TÜRKİYE GAZETESİ YAYINLARI

 

İSLÂM ALİMLERİ ANSİKLOPEDİSİ

3.CİLD

Bir Önceki Sayfaya Gider

CİLD  -  ALFABE  -  ASIR

Bir Sonraki Sayfaya Gider

01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18

EBÜ'L-HASAN SELEM BİN HÜSEYİN EL-BÂRUSÎ (Radıyallahü Anh)

Nişâbûr'un en eski âlim ve velîlerinden. Nişâbûr yakınlarında Bârus köyünden olduğu için el-Bârusî diye tanındı. Kendisine, Ebü'l-Hüseyin, Ebû İmrân ve Ebü'l-Hasan künyeleri verildi ve bunlardan sonuncusu ile meşhûr oldu. Asl adı, Salem bin Hüseyin olan bu mübârek zât, Nişâbûr'daki âlim ve velîlerin ileri gelenlerindendi. Devrinde Nişâbûr'da yetişen âlim ve velilerden birçoğu kendisinden ilim ve feyz aldı. 271 (m. 884)'de vefât eden evliyâ ve âlimlerin büyüklerinden Hamdûn Kassâr ile 304 (m. 916)'de vefât eden Mahfuz bin Mahmud Nişâbûrî hazretleri bunlardandır. Vefât târihi ve hayatının diğer devreleri hakkında bilgi bulunmayan bu mübârek zât, örnek ahlâkı, dünyâya düşkün olmaması, ilimde ve ibâdette gayreti, günahlardan kaçınıp, harâma düşerim korkusuyla mubahların fazlasından da kaçmasıyla tanınırdı, insanlara devamlı iyilik eder, onların haklarını öder, kimseden birşey istemezdi. Duâsının kabul olduğu hemen görülürdü. Ebü'l-Hasan Bârusî hazretleri buyurdu ki: "İnsanın içinin kötülüğü dışına vurur."

"Resûlullahın (s.a.v.) sünnetine yapışıp, bid'atlerden sakınmadıkça, îmân nurunun parlaklığına kavuşamazsın."

"Eğer insanların dışındaki rağbet, içlerinde de olsa, dışlarında olan zühd, içlerinde de olsa, onlar Hakkın askerleri olurlardı. Nice çok namaz kılıp oruç tutanlara rastladım. Ama onların yaptıklarının sadece gösterişten ibaret olduğunu gördüm. Onlar, îmânlarının uçup gittiğinin farkında bile değillerdi."

 

KAYNAKLAR

1) Lübâb, varak 47 a

2) Nefehât-ül-üns, sh-114

3) Tabakât-ı sûfiyye sh-123, 273

 
 

Bir Önceki Sayfaya Gider

Bu Bölümün İndex Sayfasına Gider

Bir Sonraki Sayfaya Gider