Evliyânın
büyüklerinden. Künyesi Ebû Amr olup, ismi, İsmâil bin Nüceyd bin Ahrned bin
Yûsuf bin Sâlim bin Hâlid'dir. Ebû Osman Hayrî'nin talebelerinden olup, onların
önde gelenlerinden idi. Cüneyd-i Bağdâdî ile görüşmüş, onun sohbetinde
bulunmuştur. Vera', ma'rifet, riyâzet ve kerâmetleri çoktur. Nişâbûr'da
yaşamıştır. 1366 (m. 976) yılında vefât etti. Menkıbeleri ve birçok veciz
sözleri vardır. Pekçok hadîs-i şerîf ezberlemiş ve rivâyet etmiştir.
Kendisi
anlatır: "İlk defa Ebû Osman Hayrî'nin meclisinde tövbe ettim. Bir süre sonra
tekrar günah işlemeye başlayınca, sohbetlerini terk ettim. Bu zâtı ne zaman
görsem, beni görmesin diye utancımdan kaçardım. Fakat bir gün beni yolda
görünce: "Yavrucuğum, günahsız ve temiz olduğun sürece düşmanlarınla oturma.
Çünkü düşman sendeki kusuru görür ve bundan dolayı sevinir. Buna da sen
üzülürsün. Günah işlemen gerekiyorsa, genç bizim yanımıza gel, biz sana
katlanırız. Böylece düşmanın istediği bir duruma düşmüş ve onu sevindirmiş
olmazsın" deyince, günah işlemekten vazgeçtim ve samimi bir şekilde tövbe
ettim."
Birgün Ebû
Osman, sınır boylarındaki müslümanların ihtiyaçlarını görmek için halktan yardım
istedi. Kimse birşey veremedi. Bundan dolayı Ebû Osman çok üzüldü ve ağladı.
Yatsı namazından sonra İbn-i Nüceyd, içinde ikibin dirhem olan bir kese getirip
Ebû Osman'a verdi ve: "Bu paraları istediğiniz yere harcayınız" dedi. Ebû Osman
buna çok sevindi ve hayır duâda bulundu. Sabahleyin sohbetindeki-lere "Dün gece
İbn-i Nüceyd bizi çok sevindirdi. Sınır boyundaki müslümanların ihtiyâcı için
ikibin dirhem getirdi" deyince, İbn-i Nüceyd ayağa kalkarak, "O dirhemler
annemin idi. Onun rızâsını almadan onları size getirdim. Onları geri verin de,
anneme iade edeyim" dedim. Ebû Osman dirhemleri geri verdi. Akşam olduğu zaman
İbn-i Nüceyd dirhemleri tekrar geri getirerek Ebû Osmana: "Bu malı öyle bir
şekilde sarf ediniz ki, bizden başka hiç kimse bilmesin" dedi.
İbn-i Nüceyd
buyurdular ki: "Nefsine değer veren, dinine kıymet vermez."
"Kula lâzım
olan şey, sünnete uygun olarak kulluğa yapışmak ve bu yolda yürümektir."
"Fâidesiz ilim,
sahibine menfaatten çok zarar verir."
"Fikri sıhhatli
olanın sözü sâdık, ameli hâlis olur."
"Tasavvuf,
Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymakta sabır etmektir."
"Bir kimsenin
gözünde nefsinin değeri olursa, ona işlediği günahı basit gelir."
"Allahü teâlâ
bir kuluna hayır murâd ederse, ona sâlih ve ihtiyar zâtlara hizmet etmeyi,
onların istedikleri işleri yapmayı, hayır yollarına girmeyi ve bu hayırları
görmeyi nasîb eder."
"Düşüncesini
doğrultan kimsenin konuşması doğru olur ve ameli de hâlis olur."
"Tevekkül eden
kimse, Allahü teâlânın hükümlerine râzı olan kimsedir."
"Kim birşeyin
ona faydalı veya zararlı olduğunu bilmezse, cehâletini ortaya koyar."
"Halkın
karşısındaki itibar ve mevkiini bir tarafa alaverenin, dünyâdan ve dünyâ
ehlinden yüz çevirmesi gayet kolay olur."
"İnsanı terbiye
etmek, ona ihsanda bulunmaktan daha hayırlıdır."
"Emirleri hafif
tutmak, o emri veren âmiri az tanımaktan ileri gelir. Eğer kul, emir veren, âmir
olan Allahü teâlâyı tam hakkı ile tanırsa, emirlerini hafif görmez." Abdülvâhid
bana vasiyet et, deyince şöyle buyurdu: "İlim ile meşgul ol. Bütün müslümanlara
hürmet et. Günlerini boş geçirme, insanların arasında garib ol. İlim ve
müslümanlara hürmet ile meşgul olman, Allahü teâlânın emirlerinden sana bir
hissedir."
KAYNAKLAR
1) Tabakât-üs-sûfiyye sh-454
2) Risâle-i Kuşeyrî sh-171
3) Tabakât-ül-kübrâ cild-1, sh-120
4) Tabakât-üş-Şâfiiyye cid-2, sh-190, 261, 266
5) Şezerât-üz-zeheb cild-2, sh-245
6) Hilyet-ül-evliyâ cild-10, sh-379
7) Nefehât-ül-üns sh-269
8) Tezkiret-ül-evliyâ cild-2, sh-220
|