Hadîs ve Şâfiî fıkıh âlimi. Künyesi Ebû Bekr olup, ismi, Ahmed bin İbrâhîm bin
İsmâil bin Abbâs'tır. Doğum yeri olan Cürcan'a nisbetle Cürcânî, dedesine
nisbetle İsmâilî, mezhebine nisbetle de Şâfiî denildi. 277 (m. 890) yılında
doğdu. 371 (m. 981) yılında vefât etti.
İlim öğrenmek ve hadîs-i şerîf dinlemek için, bir çok memleketi gezen Ebû Bekr
İsmâilî, başta zühd ve takvası ve ilminin çokluğuyla meşhûr Muhammed bin Osman
Mekâbiri Cürcânî olmak üzere, İbrâhîm bin Züheyr, Halvânî, Kâtib Hamza bin
Muhammed bin Îsâ, Ahmed bin Muhammed bin Mesrûk, Muhamnted bin Yahyâ bin
Süleymân Mervezî, Yahyâ bin Muhammed Hanâyî, Abdullah bin Naciye, Firyâbî," Kâdı
Yûsuf bin Ya'kûb, Muhammed bin Abdullah Hadramî, İbrâhîm bin Abdullah Mahzemî,
Muhammed bin Osman bin Ebî Şeybe, Muhammed bin Hasen bin Simâd, Ebû Hanîfe
Cumâhî, Abdan, Ebû Ya'la ve daha birçok âlimden ilim öğrendi. Muhammed bin Eyyûb
Râzî ile sohbet etti. Bağdâd, Kûfe, Basra, Enbâr, Ehvâz ve Musul'da duyduğu
hadîs-i şerîfleri kitaplarına yazdı. Yüzbin hadîs-i şerîfi râvileriyle birlikte
ezberleyerek hâfız oldu. Fıkıh ve hadîs ilimlerinde eşsiz bir bilgiye sahip
öldü. İlmini, kitaplarında ve derslerinde insanlara aktardı. Talebeleri arasında
pek kıymetli âlimler yetişti. Bunlardan Hâkim Nişâbûrî, Ebû Bekr Berkânî, Hamza
Sehmi, Ebû Hazım Abderî ve Ebû Bekr Muhammed bin İdris Cürcânî meşhûr oldu.
Kendisi anlatır: Muhammed bin Eyyûb Râzî'nin vefâtını duyunca ağlayıp, inleyerek
eve kapandım. Aşırı üzüntümden dolayı, aile fertlerinin hepsi başıma toplandı.
"Sana ne oldu ki, böyle kendinden geçip ağlıyor, kendini harâb ediyorsun" diye
sordular. Ben de "Muhammed bin Eyyûb Râzî'nin vefât haberi beni bu hâle koydu"
dedim. Bu sıkıntılı hâlimden kurtulmam için beni teselli ettiler. Dayımla
beraber Nesâ şehrine gitmeme müsâade ettiler. O da beni Hasen bin Süfyân'ın
yanına gitmeme müsâade ettiler. O da beni Hasen bin Süfyân'ın yanına götürdü.
Bir müddet sonra da memleketime döndüm. Bu benim hadîs için çıktığım ilk
seyahatimdi.
Ebû Bekr Ahmed bin İbrâhîm İsmâilî hakkında, âlimler övgü ile bahsetmişlerdir.
Bunlardan:
Şeyh Ebû İshâk; "Ahmed bin İbrâhîm, fıkıh, hadîs, din ve dünyâ riyasetini
kendisinde toplamıştı." Ebü'l-Hasen Dâre Kutnî, "Defalarca onun yanına gidip,
ilminden istifâde etmek istedim. Ama nasîb olmadı."
Hâfız Hasen bin Ali, "O sünnetlere tam uyardı."
Ebû Abdullah Hâkim," Ahmed bin İbrâhîm, asrının bir tanesi idi. Muhaddis ve
fakîhlerin en âlimi idi. Cömertlik ve mürüvvette en iyilerden idi. İlim
sahipleri, onun ilminin üstünlüğü hakkında ittifak etti" demektedirler.
Yüz cildlik Müsned-i kebîr, Mu'cem, Sahîh âlâ Şart-il-Buhârî, Ferâid, Avâli ve
Müsned-i Ömer adlı kitaplar, Ahmed bin İbrâhîm İsmâilî'nin pek kıymetli eserleri
arasındadır.
KAYNAKLAR
1)
Tabakât-üş-Şâfiiyye cild-3, sh-7
2)
En-Nücûm-üz-zâhire cild-4, sh-140
3)
Muntazam cild-7, sh-108
4)
Mir'ât-ül-cinân cild-2, sh-396
5)
Şezerât-üz-zeheb cild-3, sh-75
6)
El-A'lâm cild-1, sh-86
7)
Keşf-üz-zünûn cild-2, sh-1735
8)
Tezkiret-ül-huffâz cild-3, sh-947
9)
Mu'cem-ül-müellifîn cild-1, sh-135
|