Horasan'da
yetişen meşhûr hadîs ve fıkıh âlimlerinden. Künyesi, Ebü'l-Abbâs eş-Şeybânî,
en-Nesevî'dir. 213 (m. 828) senesinde Horasan'ın Nesâ şehrinde doğdu. Bu
sebeble, "Nesevî" denildi. 303 (m. 916) de, Nesâ şehrine yakın Bâlûz köyünde,
yetmiş yaşında iken vefât etti. İlim öğrenmek için çok yer gezdi. Horasan'da,
Bağdâd'da, Basra'da, Mısır ve Hicaz'da zamanının âlimlerinden ilim öğrendi. İlim
aldığı zâtlar; Yahyâ bin Maîn, Şeybân bin Ferrûh, Kuteybe, Abdurrahmân bin
Selâmet Cümehî, Sehl bin Osman, Hibbân bin Mûsâ ve diğer âlimlerdir. İbn-i Ebî
Şeybe'nin eserlerini bizzat kendisinden dinleyip, okudu. Fıkıh ilminde hocası
olan Ebû Sevr'in Müsned'ini de kendisinden dinledi. Muhammed bin Ebî Bekr
Mikdemî'den ve Sa'd bin Yezîd el-Ferrâ'dan da tefsîr ilmini öğrendi. Kendisinden
ise; İbn-i Huzeyme, Yahyâ bin Mensûr el-Kâdı, Hâfız Ebû Ali, Muhammed bin
İbrâhîm el-Hâyimî, Ebû Bekr el-İsmâilî, Ebû Hatim bin Hibbân, Ebû Amr bin
Handan, Ebû Ahmed bin Gatrif ve kendi torunu İshâk bin Sa'd bin Hasen ilim
almışlardır. Nadr bin Sümeyl'in talebelerinden de, edebiyat ilimlerini
öğrenmiştir. "Müsned-i kebîr", "El-Câmi", "El-Mu'cem" adlı eserleri vardır.
Hasen bin
Süfyân, zamanında Horasan'ın meşhûr hadîs âlimi olarak tanınmış ve hadîs ve
fıkıh il-mindeki üstünlüğü darb-ı mesel hâline gelmiştir. Yetmiş yaşına geldiği
hâlde, hâfızasında hiç zayıflama olmamış, ezberlediği hadîs-i şerîflerden hiç
birini unutmamıştır. İçlerinde İbn-i Cerîr Taberî'nin de bulunduğu hadîs
hâfızlarından bir grup, Hasen bin Süfyân'ın yanına gidip, birçok hadîs-i şerîfin
senedlerini karıştırıp, değiştirerek okudular. Böylece onu denemek istediler.
Onlar bu hadîs-i şerîfleri okuduktan sonra, hepsinin senetlerini düzeltip,
doğrusunu kendilerine birer birer okudu.
Hasen bin
Süfyân, hadîs-i şerîf öğrenmek için, bir toplulukla Mısır'a gitmek üzere yola
çıkmıştı. Yolda yiyecek ve içecekleri bitmişti. Üç gün yiyecek birşey bulamayıp,
aç kaldılar. O kadar çaresiz düştüler ki, çevreden birşeyler aramaya karar
verip, aralarından birini bu işle görevlendirmek üzere kur'a çekdiler. Kur'a
Hasen bin Süfyân hazretlerine çıktı. Önce yakınlarında bulunan mescide girip iki
rek'at namaz kıldı. Allahü teâlâya yalvarıp duâ etmeye başladı. Yardım ihsan
etmesini diledi. Duâsını bitirince mescide bir genç girip, Hasen bin Süfyân
nerede diye bağırdı. Benim deyince yanına yaklaşıp, "Emîr Tolon sana selâm
söyledi. Kusura bakmasın dedi. Sana ve kervanda bulunan her şahsa yüzer dinar
gönderdi. Buyurun" diyerek paraları verdi. Bunun üzerine Hasen bin Süfyân, bu
nereden icâbetti diye sorunca, genç şöyle anlatmıştı: "Emîr Tolon hergün bir
miktar istirahat eder. Yine böyle istirahat ederken uyumuş ve bir rü'yâ görmüş.
Rü'yâsında, atlı bir zât gelip, elindeki mızrak ile dürterek Hasen bin Süfyân'ın
ve arkadaşIarının imdadına yetiş, kalk onların yardımına yetiş, onlar falan
mesciddedirler, üç günden beri aç duruyorlar, demiş. Emîr Tolon uyanıp, derhâl
bunları size gönderdi." Emîr Tolon, bu paraları acele gönderdikten sonra,
kendisi de yanlarına gelip ziyâret etti. Bulundukları mescidin etrafındaki
araziyi satın alıp, orayı hadîs-i şerîf öğrenmeye gelenlerin istifâde etmesi
için vakfetti.
KAYNAKLAR
1) Tabakât-üş-Şâfiiyye cild-3, sh-263
2) El-Bidâye ve'n-nihâye cild-11, sh-124
3) Tezkiret-ül-huffâz cild-2, sh-703
4) Mu'cem-ül-müellifîn cild-3, sh-228
5) Şezerât-üz-zeheb cild-2, sh-241
|