Horasan'da yetişen evliyânın meşhûrlarından. Künyesi, Ebû Bekir'dir. Hicrî
üçüncü asırda Belh şehrinde yaşamış olup, doğum ve vefât târihi bilinmemektedir.
Zamanının meşhûr âlimlerinden ve evliyâsından Ahmed bin Hadreveyh ve diğer
evliyâların sohbetinde ve derslerinde yetişmiştir. Hadîs ilminde de ilim sahibi
olmuş, hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Derslerinde ve sohbetinde çok talebe
yetişmiştir.
Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden birkaçı şunlardır:
"Kim Allahü teâlâdan korkarsa, Allahü teâlâ
herşeyi o kimseden korkutur. Kim Allahü teâlâdan korkmazsı, Allahü teâlâ onu her
şeyden korkutur."
"Helâl
(rızık)
aramak cihâddır."
"Allahü teâlâ san'atkâr mü'mini sever."
Muhammed bin Hâmid hazretlerinin kıymetli sözlerinden bir kısmı şunlardır:
"Tefekkür beş çeşittir. 1-Allahü teâlânın yarattığı şeylere bakıp, O'nun
yüceliğini düşünmek. Bundan ma'rifet, Rabbini tanımak hâsıl olur. 2-Allahü
teâlânın ni'metlerini ve ihsanlarını düşünmek. Bundan muhabbet hâsıl olur. 3-Allahü
teâlânın va'd ettiği ni'metleri ve mükâfatları düşünmek. Bundan ibâdete karşı
rağbet ve ibâdet yapma şevki hâsıl olur. 4- Allahü teâlânın azabını düşünmek.
Böyle tefekkür eden kimse, Allahü teâlâya isyan etmekten sakınır. 5- Allahü
teâlânın verdiği ni'metler ve ihsanları yanında, nefsin kötülüklerini düşünmek.
Bundan da, geçmiş günahları hatırlıyarak Allahü teâlâya karşı haya, u-tanma
hasır olur."
"İnsanın kalbine nûr yerleşince; dışı, a'zâları, iyilik yapar ve iyiliği
konuşur."
Muhammed bin Hâmid hazretlerine, Fâtir sûresinin "Ey insanlar! siz Allaha
muhtaç
olanlarsınız. Allah ise hiç bir şeye muhtaç değildir. Hamiddir (hamd olmaya
lâyıktır)."
meâlindeki 15. â-yet-i kerîmenin tefsîri sorulunca
şöyle tefsîr etmiştir: "Siz âcizsiniz, Allahü teâlânın rahmetine muhtaçsınız,
bunun için fakîrsiniz. Allahü teâlâ ganîdir. Sizin ibâdetlerinize ihtiyâcı
yoktur."
"Ehl-i
muhabbet olmayan kimse, himmete tam ma'nâsıyla ulaşamaz. (Himmet, sadece bir
şeyi istemektir. Bu da Allahü teâlânın rızâsına kavuşmaktır.) Muhabbet ehli
buna; sünnete tâbi olup, bid'atlardan sakınmak suretiyle kavuşmuştur. Çünkü
Resûlullah (s.a.v.) himmette en yüksek derecede olup, Allahü teâlâya en yakın
olandır."
"Câhillerin evliyâyı inkâr etmesi, büyüklere dil uzatması, onları anlamaktan
uzak olmalarından ve kalblerinin hikmeti almamasındandır."
"Evliyâ olan zâtlar, evliyâlıklarını dâima gizlerler, söylemezler. Fakat onların
hâlleri ve davranışları, evliyâ olduklarını gösterir. Evliyâlık iddiasında
bulunan kimseler, dilleriyle bunu söylerler. Fakat hâl ve hareketleri, onların
yalancı olduklarını ortaya çıkarır."
"Allahü
teâlâya en yakın olan kimseler, fakîrlerle bulunmaktan hoşlanan kimselerdir.
Ebedi olanı, geçici olana tercih edenler ve kazaya rızâ gösterenlerdir."
"Bir şeyi yapmaktan âciz kalırsan, bu acizliğini, zayıflığını anlamaktan da âciz
kalma." "Evliyâyı hor görmek, ma'rifetullahın (Rabbini bilmenin) azlığındandır."
"Bir kimsenin bir müslümanı hor görmesi, îmân ve ma'rifet zayıflığındandır."
"Yol belli ve açık; delil, âlimler (müctehidler). Azık tam, binek kuvvetli.
Fakat insanı asıl maksada kavuşmaktan uzaklaştıran şeyler var. Bunlar: Alimlere
(müctehidlere) uymadan, kendi görüşüne uymak. Nefsinin istekleri peşinde koşmak.
Azığı (yiyeceği) gayrimeşrû yerden toplamak. Mes'uliyeti unutup, bineği
zayıflatmaktır."
"İnsanların felâketine sebep; asıl işi bırakıp boş şeyler ile uğraşmaları,
nefslerinin isteklerine uymaları ve harâma dalıp, şüphelilerden
sakınmamalarıdır."
"İnsanların en kötü ahlâklısı, dostunu düşmanını ayırmayan ve sohbet ehlinden
uzak yaşayandır." "İnsanın kendine ait eski şeyleri giymesi, başkasının verdiği
yeni şeyleri giymesinden hayırlıdır."
"Kalb
ve vakit, insan için sermâyedir. Fakat kalbini kötü zanlarla, düşüncelerle
meşgul eder. Vaktini de boş şeylerle geçirir, zayi eder. Bu ne acı bir hâldir.
Sermâyeyi kaybedene kim kâr getirebilir."
KAYNAKLAR
1)
Tabakât-üs-sûfiyye
sh-280
2)
Tabakât-ül-kübrâ
cild-1, sh-101
|