Türk-İslâm
matematik, astronomi ve coğrafya âlimi. 164 (m. 780) senesinde Hârizm'de doğduğu
kabul edilir. Asıl adı, Ebû Abdullah Muhammed bin Mûsâ el-Hârizmî'dir. 236 (m.
850) senesinde Bağdâd'da vefât etti. İlme çok hizmeti geçti. Cebir, astronomi
ilimlerinde kıymetli eserler yazdı. Hârizmî'nin Ahmed, Muhammed ve Hasan adlı üç
oğlu olup, hepsi de matematik ilmi üzerinde ciddi çalışmalarıyla tanınır.
Hire bölgesinde, bir Türk şehri olan
Hârizm'den, ilim âleminin merkezi durumundaki Bağdâd'a gelerek kıymetli İslâm
âlimlerinden ders aldı ve kendini yetiştirdi. Hârizmî, zamanın Abbasî halifesi
Me'mûn'dan (198-218) (m. 813-833) büyük yardım ve destek gördü. Bütün İslâm
halifeleri ve hükümdarları gibi Me'mûn da ilim âşıkı ve âlimlerin koruyucusuydu.
Bağdâd'daki Saray Kütüphanesinde milattan önce ve sonra yazılan eski
Mezopotamya, Mısır, Yunan, Hint ve İslâm âlimlerinin kıymetli eserlerinin
toplandığı binlerce cilt tutan kitaplar mevcuttu. Halîfe Me'mûn, bu kütüphanenin
idaresini Hârizmî'ye verdi. Ayrıca Bağdâd'daki ünlü Beyt-ül-hikme'de vazife alan
Hârizmî, ilmi çalışmalar yapabilecek bütün imkânları elde, etti. İhtiyaçları
Abbasî halifesince karşılanan Hârizmî, Bağdâd'da ve seyahatlerinde matematik,
astronomi ve coğrafya ilmlerinde kıymetli araştırmalar yaptı. 215 (m. 830)'da
heyet başkanı olarak ilmi araştırmalar için Afganistan yoluyla Hindistan'a
gitti. Halife Me'mûn'un emriyle Bağdâd'daki Şamasiye ve Şam'daki Kasium
Rasathâneleri'ndeki rasad heyetiyle Arzın (yeryüzü) bir derecelik meridyen
yayının uzunluğunu ölçmek için Sincar Ovası'na gönderildi. Orada heyetle
çalışmalarda bulundu.
Doğu ve batı
ilim âleminde cebire yaptığı hizmetlerle ün yapıp, tanınan Hârizmî, bu sahada
ilk e-ser sahibidir. Cebir ilmi deyince, Hârizmî akla gelmektedir. O eebirin
babasıdır. Eserlerinde Avrupalıların bilmediği "sıfır" kullanıp, cebir
işlemlerini geometrik düşüncelerle temellendirdi. Hârizmî cebiri, denk sayı
grupları arasındaki eşit değerli ve zıt değerli sayıların yer değişmelerini
sağlayarak, denge kurmak ve işlemleri basitleştirmek olarak tarif etti.
