Hadîs ve Hanefî
fıkıh âlimi. Mısır kadısı idi. Künyesi, Ebû Bekre, asıl ismi; Bekkâr bin Kuteybe
bin Esed bin Ebî Bürdea'dır. Sekaf kabilesinden Hâris bin Keldeoğullarındandır.
Mensup olduğu kabileden dolayı Sekafî, dedelerinden birine nisbetle Bekravî,
doğduğu şehre nisbetle Basrî denilmiş, Kâdı ve Fakîh lâkablarıyla anılmıştır.
182 (m. 798) yılında Basra'da doğan Bekkâr bin Kuteybe, 270 (m. 884) yılında
Mısır'da vefât etti. Çok kalabalıktan dolayı ertesi günü ikindi vaktine kadar
zor defn edilebilen bu mübârek zâtın, Kurafe kabristanındaki kabri başında
yapılan duâların Allahü teâlâ katında makbul olduğunu İslâm âlimleri
bildirmektedir. Kabri sevenleri tarafından devamlı ziyâret edilmektedir.
Bekkâr
bin Kuteybe, İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe'nin talebelerinden İmâm-ı Ebû Yûsuf ve
İmâm-ı Züfer'in herkese nasip olmayan kıymetli meclislerinde bulunmakla
şereflenmiş, hâfızasını onlardan öğrendiği bilgilerle süslemiş olan Hilâl bin
Yahyâ'yı Râzî'deri (r.a.) fıkıh ilmini ve ilm-i şurût'u tahsil etti. Büyük hadîs
âlimi Ebû Dâvûd Tayâlîsî ve Zeyd bin Hârûn'dan hadîs-i şerîf öğrenip, rivâyette
bulundu.
246 (m. 860)
yılında Mısır'a kadı ta'yin edilen Bekkâr bin Kuteybe orada yirmidört sene altı
ay onbeş gün kadılık yaptı. Mısır'daki Abbasî valisi Ahmed bin Tülün, O'nu
siyâsete karıştırmak isteyince râzı olmadı. O'nun istediği fetvayı vermeyince de
hapse atıldı. Kâdılığı Muhammed bin Şazân'a devretti. Fakat halk, hapishaneye
gelerek O'ndan hadîs okuyup, fetva almaya devam etti. Zindanda iken vefât etti.
Mısır'da Hanefî
mezhebi âlimlerinin ilmini yayan ve Hanefî fıkh kitablarını tasnif eden
âlimlerden olan Bekkâr bin Kuteybe, eserleri ve yetiştirdiği kıymetli
talebeleriyle nesillerin sevgisini kazanmış, ilim ve fazîleti övülmüştür.
Kendisinden İmâm-ı Ebû Ca'fer Tahavî fıkıh öğrenmiş, Ebû Avâne ve İbn-i Huzeyme
gibi âlimler hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir.
Hergün
kendisini hesaba çeker, kendi kendine "Yâ Bekkâr! Sana insanlar geldi. Onların
hakkında hüküm verdin. Yarın sen, yaptıkların soruldukta ne cevap vereceksin?"
derdi.
Karşısına gelen
da'vâhlara nasîhat eder, onlara; "Fakat, Allahın
ahdini (kitaplarındaki Peygamberlere îmân sözünü ve kendi yeminlerini birkaç
paraya satan kimseler (var ya!) İşte onların âhırette hiçbir nasîbi yoktur.
Allah onlara kelâmiyle hitâb etmeyecek ve kıyâmet günü onlara merhamet nazarıyla
bakmayacak ve kendilerini temize çıkarmayacaktır. Onlar için çok acıklı bir azâb
vardır"
meâlindeki Âl-i İmrân sûresinin yetmiş yedinci
âyet-i kerîmesini okur, arkasından ağlardı.
Bekkâr
bin Kuteybe, fıkıh ilmine dâir çok sayıda eser yazmıştır. Eserlerinden Kitâb-uş-şurût,
Kitâb-ül-muhâdar, Kitâb-us-sicillât, kit'ab-ul-vesâik ve'l-Uhud en
meşhûrlarıdır.
KAYNAKLAR
1) El-Fevâid-ül-behiyye,
sh-55
2)
El-Cevâhir-ül-mudiyye, Varak 52 d
3) Târîh-i
Dımeşk, cild-1, sh-Varak 153 b
4) Tabakât-ül-fukahâ,
sh-lGO
5) El-A'lâm
cild-2, sh-160
6) Mu'cem-ül-müellifîn
cild-3, sh-54
7) Vefeyât-ül-â'yân
cild-1, sh-279, 280
|