TÜRKİYE GAZETESİ YAYINLARI

 

İSLÂM ALİMLERİ ANSİKLOPEDİSİ

4.CİLD

Bir Önceki Sayfaya Gider

CİLD  -  ALFABE  -  ASIR

Bir Sonraki Sayfaya Gider

01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18

EBÛ ALİ MÜŞTEVLÎ (Radıyallahü Anh)

Evliyânın büyüklerinden. Adi; Hasen bin Ali bin Mûsa olup, künyesi Ebû Ali'dir. Ebû Ali Kâtib, Ebû Ya'kûb Sûsî ve başka zatlardan ilim öğrendi. Mısır'a on fersah mesâfede bulunan Müştevl köyündendir. 340 (m. 951) senesinde orada vefât etti.

Ebû Ali, Müştevlî (r.a.), bir gece rü'yasında Peygamber efendimizi gördü. Buyurdu ki, "Ya Ebâ Ali! Seni, dervişleri sever ve onlara meyleder görürüm." Ebû Ali "Öyledir ya Resûlallah!" dedi. "Seni, dervişlerin mühim işlerini yerine getirmek üzere vekil kıldım" buyurdu. Ebû Ali (r.a.), bu vazifeyi ifa ederken, uygunsuz bir iş yapmaktan ve yapamıyacağı bir işle karşılaşmaktan korkup," Ya Resûlallah! Ben bu va-zîfeye lâyık mıyım? Bu iş için lâzım olan ismet (günahtan korunma) ve kifâyet (yeterlilik) şartı bende mevcut mudur?" dedi. Peygamber efendimiz "İsmet ve kifâyet sartıyle..." buyurdu. Ebû Ali "Peki efendim" deyip sustu. Bundan sonra Allahü teâlâ, Ebû Ali'ye (r.a.) mal varlığı ihsân etti. Bu malı ile dervişlerin ihtiyaclarını karşıladı. Arzularını, isteklerini yerine getirdi. Hiçbirinin bir sıkıntısı olmaması için çok gayret ederdi. Onun bu hali açığa çıktıktan sonra, dervişler kendisine gelerek ihtiyaclarını, sıkıntılarını arz ederlerdi. Ba'zıları onun hakkında "Dervişlik, (Bir şeye mâlik olmamak), başkalarının ihtiyaclarını temin etmek için de olsa, zenginlikten iyidir" dediler. Abdullah-ı Ensârî, "O, bu işi kendiliğinden istemedi. Bilakis, Peygamber efendimiz tarafından vazifelendirildi. Sakın gaflete düşmeyesin ve aldanmıyasın" buyurdu.

Birgün, Sûfîler taifesinden bir kimse Ebû Ali'nin (r.a.) huzuruna geldi. Ebû Ali gelen kimsenin önüne bir dinar koydu. O kimse "Ben bunun için gelmedim" dedi. Ebû Ali ona cevâben "Ben bu işi kendiliğimden yapmıyorum. Bana verilmiş bir vazife var. Ona yerine getirmeye çalışıyorum" dedi.

Şeyh-ül-İslâm Abdullah-ı Ensârî (r.a.) şöyle anlatıyor: "Ebû Ali Müştevlî (r.a.), hocalarından Ebû Ya'kûb es-Sûsî'yi Ziyâret etmek için Basra'ya gitti. Bir mahalleden geçerken, talebe arkadaşlarından birini gördü. Ona hocalarının bulunduğu yeri sordu. Talebe, "Hocamız falan yerdedir. Yanına vardığın zaman, "Git! İşine gücüne bak" diyecektir. Gelen herkese böyle demek âdetidir" dedi. Ebû Ali Müstevtî, hocannite bulunduğu yere varıp kapısını çaldı. "Gir" diye ses geldi. Ebû Ali içeri girince, hocası: "İnsanların çoğu, yanıma dünyâ mes'elelerini konuşmak için geliyorlar. Konuşmalarından, hâllerinden Çok rahatsız olduğum için, böyle kimselere, "Git! İşine gücüne bak!" diyorum. Sen ise Allah rızâsı için, ilim ve edeb öğrenmek için geldin. Ben sana "Git! İşine gücüne bak!" demem. Herkese aynı şey söylenmez" buyurup, yanına oturttu. Çok ikrâm ve iltifâtta bulundu."

 

KAYNAKLAR

1) Nefehât-ül-üns trc.sh-250

 
 

Bir Önceki Sayfaya Gider

Bu Bölümün İndex Sayfasına Gider

Bir Sonraki Sayfaya Gider