Hanefî mezhebi
fıkıh âlimi. İmâm-ı Muhammed Şeybânî ve Ebû Yûsuf hazretlerinin
talebelerin-dendir. Aslen Belh yakınlarında Gürcan'dan olan Ebû Süleymân
Cürcânî'nin ismi, Mûsâ bin Süleymân'dır. Ebû Süleymân künyesidir. Cürcân'dan
Bağdâd'a gelerek ilim tahsil etti Pek kıymetli kitaplar yazdı. 201 (m. 816)
yılında Bağdâd'da vefât etti.
Ebû Süleymân Cürcânî, Abdullah bin
Mübârek'ten, Arar bin Cemî', Ebû Yûsuf, Muhammed bin Hasan Şeybânî ve daha
birçok âlimden ilim öğrenip, hadîs-i şerîf rivâyet etti. Hanefî mezhebinin fıkıh
bilgilerini, müctehidlerin değişik ictihâdlarını ezberledi. Onları kitaplarında
yazarak ve talebelerine anlatarak, daha sonraki nesillere aktardı. O'nun
ilimdeki derecesini, Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye'deki şu cümleler çok güzel
ifâde etmektedir:
"İmâm-ı a'zam
Ebû Hanîfe (r.a.), fıkıh bilgilerini toplayarak kısımlara, kollara ayırdığı ve
usûller, metodlar koyduğu gibi, Resûlullahın (s.a.v.) ve Eshâb-ı kirâmın (r.anhüm
ecma'în) bildirdiği i'tikâd, îmân bilgilerini de topladı ve yüzlerce talebesine
bildirdi. Talebesinden llm-i kelâm, ya'nî îmân bilgileri mütehassısları yetişti.
Bunlardan İmâm-ı Muhammed Şeybânî'nin yetiştirdiklerinden Ebû Süleymân Cürcânî
ve bunun talebelerinden Ebû Bekr-i Cürcânî meşhûr oldu. Bunun talebesinden de,
Ebû Nasr-ı İyâd, kelâm ilminde, Ebû Mensûr-i Mâturîdî'yi yetiştirdi. Ebû Men
sûr, İmâm-ı a'zamdan gelen kelâm bilgilerim, kitablara yazdı. Yoldan sapmış
olanlarla çarpışarak, Ehl-i sünnet i'tikâdını kuvvetlendirdi, her tarafa yaydı."
Fıkıhta keskin
görüşlü talebeler yetiştiren Ebû Süleymân Cürcânî'den (r.a.) Abdullah bin Hasan
Hâşimî, Ahmed bin Muhammed bin Îsâ el-Bertî, Beşîr bin Mûsâ el-Esedî, Ebû Bekr
Ahmed bin İshâk Cürcânî ve daha birçok âlim ilim öğrenip rivâyette bulundu.
İbrâhîm bin
Sa'îd anlatır. Halife Me'mun, Mûsâ bin Süleymân ve Ma'lâ er-Râzî'yi sarayına
da'vet etti. Daha yaşlı olması, vera' ve takvadaki üstünlüğünden dolayı ilk önce
Ebû Süleymân Cürcânî'ye kadılık teklif etti. O da "Ey mü'minlerin emîri!
İnsanlara kadı ta'yin ederken Allahü teâlânın emirlerine dikkat et! Her önüne
geleni kadı yapma! Emâneti bizim gibi ehil olmayanlara teslim etme! Yemîn ederim
ki, ben hiddetliyimdir, sinirlerime hâkim olamamaktan korkuyorum. Allah için,
O'nun kullarına muhakeme edecek gücü kendimde bulamıyorum" diyerek kadılığı
kabul etmedi. Halife de "Doğru söyledin" deyip teklifini geri aldı ve ona
hayırla duâ etti.
Aynı teklifi
Ma'lâ er-Râzî'ye yaptı. Er-Râzî de: "Ben bu işe ehil değilim. Borçlu ve alacaklı
bir adamım. Bana borcu olanlardan isteyici olacağım, diğerleri de benden
alacaklarını isteyecekler" dedi. Halife "Senin borç ve alacak işini hallederiz.
Borçlarını öder, alacaklarını kabul ederiz" dedi. Yine itiraz edip "Ben
vesveseli bir adamım, insanların malını telef edeceğimden korkarım" dedi. Halife
"Sana emin kimselerden istişare edecek insanlar buluruz, onlara danışırsın"
deyince de, "Ama ben danışacağım insanları kırk yıldır tanımak isterim. Değilse
onlara güvenemem. Böyle insanları da nerede bulacağım?" dedi. Halîfe de onu
affetti. Böylelikle her ikisi de, insanlara hükmetmekle hatâ yapacaklarından
korktukları kadılık mesleğinden kurtuldular.
Ebû Süleymân Cürcânî hazretleri,
hocalarından öğrendiği ilmi bir taraftan talebelerine öğretirken, bir taraftan
da pek kıymetli kitaplar yazdı. Böylece sonraki devirlerde gelecek olan
müslümanların faydalanmalarına imkân hazırladı. Bu eserlerinden en meşhûrları
arasında "Siyer-i sagîr", "Salât", "Rehn" "Nevâdir-ül-fetâvâ" adlı kitapları
sayılabilir.
KAYNAKLAR
1)
Mu'cem-ül-müellifîn
cild-13, sh-30
2)
El-A'lâm cild-7, sh-323
3)
El-Fevâid-ül-behiyye sh-216
4)
Târîh-i Bağdâd cild-13, sh-36
5)
Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye sh-392
|