ve Mâlikî fıkıh âlimi. Künyesi Ebû Muhammed olup, ismi Abdullah bin
Ebî Zeyd Abdurrahmân'dır. 310 (m. 922) yılında Endülüs'te (İspanya'da) Nefza
şehrinde doğdu. Doğduğu yere nisbetle Nefzi, daha sonra Afrikiyye'ye (Tunus'a;
gelerek Kayravân'da yerleşmesi sebebiyle o-raya nisbet edilip Kayravânî denildi
Kuzey-Batı Afrika'da Mâlikî mezhebini, yetiştirdiği talebeleri ve yazdığı
kitaplarıyla yaygın hâle getirdiği ve mezhebin hükümlerini halkın anlayacağı
şekilde kitaplar hâlinde düzenleyip yazdığı için, "Mâlik-üs-sagîr" lakabıyla
meşhûr oldu. 386 (m. 996) yılında Kayravân'da vefât edip, oraya defn edildi.
Çeşitli bölgelerden gelen müslümanlar tarafından mezarı ziyâret edilip duâlar
edilmektedir.
İlim tahsili
için birçok bölgelere seyahatlerde bulunan Ebû Muhammed Abdullah Kayravânî,
Endülüs'ten başlayıp; Fas, Tunus, Mısır, Şam, Bağdâd ve Hicaz'a kadar uzanan
ilim merkezlerindeki âlimleri gördü. Onların ilimlerinden ve yazdığı kitaplardan
istifâde etti. Ebû Bekr Muhammed bin Feth Mukrî ve Ebû Bekr bin Bilâd ve
Bağ'dad'daki diğer kırâat âlimlerinden kırâat ilmini öğrendi. Ebû Bekr bin
Lübâd, Ebû Fadl Kaysi'den de kırâat aldı, hadîs-i şerîf dinledi. Muhammed bin
Mesrur bin Gassal, Abdullah bin Mesrur bin Haccâc, Kattan, Ebyânî, İbn-i Mûsâ,
Sa'dûn-i Havlânî, Ebü'l-Arab, Ahmed bin Ebî Sa'îd ve Habîb Mevlâ bin Ebî
Süleymân'dan ilim öğrendi. Hacca gitti. Haremeyn'de; Ebû Sa'îd İbni A'râbî,
İbrâ-hîm bin Muhammed bin Münzir, Ebû Ali bin Ebî Hilâl, Kâdı Ahmed bin İbrâhîm
bin Hammâd, Hasen bin Bedr, Muhammed bin Feth, Hasen bin Nasr Sûsi, Derrâs bin
İsmâil, Osman bin Sa'îd Garâbili ve daha birçok âlimden ilim öğrendi. İbn-i
Şa'bân, Ebû Bekr Ebherî ve Mervezî'den icâzet aldı. Çok çalışıp, hocalarından
yazdıklarını ezberledi. Mâlikî mezhebinde zamanının imâmı oldu. Mâlikî mezhebi
hükümlerini tasnif edip, halkın, hattâ çocukların bile istifâde edebileceği
şekilde kitaplar hazırladı. Halkın kendi kendine kitaptan dînini öğrenmesini
kolaylaştırdı. Zamanın Tunus sultânı Şeyh Seydî Mah'riz bin Halefin de
desteğiyle, Mâlikî mezhebi çok yaygın hâle geldi. İnsanlar uzak bölgelerden
dinlerini öğrenmek için akın akın Kayravân'a geldiler. Kayravân, bölgenin en
önemli ilim merkezi oldu. Kırâat ilminde de çok meşhûr oldu. Tefsîr ve kırâat
ilimlerinde dersler verip kitaplar yazdı. İmâm-ı Nâfî'nin kırâatini, kitapları
ve talebeleri ile Afrikiyye'de yaydı. Vera' ve takva sahibi idi. Ömrünü ilim
öğrenmek, öğretmek ve ibâdetle geçirdi. Din düşmanlarına ve doğru yoldan sapmış
olanlara çok güzel cevaplar verdi. Müslümanlara ve devlet adamlarına
nasîhatlerde bulunur, huzur içinde yaşamalarına çalışırdı. Dünyâya hiç ehemmiyet
vermez, az şeye kanâat eder, harâma düşmek korkusundan şüpheli şeyleri ve
mubahların bir çoğunu terk ederdi.
