TÜRKİYE GAZETESİ YAYINLARI

 

İSLÂM ALİMLERİ ANSİKLOPEDİSİ

4.CİLD

Bir Önceki Sayfaya Gider

CİLD  -  ALFABE  -  ASIR

Bir Sonraki Sayfaya Gider

01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18

EBÛ MUHAMMED-Î RAZÎ (Radıyallahü Anh)

Nişâbûr'da yetişen evliyânın büyüklerinden. İsmi, Abdullah bin Muhammed bin Abdullah er-Râzî olup, künyesi Ebû Muhammed'dir. Şa'rânî ve Haddâd diye tanınır. Aslen Rey'li olup doğumu ve yetişmesi Nişâbûr'dadır. Ebû Osman Hîrî'nin (r.a.) en büyük talebelerindendir. Hocası Ebû Osman hazretleri, Ebû Muhammed Râzî'nin yetişmesinde husûsî ihtimam gösterirdi. Ebû Muhammed; Cüneyd-i Bağdâdî, Muhammed bin Fadî, Ruveym, Semnûn, Yûsuf bin Hüseyn, Ebû Ali Cürcânî, Muhammed bin Hâmid ve başka büyük zâtlarla görüşüp sohbet etti. Fıkıh, hadîs ve diğer ilimlerde âlim idi. Çok hadîs-i şerîf yazdı ve rivâyet etti. Sika (güvenilir) bir râvi idi. Bilhassa tasavvuf yolunun inceliklerini iyi bilirdi. Haram ve şüphelilerden sakınmakda, hattâ şüpheli olmak korkusu ile mubahların çoğunu terk etmekte, nefse zor gelen şeyleri yapmakta çok dikkatli hareket ederdi. 353 (m. 964)'de vefât etti.

Bu insanların hâli ne tuhaftır. Kusur işlerler, kusurlu olduklarını bilirler, fakat bir türlü bu bozuk hâlden vazgeçmezler ve doğru yola dönmezler. Böyle insanlar hakkında ne buyuruyorsunuz? diye soranlara "Bunlar öğrendikleri ilimler ile amel etmekle değil, o ilimler kendilerinde bulunduğu için, öğünmekle meşgul oluyorlar. Hep zahir ile uğraşıyorlar ve bâtın edebleri ile meşgul olmuyorlar. Allahü teâlâ böylelerinin basîret (doğruyu, hakkı görme) gözlerini kapatır. Böylece a'zâları da ibâdet yapamaz olur" buyurdu.

Ebû Muhammed Râzî (r.a.) buyurdu ki:

"Dünyâ, Allahü teâlâ ile senin aranda perde olan her şeydir."

"Şikâyet ve gönül darlığı, ma'rifet azlığından ileri gelir."

"Ahlâk, Allahü teâlânın sana ihsan ettiklerini büyük, senin O'nun rızâsı için yaptıklarını küçük gör-mendir."

"Allahü teâlâya yakınlık makamına kavuşmak isteyen, nefsin arzuları ile kendisi arasında, demir gibi kavi bir duvar bulundursun."

"Sabrın alâmeti, şikâyeti terk, musîbet ve sıkıntıları gizlemektir." "Devamlı ilimle meşgul olmak, insanın ayıplarını anlamasına sebeb olur."

"İlim öğrenmek, ilmi ile amel etmek, amelini düzgün yapamadığını düşünüp korkmak, Allahü teâlâyı tanımanın alâmetlerindendir."

"Susmayı ganimet saymıyan kimse, ne kadar konuşursa konuşsun boşunadır."

"Bir kimse, İslâmiyetin emirlerine uyup uymadığını anlamak istiyorsa, bu emir ve yasakları nefsine tatbik etsin. Eğer emirleri yapmakta ve yasaklardan sakınmakta bir isteksizlik, gevşeklik yoksa, bilsin ki İslâmiyete uymaktadır."

Ebû Nasr Harrânî diyor ki: "Ebû Muhammed Râzî'ye (r.a.), bana bir duâ öğretmesini rica ettim. Bana şöyle duâ etmemi söyledi. "Yâ Rabbi! Bize, seni hakkıyle tanımayı, sana hakkıyla ibâdet edebilmeyi ihsan et. Bizi sana yaklaştıracak şeyleri nasîb eyle. Bizlere hâlis tevekkül, hüsn-i zan, dünyâ ve âhırette afiyet ve iyilikler ihsan buyur."

 

KAYNAKLAR

1) Risâle-i Kuşeyrî cild-1, sh-170

2) Tabakât-ül-kübrâ cild-1, sh-119

3) Tabakât-üs-sûfiyye sh-451

4) Nefehât-ül-üns sh-272

 
 

Bir Önceki Sayfaya Gider

Bu Bölümün İndex Sayfasına Gider

Bir Sonraki Sayfaya Gider