Hadîs ve tefsîr
âlimi. Zamanının imâmı olup, "Şeyh-ül-islâm" diye bilinirdi, İmâm, hâfız
lâkabları da verildi. El-Eşec lakabı ve Ebû Sa'îd künyesi ile meşhûr oldu. Aslen
Küf eli olup, asıl ismi Abdullah bin Sa'îd bin Hüseyn el-Kindî'dir. Kendisine
el-Kindî ve el-Kûfevî nisbet edilirdi. Kûfe'de doğup orada yerleşen Ebû Sa'îd
el-Eşec, asrının büyük âlimlerinden ders alıp, onların sohbetlerinde yetişti.
Birçok talebe yetiştirip, eserler yazdı. Eserlerinden "Tefsîr-i Eşec" meşhûr
oldu. 257 (m. 865) senesinde vefât etti.
Ebû
Sa'îd Eşec hazretlerinin ilim tahsil edip, hadîs-i şerîf rivâyet etmekle
şereflendiği âlimlerden bir kısmı şunlardır: İsmâil bin Aliyye, Hafs bin Kıyâs,
Ebû Üsâme, Abdüsselâm bin Harb, Heşîm, Ziyâd bin Hasan bin Furat el-Gazzâz, Ebû
Büd Reşcâ bin el-Velîd, Abdullah bin Eclah, Abdullah bin İdrîs, Abdurrahmân bin
Muhammed el-Muhâribî, Abdet bin Süleymân, Ukbe bin Hâlid es-Sükûnî, Mu'temer bin
Süleymân er-Rekkî, Muâz bin Hişâm, Muhammed bin Fudayl, Vekî, İbn-i Ebî Utbe'dir
(r.aleyhim).
Hadîs-i şerîf
öğrenmek için yıllarını bu yolda geçiren ve hadîs ilminde "Hâfız" (yüzbinden
fazla hadîs-i şerîfi râvîleriyle birlike ezbere bilen) Ebû Sa'îd el-Eşec (r.a.),
vefâtından sonra arkasında sadaka-i câriye (devamlı sevab getiren sadaka) olarak
mümtaz talebeler yetiştirip, kıymetli eserler bıraktı. Bu büyük âlimden ilim
tahsil edip, hadîs-i şerîf rivâyet etmekle şereflenenler arasında Ebû Zur'a, Ebû
Hatim, İbn-i Huzeyme, Ömer bin Muhammed bin Büceyr, İbn-i Ebî Hatim, İbn-i Ebi'd
Dünyâ, Hasan bin Süfyân, Ebû Ya'lâ ve daha birçok büyük âlim ve seçkin insan
bulunmaktaydı.
Bu mübârek âlim
hakkında, kendi devrinde yaşayan veya daha sonra eserlerini inceleyen âlimler
kanâatlerini söyleyip, O'nun dinde sağlamlığını dile getirdiler. Bunlardan Ebû
Hâtem; "sika ve sadûk", Mürre; "Zamanın imâmı", Nesâî; "Sadak', Ahmed bin Bilâl
eş-Şatvî; "Ondan daha çok hadîs bileni germedim" buyurarak, O'nun ilimdeki
yüksekliğini ifâde ettiler.
İlminin çokluğu
kadar, zühdü de fazla olan, Ebû Sa'îd el-Eşec (r.a.), hiçbir ânını âhıretine
faydası olmayacak birşeyle geçirmez, bütün vaktini Allahü teâlânın dînine hizmet
için harcardı.
Çeşitti
râvilerden rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden ba'zıları: Peygamber efendimiz
(s.a.v.) buyurdu ki:
"Eshâbımın
hiçbirine dil uzatmayınız. Onların şanlarına yakışmayan birşey söylemeyiniz!
Nefsim yed-i kudretinde olan Allahü teâlâya yemin ederim ki, sizin biriniz Uhud
dağı kadar altın sadaka verse, eshâbımdan birinin bir müd arpası kadar sevâb
alamaz."
"Ey gençler
Cemâati! Sizden kimin evlenmeye gücü yeterse hemen evlensin. Zîrâ evlilik, gözü
harâmdan daha muhafaza edici, namusu daha koruyucudur. Kimin gücü yetmezse, o da
oruç tutmaya devam etsin."
"Melekler,
sizden öncekilerden bir adamın ruhunu karşılayıp, "Hayır, nâmına birşey işledin
mi?" diye sordular. O zât "İşlemedim" cevâbını verdi. "Düşün" dediler. Adam:
"Ben insanlara veresiye mal verir, hizmetkârlarıma fakîre mühlet vermelerini,
zengine de müsamahakâr davranmalarını emrederdim" dedi. Allahü teâlâ "O kulumu
affettim" buyurdu."
"Şüphesiz
kıyâmetin önünde
(kıyâmet kopmadan)
öyle günler vardır ki, o günlerde ilim
kaldırılacak, cehil inecek, here
(adam öldürmek)
çoğalacaktır." buyurdu.
KAYNAKLAR
1) Tehzîb-üt-tehzîb,
cild-5, sh-236, 237
2) Tezkiret-ül-huffâz,
cild-2, sh-501
3) El-A'lâm,
cild-4, sh-90
4) Mu'cem-ül-müellifîn,
cild-6, sh-58
|