Şâfiî mezhebi âlimlerinden. Fıkıh ve hadîs âlimlerinin büyüklerindendir. İsmi,
Ahmed bin İshâk bin Eyyûb bin Yezîd bin Abdurrahmân bin Nuh en-Nişâbûrî'dir.
Sıbgî (veya Dubaî) adı ile meşhûr olmuştur. Künyesi, Ebû Bekr'dir. İmâm-ı
Süyûtî, onun soyunun Bekr bin Vâil ve Rebîa bin Nizâr bin Ma'd bin Adnan'a kadar
ulaştığını bildirdi. 258 (m. 872) senesinde doğdu. Nişâbûr halkındandır. İlim
öğrenmek için Horasan, Bağdâd, Basra, Mekke ve daha başka yerleri dolaştı. 57
sene Nişâbûr'da ikâmet etti. 342 (m. 957) senesinde Şa'bân ayında vefât etti.
Meşhûr hadîs ve fıkıh âlimlerinden olan Ahmed bin İshâk, Fadl bin Muhammed
eş-Sa'rânî, İsmâil bin Kuteybe, Ya'kûb bin Yûsuf el-Kazvînî, Muhammed bin Eyyûb,
Bağdâd'da Hâris bin Ebî Üsâme ve İsmâil el-Kâdî, Basra'da Hişâm bin Ali,
Mekke'de Ali bin Abdülazîz ve daha birçok âlimden ilim öğrendi ve hadîs-i şerîf
aldı. Kendisinden de Ebû Ali el-Hâfız, Ebû Bekr el-İsmâilî, Ebû Ahmed el-Hâkim,
Ebû Abdullah el-Hâkim, Muhammed bin İbrâhîm el-Cürcânî ve daha pek çok âlim ilim
tahsil etti ve hadîs-i şerîf rivâyetinde bulundular.
Ahmed bin İshâk, ilim öğrenmek ve öğretmek için çok yer dolaştı. Hadîs-i şerîfte
derin, fitan ilminde derecesi yüksek, elli sene fetva veren, âbid (çok ibâdet
eden), sâlih, aklı ve görüşü kuvvetli bir âlimdir. Hadîs, fıkıh ve akâid (kelâm)
ilminde, bir çok mes'eleyi içine alan çok kitap yazdı. İnsanlar, kendinden ve
eserlerinden çok istifâde ettiler.
Muhammed bin Hamdûn şöyle anlatıyor: "Ebû Bekr bin İshâk ile senelerce sohbet
ettim. Seferde olsun veya olmasın, hiçbir zaman gece namazını terk ettiğini
görmedim."
Hakîm en-Nişâbûrî şöyle bildiriyor: "Aklı ve re'yi (görüşü) darb-ı mesel
olmuştur. Fetvalarında şüpheli hiçbir şeye rastlanmadı. İlmine kitapları
delildir. Çok güzel namaz kılardı. Ezan ile ikâmet arasında çok duâ eder, sonra
ağlardı."
Yine Hakîm şöyle anlatıyor: "Sıbgî'ye, İbn-i Abbâs'dan rivâyet edilen bir
hadîs-i şerîften suâl ettiler, iki kişi Resûlullah (s.a.v.) ile namaz kıldı.
Resûlullah onlara: "Abdestinizi iade ediniz" buyurdular. İki kişi
sebebini sorduklarında, Resûlullah (s.a.v.): "Falan kişiyi
gıybet ettiniz"
buyurdular. Sıbgî bu konuda: "O iki kişiye abdestin emredilmesi, ma'siyetlerine
keffâret ve günahlarının temizlenmesi içindi. Zîrâ Resûlullah efendimiz
"Abdest hatâları
giderir"
buyurdular.
Kendisi şöyle anlatıyor: "Fedâîl" kitabını yazmağa başladığım zaman, şöyle bir
rü'yâ gördüm: "Bahçeli bir evde bulunuyordum. Bahçeye çıkmak istedim. O sırada
Hz. Ebû Bekr göründü. Benimle kucaklaştı. Yüzümü öptü ve bana duâ etti." Kitabı
bitirince şöyle bir rü'yâ daha gördüm: "Bir evin önünde bulunuyordum. Evden,
Resûlullah (s.a.v.) ile yanında Hz. Ebû Bekr, Hz. Ömer, Hz. Osman veya Hz. Ali
(r.anhüm) göründüler. Hepsinin dört kişi olduklarını iyi hatırlıyorum. Yaklaşıp
Resûlullaha (s.a.v.) selâm verdim. Selâmımı aldılar. Sonra Hz. Ebû Bekr'e (r.a.)
yaklaştım. Gözlerimin arasından öptü ve: "Allahü teâlâ sana, Peygamberi (s.a.v.)
ve bizim tarafımızdan hayırlı karşılıklar versin!" buyurdu. Sonra yüzüğümü
parmağımdan çıkarıp, Resûlullahın (s.a.v.) mübârek parmağına taktım. Sonra diğer
zâtların parmaklarına da taktım. Sonra: "Yâ Resûlallah! Bu yüzüğün bereketi
büyük oldu. Zîrâ Parmaklarınıza takıldı" dedim. O sırada uyandım.
O'nun yazmış olduğu eserlerinden ba'zıları şunlardır:
1. Kitâb-ül-esmâ ves-sıfât, 2. Kitâb-ül-İmân vel-kader, 3. Kitâbü
fedâil-il-hulefâ-il-erbe'a.
KAYNAKLAR
1)
Tabakât-üş-Şâfiiyye cild-3, sh-9
2)
Şezerât-üz-zeheb cild-2, sh-361
3)
El-A'lâm cild-1, sh-95
|