Fars'da (İran) yetişen âlim ve velîlerin
büyüklerinden. İsmi, Âli bin Hind el-Fârisî el-Kureşî olup, künyesi, Ebü'l-Hüseyn'dir.
Doğum ve vefât târihleri kat'î olarak bilinmemekle beraber, dördüncü asrın ilk
yarısında yaşadığı anlaşılmaktadır. Cüneyd-i Bağdâdî, Ca'fer-i Hazza, Amr bin
Osman Mekkî ve zamanında bulunan büyük âlimler ile görüşüp sohbetlerinde bulundu
ve kendilerinden feyz aldı. Evliyâlık yolunda çok yüksek makamlara kavuştu.
Kerâmet sahibi bir zât idi. Birgün Şiraz'da dostlarıyla birlikte bir ziyafete
gitmişti. Ebû Abdullah-ı Hafîf de o sırada uzak bir yerde yolculukta
bulunuyordu. Yemek esnasında bir ara Ebü'l-Hüseyn, "Ebû Abdullah-ı Hafîfin
nasîbini ayırınız" buyurdu. Orada bulunanlar özür dileyip "Efendim. O
seferdedir. Yeri de buraya çok uzaktır. Onun için yemek ayırmamızın hikmeti
nedir?" dediler. O yine, "Onun için bir miktar yemek ayırıp bekletmek elbette
lâzımdır" buyurdular. Onlar da bir miktar yemek ayırıp, bir kenara koydular.
Biraz sonra Abdullah-ı Hafîf içeri girip selâm verdi. Ebü'l-Hüseyn bin Hind "Mü'minin
kalbi yalan söylemez" buyurdu. Bu sırada Abdullah-ı Hafîf "Karnım çok açtır,
yiyecek bir şeyiniz var mı?" deyince, ayrılan yemeği ona verdiler.
Ebü'l-Hüseyn bin Hind (r.a.) buyurdu ki:
"Her hayrın esâsı; bütün hâllerinde ve kıllerinde edebe riâyet etmektir."
"Kalbe hayat veren şeyler dörttür ilim, takva (haramlardan sakınmak), tâat ve
Allahü teâlâyı zikretmektir. Kalbi harâb eden şeyler de dörttür Cehalet,
ma'siyyet (günah), igtirâr (aldanmak) ve tûl-i gaflet ya'nî Allahü teâlâdan ve
âhıretten habersiz, gafletin uzun ve devamlı olmasıdır."
"Güzel ahlâk, Allahü teâlâya şikâyeti terk etmektir."
"Allahü
teâlânın kitabına sımsıkı sarılan, her an Allahü teâlâyı düşünür. Kendisine, din
ve dünyâ işlerinden hiçbir şey gizli kalmaz. Bütün vakitleri, gafletten uzak,
müşahede üzere geçer."
"Allahü
teâlâ ile rahat bu1. Ondan başkası ile rahat bulma. Allahü teâlâ ile rahat bulan
kurtulur. O'ndan başkasında rahatlık arayan helâk olur. Allahü teâlâ ile rahat
bulanın kalbi, O'nun zikri ile rahat bulur, kuvvetlenir. O'ndan başkasında
rahatlık aramak, gaflete devam etmektir."
"Bütün hayırların aslı dört şeydir: Sehâ (cömertlik), tevazu, nüsûk (ibâdetlere
devam) ve güzel ahlâktı."
"Güzel ahlâk üç kısımdır: Allahü teâlâya şikâyeti terk etmek. Gönül hoşluğu ve
tam bir teslimiyetle O'nun emirlerini yerine getirmek ve mahlûklara karşı
iyilikle, yumuşaklıkla muâmele etmek."
KAYNAKLAR
1)
Hilyet-ül-evliyâ
cild-10, sh-362
2)
Tabakât-ül-kübrâ
cild-1, sh-113
3)
Nefehât-ül-üns
sh-264
4)
Tabakât-üs-sûfiye
sh-399
|