Büyük fıkıh ve
hadîs âlimlerinden. Künyesi, Ebû Abdullah'dır. 166 (m. 782)'de Mısır'da doğup,
243 (m. 858)'de yine orada vefât etti. Şâfiî mezhebi âlimlerinden olan Harmelet-übnü
Yahyâ (r.a.), Abdullah bin Vehb, İmâm-ı Şâfiî, Eyyûb bin Süveyd er-Remlî, Bişr
bin Bekir ve birçok âlimden ilim öğrenip, hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir.
İmâm-ı Müslim,
İbn-i Mâce, Ebû Dücâne, Ahmed bin İbrâhîm el-Mısrî, Ebû Abdurrahmân, Ahmed bin
Osman ve pek çok âlim de Harmele'den rivâyette bulunmuşlardır. Zamanın valisi,
büyük âlim ve muhaddis Abdullah bin Vehb'i kadı (hâkim) yapmak istiyor, o ise
bunu kabul etmiyordu. Vali ise onu kadı yapmakta ısrar ediyor ve arattırıyordu.
O da bir yere gizlenmişti, işte bu sırada Harmelet-übnü Yahyâ, Abdullah bin
Vehb'in yanında bulunduğundan çok istifâde etmiş, en fazla hadîs-i şerîf ondan
yazmıştır.
İmâm-ı
Şâfiî'den rivâyetinde, İmâm-ı Şâfiî buyurdu ki:
"Farzları
yaptıktan sonra, insanı Allahü teâlâya yaklaştıran amellerin en üstünü ilim
öğrenmektir."
Harmele; Abdullah bin Vehb'den şöyle
rivâyet etti. Sa'îd bin Zeyd bin Amr bin Nüfeyl'in evinin bir kısmında, Ervâ
denen bir kadın, hakkı olduğunu iddia edip, kadıya başvurdu. Bunun üzerine,
Sa'îd bin Zeyd: "Evi tamamen ona bırakınız, tamamı onun olsun. Ben Resûlullahtan
(s.a.v.) işittim: "Kim haksız
yere bir karış yer alırsa, kıyâmet gününde yedi kat yer boynuna dolanacaktır"
buyurdu, dedi.
Sonra "Allahım, eğer bu kadın yalancı ise; gözlerini kör et ve kabri de evi
olsun" diye duâ etti. Daha sonra o kadın kör oldu, elleriyle duvarları
yoklayarak yürürdü ve "Bana Sa'îd bin Zeyd'in bedduâsı tuttu" derdi. Daha sonra,
bir gün evde dolaşırken, evinde bulunan kuyuya düşüp, bu kuyu onun kabri oldu.
Harmelet-übnü Yahyâ'nın rivâyet ettiği
hadîs-i şerîflerden ba'zıları:
"Kim bana
itâat ederse, Allahü teâlâya itâat etmiş olur. Kim bana isyan ederse, Allahü
teâlâya isyân etmiş olur. Kim de benim emrime isyan edene, bana isyan etmiş
olur."
"Sarhoşluk
veren her içki harâmdır."
"Vaktiyle
bir adam, insanlara borç para verir, hizmetçisine de, bir fakîre gidersen, onun
borcunu siliver, ondan birşey isteme. Umulur ki, Allahü teâlâ bizi affeder,
derdi. Nihayet bu zât Allahü teâlâya kavuştu. Allahü teâlâ da onu affetti."
Harmele (r.a.) İmâm-ı Şâfiî'den (r.a.)
rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu ki: "Humma
(sıtma) hastalığındaki
hastanın ateşi, Cehennem harâretindedir. Onu su
(içmesi) ile söndürünüz."
"Her kim,
Allaha ve âhıret gününe imân ediyorsa, ya hayır söylesin veya sussun. Ker kim
Allaha ve âhıret gününe îmân ediyorsa, komşusuna ikrâm etsin. Her kim Allaha ve
âhıret gününe îmân ediyorsa, misafirine ikrâm etsin."
"Her
Peygamberin Allaha duâ ettiği bir duâsı vardır. Ben de inşâallah duâmı, kıyâmet
gününde ümmetime şefâat için saklamak istiyorum."
"Her kim
sıdk ile Allahtan şehîdlik dilerse, Allah onu şehîdlerin menziline ulaştırır.
Velev ki, yatağında ölmüş olsa bile."
"Sakın
sizden biriniz sol eliyle yemesini ve onunla içmesin. Çünkü, şeytan sol eliyle
yer, sol eliyle içer."
"Ben size
neyi yasak edersem ondan sakının, neyi emredersem gücünüz yettiği kadar ona
yapın. Sizden öncekileri, ancak çok suâlleri ve Peygamberleri üzerinde
ihtilâfları helâk etmiştir."
"Her kim
rızkının bollaştırılmasını ve ecelinin geciktirilmesini arzu ederse, sıla-i rahm
yapsın."
"Yâ Âişe!
Şüphesiz ki Allah refikdir. Rıfkı sever. Sertlik gösterene ve hiç kimseye
vermediğini, yumuşak davranana verir."
"İnsanların
en kötülerinden, biri yüzle şunlara, bir yüzle, bunlara gelen, iki yüzlüyü
bulacaksınız."
"Müslümanın
müslüman üzerinde beş hakkı vardır: Selâmına cevâb vermek, hastasını dolaşmak,
cenâzesinde bulunmak, da'vetine gitmek, aksırdığı zaman elhamdülillah deyince
yerhamükellah demek."
KAYNAKLAR
1)
Tabakât-uş-şâfiiyye
cild-2, sh-127
2)
Târîh-i Bağdâd cild-8, sh-86
3)
Tehzîb-üt-tehzîb
cild-2, sh-229
4)
Vefeyât-ül-a'yân
cild-2, sh-64
5)
Mîzân-ül-i'tidâl cild-1, sh-472
6)
Tezkiret-ül-huffâz
cild-2, sh-476
7)
El-A'lâm cild-2, sh-174
|