Evliyânın
büyüklerinden. Hallâc-ı Mensûr'un halifesi idi. Bağdâd'da doğup, Semerkand'da
vefât etti. Künyesi, Ebü'l-Kâsım olup, Ebû Tayyîb de denildi. Ona Sûfî, Bağdâdî
ve Dineverî nisbet edildi. Vefâtı 340 (m. 951) yılından sonra olmuştur.
Bağdâd'da
tahsile başlayan Fâris bin Îsâ Bağdâdî, daha sonra Horasan, Semerkand ve Merv'de
de zamanın büyük âlimlerinden ilim tahsil edip, tasavvuf yolunda ilerledi.
Cüneyd-i Bağdâdî, Hallâc-ı Mensûr, Yûsuf bin Hüseyn, Ebü'l-Abbâs bin Ata ve
Hüseyn bin Muhammed, onun hocaları arasındaydı. Ebû Mensûr Mâtürîdî ve
ebü'l-Kâsım Semerkandî ile aynı yıllarda yaşadı. Ebû Bekr bin İshâk Kûlabâdî-i
Buhârî, kitâplarında ondan vasıtasız olarak rivâyetlerde bulundu. Abdullah-ı
Sülemî ve İmâm-ı Kuşeyrî de eserlerinde, onun talebeleri vasıtasiyle
rivâyetlerde bulundular. Hocası Yûsuf bin Hüseyn'in, Zünnûn-i Mısrî
hazretlerinin talebelerinden olması dolayısiyle; ondan, Zünnûn-i Mısrî
hazretlerinin pek kıymetli sözlerini rivâyet etti. Ömrü boyunca, Allahü teâlânın
dînini doğru olarak öğrenmek, öğrendiklerine uygun olarak yaşamak ve O'nun
rızâsına kavuşmak için çalıştı. İnsanların huzur ve se'âdete kavuşmaları için
uğraştı. Çok ibâdet eder, pek güzel sözlerle insanlara doğru yolu anlatır.
Onların din ve dünyâ se'âdetine ulaşmaları için bütün gücüyle çalışırdı.
Bu mübârek
zâttan ders alıp, talebeleri arasında olmakla şereflenenlerden; Ahmed bin Ali
bin Ca'fer, Ali bin Ahmed Buznânî, Muhammed bin Ahmed Fârisî, ondan duyduklarını
rivâyet etmişlerdir.
Kendisi
anlatır: "Hallâc-ı Mensûr'a "Mürîd kimdir?" diye sordum. "Mürîd, maksadı Allahü
teâlâ olan ve O'na kavuşmayınca hiçbir şeye meyletmeyen kimsedir" buyurdu.
"Nefsine biraz
istirahat ver, ona bu kadar yüklenme" diyen dostlarına: "Allahü teâlâya
kavuşacağım yolu kesemem" buyurdu.
"Cüneyd-i
Bağdâdî hazretleri çok namaz kılardı, ölüm vaktinde de ders yapıyorduk ve o îmâ
ile namaz kılıyordu" buyurdu.
Fâris bin Îsâ
Bağdâdî buyurdular ki: "Allahü teâlânın muhabbetiyle yananların kalbleri, Allahü
teâlânın nuru ile aydınlanmıştır. Bunlar şevke gelince; bu nur, gökle yer
arasını aydınlatır. Sonra Allahü teâlâ bunları meleklerine takdim eder ve:
"Bunlar bana kavuşmak isterler, siz şahid olun ki, ben bunlara onlardan daha çok
hasretim" buyurur."
Hocaları
vasıtasıyla Zünnûn-i Mısrî hazretlerinden nakleder:
"Kim güzel
amelini riyakârlıkta kullanırsa, onun yapmış olduğu iyi ameller günaha dönüşür."
"Bir dostum vefât etmişti. Birgün rü'yâmda gördüm. Allahü teâlânın kendisine
nasıl muamele ettiğim sordum. Allahü teâlânın "Ben seni affettim. Sen dünyâda
fakîrlere, benim rızam için yiyecek götürüyor, onları doyuruyordun" buyurduğunu
anlattı."
Arif, hergün
korku içindedir. Çünkü o, hesap vaktinin her saat yaklaştığını yakînen
bilmektedir."
KAYNAKLAR
1) Risâle-i Kuşeyrî cild-2, sh-629
2) Nefehât-ül-üns sh-205
3) Tabakât-üs-sûfiyye sh-23, 317
4) Târîh-i Bağdâd, Cild-12, sh-390
|