Bir kelime
öğrenebilmek ümidiyle Kayravân'a koşan insanlardan birçoğu İbn-i Ebî Zeyd'in
talebesi oldu. Bilhassa kırâat ilminde Mekki bin Ebî Tâlib'i yetiştirdi.
Karvinîler'den; Ebû Bekr bin Abdurrahmân, Ebü'l-Kâsım Büadeî, Lübeydî,
Ecdânî'nin oğulları Ebû Abdullah Havvâs, Ebû Muhammed Mekkî bin Ebî Tâlib,
Endülüs'den; Ebû Bekr bin Müvehhib Makberi, İbn-i Âbid, Ebû Abdullah bin Hüzâ',
Ebû Mervân Kanâzel, Sebte'den; Ebû Abdurrahmân bin Acûz, Ebû Muhammed bin Gâlib,
Halef bin Nasr, Magrib'den; Ebû Âli bin Sitilmâsî ve daha birçok âlim fıkıh ve
diğer ilimleri öğrendiler. Onlar da hocaları gibi küfür ve bid'at ehline karşı
İslâmiyeti ve müslümanları savundular. Yalnız Allahü teâlânın rızası için
çalışıp, müslümanlara dinlerini öğretmeye gayret ettiler. Hocalarından
öğrendikleri, ilmi Endülüs'ten Hicaz'a kadar yaydılar.
İbn-i Ebî Zeyd
Kayravânî; fıkıh, kelâm, tefsîr Ve kırâate dâir pekçok kitap yazdı. Bilhassa
bugünkü ma'nâda tam bir ilmihâl kitabı olan "Risâle"» meşhûrdur. Risâle'nin
yazılmasını Tunus sultânı istemiş, halkın ve çocukların anlayıp, kolayca
istifâde edebilecekleri bir kitap olmasını arzu etmişti. Bu kitap, zamanında pek
tutunmuş ve ağırlığınca altına alıcı bulmuştu. Risâle, yazıldığından bu yana
ehemmiyetini hiç kaybetmedi. Mâlikî mezhebinin el kitaplarından biri oldu.
Fransızcaya 1842 yılında tercümesi yapıldı. 1906'da İngilizcesi basıldı. Mâlikî
mezhebinin Cezayir ve Tunus gibi Kuzey Afrika ülkelerinde yaygın olması ve bu
ülkelerin de sömürgeci Fransız ve Avrupa ülkelerinin işgali altına düşmesi,
Batılıların bu eser üzerindeki çalışmalarına sebep oldu. En son baskısı 1983
yılında Leon Bercher tarafından Arabca ve Fransızcası bir arada karşılaştırmalı
olarak Cezayir'de basıldı. Mâlikî mezhebi hükümlerini öz olarak anlatmakta ve
akâid, fıkıh, mü'âmelât, nikâh ve miras bilgilerini ihtiva etmektedir. Bundan
başka, "Kitâb-ün-nevâdir ve'z-ziyâdât" yüz cüzdür. Mâlikî mezhebine ait ellibin
civarında mes'eleyi ihtiva eden "Muhtasar" kitabı ki "Muavvel" ve
"Tehzîb-ül-atâbiyye" kitaplarından derlenmiştir. Mâlikî fıkhına dâir
"Kitâb-ül-iktida" bi ehl-il-Medîne", "Kitâb-üz-zibb", akâidle ilgili
"Kitâb-üt-tenbîh-i alel-kavl fî evlâd-il-müvtediyyin" ve namaz vakitlerini
bildiren "Kitâb-ü tefsîr-i evkât-is-salât", tevekkül ve Allaha güvenmek hakkında
"Kitâb-üs-sikâ billah ve't-tevekkül ale'llah", tasavvufla ilgili,
"Kitâb-ül-ma'rifet vel-yakîn", rızka Allahü teâlânın kefil olduğunu açıklayan
"Kitâb-ül-madmûn mine'r-rızk", hacla ilgili "Kitâb-ü menâsik", Kur'ân-ı kerîm
tilâveti ile ilgili "Risâle", çeşitli suâllere cevap verdiği "Kitâb-ü redd-i
mesâîl", hastalıklarla ilgili "Kitâb-ü gaye temerraz-il-mü'minîn", Kur'ân-ı
kerîmin üstünlüklerini anlatan "İ'câz-ül-Kur'ân’’, "Kitâb-ül-vesâvis"
Risâle-i i'tâ-il-karâbet-i mine'z-Zekât", "Risâlet-ün-nehy-i anil-cedel",
"Risâlet-ü fi'r-redd-i alel-kaderiyye ve münâkadât-ı
risâlet-il-Bağdâdîy-yil-mu'tezilî, "Kitâb-ül-istihzâr fi'r-redd-i
alel-fikriyye", "Kitâb-ü keşf-it-telbîs fi'l-mes'ele", "Risâlet-ül-mev'ıza
ve'n-nasîha", i'tikadla ilgili "Risâle" ve daha birçok kitap yazdı.
