Evliyânın
büyüklerinden. İsmi İbrâhîm bin Şeybân Kırmısînî olup, künyesi Ebû İshâk'dır.
Kazvinlidir. Ebû Abdullah Mağribî'nin talebesi, İbrâhîm-i Havvâs'ın arkadaşıdır.
Başka büyük zâtlarla da görüşüp sohbet etti. 337 (m. 949)'de vefât etti. Haram
ve şüphelilerden sakınmakta, kitap ve sünnete tâbi olmakta, büyüklere bağlılıkta
çok ileri idi. İyi huyları ve güzel vasıfları çok idi. Nefsin arzu ettiklerini
yapmamakta çok dikkatli, dînin yayılması için çok gayretli idi. Abdullah bin
Menâzîl (r.a.) buyurdu ki: "İbrâhîm bin Şeybân (r.a.) evliyâ ve edeb ehli için
hüccet (delil), Ehl-i sünnet düşmanları için susturucu idi. Vakitlerini çok iyi
değerlendirir, her an Allahü teâlâyı hatırlar idi."
Hac için
Mekke-i mükerremeye giderken, önce Medîne-i münevvereye uğrayıp, Peygamber
efendimizin kabr-i şerîfini ziyâret ederek, "Esselâmü aleyke yâ Resûlallah" diye
selâm verir, kabr-i şerîften "Ve aleyküm selâm ey İbn-i Şeybân" sesini duyardı.
Kendisi
anlattı: "Nefsime muhalefet etmek için, doyasıya çorba içmiyeceğime söz
vermiştim. Şam'da bulunuyordum. Birgün, bir tabak çorba getirdiler. Çorbayı
içtim ve çarşıya çıktım. Bir dükkânın önünde içki küpleri gördüm. Dükkân sahibi,
"Bu içki küplerine niçin bakıyorsunuz?" deyince, ona nasîhat vermiye karar
verdim, önce küplerden içkiyi yere boşaltmaya başladım. Beni, devletin bu işle
vazifeli memuru sandığı için bir şey diyemedi. Nasîhat vermeye başlayınca beni
tanıdı. Elindeki değnekle vurmaya başladı. O sırada, oradan geçmekte olan
Abdullah Mağribî hazretleri aramıza girip, o kimseyi teskin etti. Bana dönerek
"Niçin sana vurdu?" diye sordu. Ben de, "Doyasıya yediğim bir mercimek çorbasına
karşılık, yirmi kadar sopa vurdu" deyince, "Geçmiş olsun, yine ucuz kurtuldun"
dedi.
İbrâhîm bin
Şeybân buyurdu ki:
"Allahü teâlâ,
müslümanlara âhırette vereceklerine karşılık olmak üzere, dünyâda iki şeyi ihsan
etmiştir. Bunlardan birincisi; Cennete bedel olması için câmilerde bulunmak.
İkincisi; Allahü teâlânın dîdârına karşılık, mü'minlerin yüzlerine muhabbetle
bakmak."
Oğluna
nasîhatında, "Helal yemek ye, fakîrlere ve gariplere, hizmet etme imkânı
bulduğun herkese hizmette fark gözetme. Bu hususta herkesi kendinden üstün bil."
"Allahü
teâlâdan başkasından kurtulmak isteyen, Rabbine ihlâsla ibâdet etsin."
"Allahü teâlâ,
insanlara ihlâsı anlatıp, kendisi tatbik etmeyen kimsenin perdesini, herkesin
arasında yırtar ve onun iç yüzünü meydana çıkarır."
"Sefîl
(aşağılık) kimse, Allahtan korkmayan ve O'na âsî olandır. Yine en sefil kimse,
herşeyi bedel ile, karşılık ile veren, verdiği herşeyden menfaat bekleyen ve
verdiğini başa kakan kimsedir."
"Tevazu edenler
şeref sahibi olmakta, takva ehli de izzet sahibi olmaktadır." "Allah korkusu bir
kalbe yerleşince, dünyâ düşünceleri orada durmaz." "Tevekkül, Allahü teâlâ ile
kul arasında bir sırdır ki, başkalarına bildirmemek lâzımdır." "Hep Allahü
teâlâyı hatırla. O'nu hiç unutma, ölümü de aklından çıkarma."
"Büyüklere
karşı edebi, saygıyı terk eden kimse, kendisini insanlar arasında rezil edecek
iddialara kapılır."
"Evliyâlık
yolunda bulunan bir kimsenin gerilemesine, hattâ helakine sebeb olan şey, dünyâ
ehlinin hâline meyletmesidir."
Babasından
rivâyetle buyurdu ki: "Zâhiri edebler için, ilim öğren. Bâtıni edebler için de,
vera' ve takva (haram ve şüphelilerden sakınmak) ile amel eyle. Seni Allahü
teâlâdan uzaklaştıran herşeyden uzak dur."
KAYNAKLAR
1) Hilyet-ül-evliyâ cild-10, sh-361
2) Şezerât-üz-zeheb cild-2, sh-344
3) Tabakât-ül-kübrâ cild-1, sh-113
4) Risâle-i Kuşeyrî cild-1, sh-163
5) Tabakât-üs-sûfiyye sh-402
6) Nefehât-ül-üns sh-361
7) Tam
İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye sh-1021
8) Tezkiret-ül-evliyâ cild-12, sh-212
|