Şâfiî mezhebi âlimlerinden. Hadîs ve fıkıh âlimlerinin meşhûrlarındandır. İsmi,
Abdullah bin Muhammed bin Ziyâd bin Vâsil bin Meymûn en-Nişâbûrî'dir. Künyesi,
Ebû Bekr'dir. 238 (m. 852) senesinde Nişâbûr'da doğdu. "İbn-i Ziyâd" adıyla
meşhûr oldu. Nişâbûr âlimlerindendir. Buradan Irak, Şam, Mısır şehirlerine
giderek ilim tahsil etti. Son olarak Bağdâd'a yerleşti. Müzenî'nin "Muhtasar"
kitabına zeyl, ilâve yazmıştır. 324 (m. 936) senesinde Rabî'ul-evvel ayında
vefât etti. Kûfe'ye yakın bir yere defn edildi.
Irak âlimlerinin meşhûrlarından olan Abdullah bin Muhammed; Muhammed bin Yahyâ
ez-Zühlî, Ahmed bin Yûsuf es-Sülemî, Ahmed bin Ezher, Ahmed bin Hafs bin
Abdullah en-Nişâbûreyn, Abdullah bin Hâşim-i Tûsî, Muhammed bin Hüseyn bin Eşkâk,
Hasen bin Muhammed, Muhammed-ez-Za'ferânî, Ahmed bin Mensûr er-Ramâdî ve daha
başka Şamlı, Mısırlı, Bağdâdlı pek çok âlimden ilim aldı, hadîs-i şerîf
rivâyetinde bulundu. Kendisinden de, Da'lec bin Ahmed, Ebû Ömer bin Hayve,
Muhammed bin Muzaffer, Dâre Kutnî, İbn-i Şâhîn, Ömer bin İbrâhîm el-Kattân,
Yûsuf el-Kavvâs, Ebû Tâhir el-Muhallîs ve daha pek çok âlim ilim aldılar,
hadîs-i şerîf rivâyetinde bulundular.
Abdullah bin Muhammed, zamanının en meşhûr Şâfiî âlimi idi. Hadîs ilminde
güvenilir, rivâyetleri sağlam, fıkıh ilminde derin bilgisi olan, hâfızası ve
müzâkeresi kuvvetli, çok ibâdet eden bir âlimdir. Geceleri hiç uyumaz, ibâdet
ederdi. Kırk sene yatsının abdestiyle sabah namazını kıldı. Yemeği çok az yerdi.
Dâre Kutnî şöyle anlattır: "Âlimlerimiz arasında, hadîs-i şerîf metinlerini ve
senedlerini ondan daha iyi bilen birisini görmedim. O, fıkıh ilmimi en iyi
bilendi. Müzenî ve Rebî'den ders aldı. Hadîs-i şerîf metnine sonradan yapılan
ilâveleri iyi bilen birisi idi. Hadîs-i şerîf okumaya oturduğu zaman ona "Bize
hadîs-i şerîf rivâyet edin!" dediler. Abdullah bin Muhammed "Peki öyleyse siz
sorunuz!" dedi. Hadîs -i şerîfler soruldu, O da cevaplandırdı ve yazdırdı.
Hâkim şöyle anlatır: "Abdullah bin Muhammed, zamanının fıkıh mes'elelerinde ve
Sahâbenin değişik ictihâdlarında çözüm yolu bulan Irak'ın en meşhûr Şâfiî âlimi
idi."
İbn-i Huzeym, ilim meclisinde: "Onun
benzeri birisini görmedim" diye bildirdi. Dâre Kutnî anlatıyor: "Birgün
Bağdâd'da bir ilim meclisinde, Ebû Bekr bin Ce'ânî, Ebû Tâlib el-Hâfız ve daha
başkaları sohbet ediyordu. Büyük bir fıkıh âlimi geldi. Oradakilere: "Yeryüzünün
her tarafı benim ümmetim için mescid, onun toprağı da bizim için temizleyici
kılındı" hadîs-i şerîfini kim rivâyet etti? dedi. Orada bulunanlar da, filân
filân kimseler rivâyet ettiler diyerek, teker teker isimlerini söylediler. Bu
zât: "Şu şu lâfzı soruyorum" dedi. Oradakilerden hiç birisi cevap veremeyip, "Bu
sorunuzu Ebû Bekr en-Nişâbûrî'den başkası bilemez" dediler. Gidip ona sordular.
O da, o anda ezberinden "Şu şu kimsedir ve Sahîh-i Müslim'de bu kısımları
vardır" dedi.
Yûsuf bin Amr bin Mesrur, kendisinin şöyle dediğini bildirdi: "Siz, kırk sene
ayakta duran, uyumayan, beş buğday tanesiyle yetinen, yatsının abdestiyle diğer
günün namazını kılan birisini bilir misiniz? işte ben, o kimseyim!"
Kendisi şöyle anlatıyor: "Hz. Ömer şöyle bildirdi: Ali (r.a.) en iyi hüküm
verenimiz, Ubey bin Ka'b da en iyi Kur'ân-ı kerîm okuyanımızdır."
Onun rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerde Peygamber efendimiz şöyle buyuruyorlar:
"Kadın,
amcası ve dayısına nikâhlanmasın!"
"Biz insanlar üzerine üç şey ile üstün kılındık:
1. Saflarımız meleklerin safları gibi yapıldı. 2. Yeryüzünün her tarafı, bizim
için mescid kılındı. 3. Su bulamadığımız zaman, toprak da bize temizleyici bir
vâsıta oldu."
Eserlerinden ikisi şunlardır: Ziyâdâtü kitâb-il Müzenî, Kitâb-ür-ribâ.
KAYNAKLAR
1)
Mu'cem-ül-müellifîn
cild-6, sh-119
2)
Şezerât-üz-zeheb
cild-2, sh-302
3)
Keşf-üz-zünûn
sh-1636
4)
Tezkiret-ül-huffâz
cild-3, sh-819
5)
Târîh-i Bağdâd, Cild-10, sh-120
6)
Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh-445
7)
Tabakât-üş-Şâfiiyye
cild-3, sh-310
|