Şâfiî âlimlerinden. İsmi, Ahmed bin Ali bin Ahmed bin Lal olup, künyesi, Ebû
Bekr Hemedânî'dir. Aslen Hemedanlı olan Ebû Bekr Hemedânî, Hemedan'da 308 (m.
920) târihinde doğdu.
İlim tahsili için çok yerleri dolaştı. Bağdâd'da bulundu. Şâfiî fıkhı ve hadîs
ilimlerinde büyük âlim oldu. Hemedan'da kadılık yaptı. 400 yılına varmadan vefât
etmesi için duâ ederdi. Duâsı kabul oldu ve 398 (m. 1007) yılı Rabî-ül-âhir'in
onaltıncı günü vefât etti. (392 veya 399'da vefât ettiği de rivâyet edilmiştir.)
Ebû Bekr Hemedânî, babasından, sonra Ebû Abdullah Ahmed bin Muhammed bin Evs
el-Mukriî, Hafs bin Ömer el-Hâfız, Abdurrahmân bin Hamdan el-Cellâb, İsmâil bin
Muhammed es-Saffâr, Muhammed bin Amr, Ali bin Muhammed el-Mısrî, Ahmed bin
Süleymân el-Abadânî, Ali bin İbrâhîm el-Kattân, Ebû Amr bin es-Semmâk, Ca'fer
el-Hâlidî, Abdülbâki bin Kânî', Ebû Sa'îd bin el-A'râbî ve pek çok âlimden
hadîs-i şerîf öğrenmiş, ilim almıştır.
Ca'fer bin Muhammed el-Ebherî, Humeyd bin el-Me'mûn, Ebû Mes'ûd Ahmed bin
Muhammed el-Becelî er-Râzî, kız kardeşinin oğlu Ebû Sa'd el-Bast, Ebû Bekr
el-Berkânî ve pek çok âlim de Ebû Bekr Hemedânî'den ilim öğrenmiş, hadîs-i şerîf
rivâyet etmişlerdir.
Hadîs öğrenmek için uzun yolculuklar yapan Ebû Bekr Hemedânî, Bağdâd'a çok gelip
gitmiş, hadîs-i şerîf rivâyetinde bulunmuş ve ilim okutmuştur. Meşhûr âlim Dâre
Kutnî Bağdâd'da onun meclisinde bulunmuş, ilim ve hadîs-i şerîf almıştır. Ebû
Bekr Hemedânî fıkh ve hadîs ilminde imâm, pek çok hadîs-i şerîfi ezbere bilen
sika (sağlam, güvenilir) bir zât idi.
Hemedan'da uzun zaman kadılık yapan Ebû Bekr Hemedânî, Şâfiî mezhebinin büyük
fıkıh âlimlerinden idi. Sibeveyh onun için: "Ebû Bekr Hemedânî sika, zamanının
bir tanesi, bulunduğu yerin (Hemedan) müftisi, hadîs ilminde büyük âlim olup,
ilm-i hadîse ait çeşitli kitaplar yazdı. Ayrıca fıkıh ilminde de meşhûr idi. Ben
onun "Sünen ve Mu'cem-üs-Sahâbe kitaplarını gördüm. Mu' cem-üs-Sahâbe kitabından
daha güzel Eshâb-ı kirâmı (r.anhüm) anlatan bir kitap görmedim."
Şeyh Ebû İshâk, Ebû Bekr Hemedânî'nin fıkıh ilmini Ebû İshâk ve Ebû Ali bin Ebî
Hüreyre'den öğrendiğini haber vermiştir. Hemedan fakîhleri de, Ebû Bekr
Hemedânî'den Şâfiî fıkhını öğrenmişlerdir. Ebû Bekr Hemedânî, gayet zâhidâne bir
hayat yaşamış olup, şüpheli şeylerden sakınan ve çok ibâdet eden bir zât idi.
Dâre Kutnî'nin Bağdâd'da kendisinden (Ebû Bekr Hemedânî) yazarak, rivâyetleri
içerisine aldığı Hafs bin Amr ve başka âlimler de yine Ebû Bekr Hemedânî'den şu
hadîs-i şerîfi rivâyet ettiler.
"Şu'be, Abdülmelik bin Umeyr, Ca'fer İbni Sümerre'den haber verdiler. Ca'fer
İbni Sümerre (r.a.) buyurdu: Câbiye'de Hz. Ömer, irâd ettiği hutbesinde buyurdu
ki: "Birgün aramızda, Peygamberimiz (s.a.v.) benim kalktığım gibi ayağa kalktı
ve: "Eshâbıma ikrâm ediniz. Sonra onları tâkib edenlere (Tâbiîn), sonra onları
tâkib edenlere (Tebe-i tâbiîne) ikrâm ediniz. Sonra bir kimse kendisinden
şâhidlik ve yemin etmesi istenilmediği hâlde, (yalan yere) şahitlik ve yemin
eder hâle gelinceye kadar yalan yayılır. Kim Cennetin ortasında bulunmağı
isterse; cemaate sarılsın. Çünkü şeytan, yalnız olan kimselerle beraber bulunur
ve o iki kişiden daha uzaktır. Dikkat ediniz! Haber veriyorum. Bir kimse bir
kadınla halvet etmesin (kapalı bir yerde, yabancı kadınla beraber bulunmasın.)
Eğer bulunursa, muhakkak ki üçüncüleri şeytandır. Dikkat ediniz haber veriyorum;
kim günah işlediği zaman üzülür, iyilik (sevab), işlediği zaman sevinirse, o
kimse mü'mindir" buyurdu."
KAYNAKLAR
1)
Tabakât-üş-Şâfiiyye cild-3, sh-19
2)
Târîh-i Bağdâd cild-4, sh-318
|