Evliyânın
büyüklerinden. Ebü'l-Hüseyn künyesi olup, asıl ismi, Ali bin Osman'dır. Kahire
yakınlarındaki doğduğu Kurâfe köyüne nisbetle Kurâfi denildi. Dimyat'ta
otururdu. 380 (m. 990) yılında yüzon yaşında iken vefât etti.
Ebü'l-Hüseyn
Sâîg-i Dîneverî hazretlerinin talebelerindendir. Zamanın büyükleriyle sohbet
etti. Tasavvufta yüksek derecelere, kavuştu. Çok ibâdet eder, dünyâ malına
ehemmiyet vermezdi. Herkese anlayacağı dilden konuşur, ehli olmayanların
yanında, anlayamayacakları söz söylemezdi, insanların kalblerinin, temizlenmesi
ve âhırette selâmete ermeleri için çalışırdı.
Şeyh-ül-islâm
Abdullah-ı Hirevî hazretleri anlatır: "Ebû Süleymân-ı Nîlî bir gün Kurâfi'nin
yanına geldi. Kaftanı iyice eskimişti. Kurâfi, ona bakarak, "Ey Ebû Süleymân!
Kaftanın eskimiş ama, iki kaşının arasında emir olacağına dâir işaretler var"
buyurdu. Ebû Süleymân, uzun bir zaman daha sofiliğe devam ettikten sonra, Fas
tarafında bir bölgeye emir oldu. Yıllarca orada adaletle hüküm sürdü.
Ebû Bekr-i
Dûkkî, Kurâfî'yi ziyârete gelmişti. "Ey Ebû Bekr! Cihanda yalnız dolaştığın
söylenirdi. Fakat, seni iki başın arasında görüyorum" buyurdu. Çok geçmeden Ebû
Bekr evlendi ve iki çocuğu oldu. Onların arasına oturur ve Kurâfi'nin
söylediklerini anlatırdı.
Kurâfi
hazretleri, bir gemide uygunsuz bir harekete karşı koyup, mâni olmağa
çalışmasından dolayı, eli ayağı bağlanıp suya atıldı. Ona bu hareketi yapanlar,
namaz vakti gelince onun en önde safta namaz kıldığını gördüler. Elbisesi hiç
ıslanmamıştı. Özür dileyip, tövbe ettiler.
Şeyh-ül-islâm
Abdullah-ı Hirevî, "Kurâfi, dünyâda eşi bulunmayan insanlardandır. Her haliyle
Allahü teâlâyı hatırlatırdı" buyurdu.
Şeyh-ül-islâm
Abdullah-ı Hirevî hazretleri, onu son devir büyüklerinden sayar ve Kurâfi
hazretlerinin de aralarında bulunduğu bu mübârek insanlara "Bunlar birer
dâhidir" derdi.
KAYNAKLAR
1) Nefehât-ül-üns
sh-260
|