Hârizmî, "Kitâbü'l-muhtasar fî hesâbi'l-cebri
vel-mukâbele" adlı eserinde, cebir kelimesini matematiğe kazandırdı. Cebir
ilmini metodik ve sistematik olarak ilk defa ortaya koydu. Cebir'de bugün de
tatbik edilen adına kare ve dikdörtgen metodu denilen geometrik çözüm yolunu
kullandı. Hârizmî, x2+10x=39 denklemindeki bilinmeyen (x)'i şu
metodla buluyordu:
Karenin alanı,
(x+5)2= x2+10x+25 ve burada x2+10x=39
olduğundan (x+5)2=25+39 yazıyor ve sonuçta (x+5)2=64 veya
(x+5)=8 ve buradan da x=3 elde ediyordu. Burada (x)'in katsayısı olan (10)
sayısının yarısına (5)'e KÖK diyor ve kareyi tamamlamak için "Kök"ün karesini
sabit terim olarak yazıyordu. Bugün de aynı işlem "Kareyi tamamlamak" olarak
bilinmekte ve kullanılmaktadır. Latince'ye çevrilip, Avrupa'da yüzyıllarca
faydalanılan "Kitâbü'l-muhtasar fî hesâbi'l-cebri ve'l-mukâbele'nin" Arapça
aslıyla batı dillerine tercümesi Avrupa ve Amerika'da yayınlandı. Eser bir
önsöz, beş bölüm ve bir de ek bölümden meydana geliyordu. Muhteva olarak birinci
ve ikinci derecede denklemlerin çözüm şekilleri, bilinmiyenleri, çeşitli cebir
hesaplarını misâllerle açıkladıktan sonra; nazari ve tatbiki hesaplama
şekilleri, zamanın hükümet işlerine ait hesapların yapılması, kanalların
açılması, bina yapımı, esnaf, tüccar, ölçme memurları için sayı işaretlerini,
vasiyet memurları için lüzumlu olan Kur'ân-ı kerîmdeki Miras Hukuku (Ferâiz
Bilgisi Hesapları) tatbikatı hem aritmetik, hem de cebir yolu ile çözümlenecek
şekilde hesaplanmasını, misaller vererek gösterir, ikinci önemli eseri "Kitab-el
muhtasar fî hisâb el-Hindî" isimli kitabıdır. Bu kitabın Arapça aslı mevcut
olmayıp, Cambridge Üniversitesi'nde bulunan ve "Algoritmi de numero indoram"
adlı Latince tercümesi mevcuttur. Müterciminin meşhûr İngiliz mütercimi, Adelard
of Bath olduğu sanılmaktadır. Bugünkü logaritma terimi Hârizmî'nin bu eserindeki
isminin Latince Algazîzme olarak geçmesi neticesi logaritme olarak değiştiği
söylenmektedir. Logaritmanın dört temel özelliğine ait bilgiler ilk defa bu
eserde bahsolunmuştur.
Hârizmî'nin astronomiye ait Ziycü'l-Hârizmî
adlı eserinde astronomi cetveli ile nazari bilgiler mevcuttur. Güneş ve Ay
tutulmaları ile paralaksa dâir incelemelerin bulunduğu eserde, astronomi için
lüzumlu trigonometri bilgisi ve trigonometri cetvelleri vardır. Ziycü'l-Hârizmî,
Arapça aslından önce Latince'ye sonra da batı dillerine, tercüme edilip,
yayınlandı. Astronomiye ait "Kitâbü'l-Amal Bi'l-Usturlâb" adlı usturlâbın
yapımına dâir eseri de Hârizmî yazmıştır.
Hârizmî, coğrafî çalışmalara halife
Me'mûn'un emriyle dünyâ ve gökküresi haritalarını hazırlayan heyete dâhil oldu.
"Kitabü's-Sûret il-Arz" adlı enlem ve boylam kitabını, heyetin hazırladığı esere
ilâve etti. Kitabü's-Sûret il-Arz, Nil nehrinin kaynağım açıklar. Mâlvâ'nın
merkezi olan ve Hindistan'ın Galyur Eyâleti'nin Ujjain şehrinden geçen boylam
dâiresini, başlangıç meridyeni olarak almıştır. Hârizmî'nin güneş yardımıyla
zaman ta'yini usûlünden bahseden Kitâbü'r-Ruhâme ve târih ile alâkalı Kitâb-üt-Târih
adlı eseri de vardır.
KAYNAKLAR
1)
Fihrist sh-274
2)
El-A'lâm cild-7, sh-116
3)
Mu'cem-ül-müellifîn
cild-12, sh-63
4)
Keşf-üz-zünûn
cild-2, sh-1407
|