İmâmı Şâfiî hazretlerinin talebelerinden. Künyesi, Ebû Muhammed'dir. 174 (m.
790) senesinde doğup, 270 (m. 884) târihinde vefât etmiştir. İmâm-ı Şâfiî
hazretlerinden çok rivâyette bulunmuştur. Mısır'da, İbn-i Tolun Câmii'nde ilk
hadîs-i şerîf yazdıran odur. Kendisi bu câmide müezzin idi. İmâm-ı Şâfiî
hazretleri: "Rebî' bin Süleymân kadar, kimse bana hizmette bulunmamıştır."
buyurmuştur. İmâm-ı Şâfiî hazretleri onu çok severdi. Rebî şöyle anlatır:
"Vefâtına yakın, İmâm-ı Şâfiî'nin (r.a.) yanına girmiştim. Yanında, Buveytî,
Müzenî, İbn-i Abdülhakem vardı. Onlara, durumları ile alâkalı olarak
söyliyeceğini söyledikten sonra, bana da: "Ey Rebî' kitaplarımın yayılmasında en
fâideli sen olacaksın" buyurdu. İ-mâm-ı Şâfiî hazretlerinin vefâtından sonra,
ikiyüz civarında kişi, Rebî' bin Süleymân'a, kendisinden İ-mâm-ı Şâfiî'nin
(r.a.) kitaplarını yazmak için gelmişlerdir.
Rebî' bin Süleymân, İmâm-ı Şâfiî
hazretlerinin çok hizmetinde bulundu. Ondan çok şeyler öğrendi. Ondan
rivâyetlerde bulundu. İmâm-ı Şâfiî'den başka, Abdullah bin Vehb, Abdullah bin
Yûsuf et-Tinnisî, Eyyûb bin Süveyd er-Remlî, Yahyâ bin Hassan ve daha başka
âlimlerden rivâyetlerde bulundu. Ondan da, Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn-i Mâce, Ebû
Zür'a, er-Râzî, Ebû Hâtem ve daha başka âlimler rivâyette bulunmuştur.
Büyük âlim Halîl "İrşâd" isimli eserinde, Rebî'in sikalığı (güvenilirliği)
üzerinde ittifak olduğunu söyler.
Rebî' bin Süleymân'ın (r.a.) İmâm-ı
Şâfiî'den rivâyet ettiği sözlerden ba'zıları:
"Kime nasîhat edilir de, bu nasîhatten istifâde etmezse, o kimsenin iyilikten
nasîbi yoktur. Mala-ya'nîye (dünyâ ve âhıretine fâide vermiyen şeylere) dalan
kimse kınanır ve ayıplanır."
"Doğru ve yalan, ciddî ve şaka olsun, yemîn etmem."
"Akıllı, zekî ve anlayışlı kimse insanların ba'zı kusurlarını görmemezlikten
gelendir."
İmâm-ı Şâfiî hazretleri, yemekte şunlara dikkat etmeyi söylerlerdi: "1. Yemekten
önce ve sonra elleri yıkamak. 2. Yemek koyacak bir sahan, bıçak ve kepçe
bulundurmak. 3. Sağ ayağı dikip, sol ayak üzerine oturmak. 4. Lokmayı küçük
almak. 5. Ağıza alınan lokmayı iyice çiğnemek. 6. Parmağa sürülen yemeği
yalamak. 7. Büyüklerden önce, yemeğe eli uzatmamak. 8. Önünden yemek. Az
konuşmak ve yemek yiyenlerin yüzüne bakmamak."
"En fâideli zahire (azık) takva, en zararlısı, başkalarına düşmanlıktır."
"İmâm-ı Şâfiî, (r.a.) hasta olmuştu. Yanına gittim. "Allahü teâlâ, zayıflığını
kuvvetlendirsin" dedim. Bunun üzerine bana: "Eğer Allahü teâlâ, benim
zayıflığımı arttırsaydı, ben ölürdüm" dedi. O zaman ben: "Vallahi, bu sözümle
iyiliğinizi kast ettim" dedim, İmâm-ı Şâfiî (r.a.) bana, "Ben kesin olarak
inanıyorum ki, kötüler mahiyette de söylesen, sen yine de bu sözünle iyiliğimi
kastedersin. (Ben senin sözünde kötülük kast edeceğini düşünmem)" Bir rivâyette
İmâm-ı Şâfiî hazretleri Rebî'ye, "Allahü teâlâ senin kuvvetini arttırsın.
Zayıflığını azaltsın" şeklinde şöyle demiştir:
"Sabrını güzel yap. O ne güzel ferahlık verici bir şeydir. Kim Allahü teâlâdan
korkarsa, ona eziyet ve sıkıntı dokunmaz. Allahü teâlâdan hayır ve iyilik
umanlar, umduklarına kavuşurlar."
"Kardeşlik ve dostluğunda samimî olan kimse, kardeşinin kusur ve ayıplarını
örtüp, bunları affeder."
KAYNAKLAR
1)
Tabakât-üş-Şâfiiyye
cild-2, sh-132
2)
Tezkiret-ül-huffâz
cild-2, sh-586
3)
Tehzîb-üt-tehzîb
cild-3, sh-245
4)
Şezerât-üz-zeheb
cild-2, sh-159
5)
Vefeyât-ül-a'yân
cild-2, sh-291\
6)
El-A'lâm cild-3, sh-14
|