Risâle'den:
Allahü teâlânın dînini iyi biliniz ki, iyi yolda dâim olasınız. Diğer insanlara
da örnek o-lun. Sizin bu güzel hâlleriniz diğer insanların ve çocuklarınızın
kalblerine sirayet etsin. Çocuklarınıza, namazı yedi yaşında öğretip kıldırınız.
Kılmazlarsa zorlayıp teşvik ediniz. On yaşma gelince yataklarını, kız ve erkeğin
odalarını ayırınız. Kendilerine farz olanları öğretiniz. Çocuklarınızı harâm
işleyen, fasık ve dînini inkâr eden mürted durumuna düşmekten koruyunuz.
Yemek yerken
sağ elle "Bismillah" diyerek başlamalı, mi'denin üçtebirini yiyecek, üçtebirini
içecek ve üçtebirini de teneffüs için ayırmalıdır. Yemekte birinci lokma iyice
çiğnenip yutulduktan sonra, ikinci lokmayı ağza almalı, yemeğe üflememelidir. Su
içerken oturmalı, yavaş yavaş, üç yudumda içmelidir. Nefesini suya vermemelidir.
Birşey ikrâm ederken en sağdakinden başlayarak ikrâm etmelidir. Altın ve gümüş
kaplarda yemek ve içmek kat'î olarak yasaktır. Aynı zamanda ayakta içmek hoş
değildir. Selâma cevap vermek muhakkak lâzımdır. Bir grup insandan birinin
selâma karşılık vermesi yeterlidir. Atlı olan yaya gidene, yaya giden oturana
selâm vermelidir.
Bir eve girmek
için izin istemeli, üç defa kapıyı muayyen aralarla çalmak, izin verilmezse
girmemelidir, iki kişi konuşurken üçüncü kişi müdâhale etmemelidir. Bir topluluk
hâlinde sohbet ederken, köşeye çekilmiş kimse bırakılmamalı, öylelerini de söze,
sohbete dâhil etmelidir. Yatarken sağ elini, sağ yanağının üzerine koyarak ve
sol elini de sol kalçanın üzerine koyarak uyumalıdır. Esnerken ağzı kapatmalı ve
aksırınca "Elhamdülillah" demelidir. Bunu duyan kimse "Yerhamükellah" diyerek
karşılık vermeli, aksıran "Yehdînâ ve yehdîkümullah" diye ona duâ etmelidir.
KAYNAKLAR
1) Ed-Dibâc-ül-müzehheb, sh-136
2) Şezerât-üz-zeheb cild-3, sh-131
3) Tabakât-ül-fukahâ (Şirâzî) sh-60
4) Mu'cem-ül-müellifîn cild-6, sh-73
5) Hind
Çelebi, El-Kırâatü bi-Afrikiyye, Tunus 1983 sh-304
5) Lâ Risâla, Cezayir, 1983
6) Brockelman, Târîh-i edeb-ül-Arabiyye cild-3, sh-286
|