Hadîs ve fıkıh
âlimi. Künyesi, Ebû Abdurrahmân olup, adı, Bakıyye bin Mahled bin Yezîd'dir. En-dülüs'de
201 (m. 817) yılında doğmuştur. Endülüs'ün Kurtuba şehrinde yaşamış, sâlih ve
zâhid bir âlimdi. Çok kıymetli eserler yazmış ise de bunlar zamanımıza
ulaşmamıştır. Mâlikî mezhebi imâmı Mâlik bin Enes'den yirmiyedi defa Muvattâ'yı
dinlemiş ve 284 âlimden ilim öğrenmiştir. Hocam, Yahyâ bin Yahyâ el-Leysî el-Kurtubî'dir.
Bakıyye bin Mahled 276 (m. 889) yılında vefât etmiş ve Mennûbe kabristanına defn
edilmiştir.
İlim tahsili
içir doğu ve batı bölgelerine seyahatta bulunan Bakıyye bin Mahled; Hicaz'da Ebû
Mus'ab ez-Zübeyrî, Mısır'da Yahyâ bin Bukeyr, Şam'da Hişam bin Ammar, Kûfe'de
Yahyâ bin Abdülhamîd el-Hammânî ve İbn-i Ebî Şeybe, Bağdâd'da Ahmed bin
Hanbel'den ve diğer yerlerde İbrâ-hîm bin Münzir el-Hizâmî, Züheyr bin Abbâd,
Safvân bin Sâlih, İbn-i Numeyr, İmrân Ebû Abdullah, Ahmed bin Muhammed, Ebû
Bekir İbn-i Abdullah, Ahmed bin İbrâhîm ed-Devreld, Halife bin Hayyat ve birçok
âlimden hadîs-i şerîf dinlemiş ve ilim öğrenmiştir. Mekke, Medîne, Mısır, Şam ve
Bağdâd'da bulunup İlmi tansil ettikten sonra, memleketi olan Endülüs'e geri
dönmüştür.
İlk defa
Endülüs'de hadîs-i şerîfleri Bakıyye bin Mahled yaymıştır. Hadîs-i şerîflerden
hüküm çıkararak fetva verirdi. Hadîsde hâfız, fıkıhda müctehid idi. İlim
hazinesi olan bu zât, her sene hac için Mekke'ye gider. Cum'a günleri hariç
diğer günlerde oruç tutardı, çok ibâdet eden Bakıyye bin Mahled, namaz haricinde
Kur'ân-ı kerîm okur ve ilim yayardı. Duâsı makbul olan bu âlim 70 de gazveye
(savaşa) katılmıştır, ömrünü fakr-u zaruret içinde geçirmiştir.
Bakıyye
bin Mahled'den oğlu Ahmed, Ahmed bin Abdullah el-Emevî, Eslem bin Abdülazîz,
Muhammed bin Ömer bin Lübâbe, Hasan bin Sa'îd, Abdullah bin Yûnus el-Kayravanî
ve birçok âlim ilim öğrenmiş ve hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir.
İslâm
âlimlerinden ba'zıları onun hakkında şöyle demişlerdir; Ebü'l Velîd el-Faradî:
"Endülüs'ü hadîsle doldurdu."
Ebû
Muhammed Ali bin Ahmed: "Yazdığı eserlere İslâm târihinde az rastlanır."
Kâsım bin Esbâ'
şöyle anlatır: "Endülüs'ten çıktım. Bakıyye bin Mahled'den hiç hadîs-i şerîf
rivâyet etmedim. Irak ve diğer memleketlere gittiğimde onun fazîletini işittim.
Bunun üzerine, ondan hadîs rivâyet etmeyi terk ettiğime pişman oldum. Kendi
kendime, döndüğüm zaman Bakıyye bin Mahled'den istifâde edeceğim dedim. Sonra
ondan duyduğum bütün hadîs-i şerîfleri rivâyet ettim."
Şöyle
anlatılır: Birgün, oğlu düşmana esir düşmüş bir kadın, Bakıyye bin Mahled'e
gelerek: "Çok zor durumdayım, yardıma ihtiyâcım yar, duâ ediniz, inşâallah oğlum
kurtulur" dedi. Bakıyye bin Mahled kadını gönderdikten sonra, Allahü teâlâya duâ
etti. Bir zaman sonra kadın' oğluyla birlikte Bakıyye bin Mahled'in yanına
gelerek ona duâ edip "Oğlum sağ salim döndü, fakat sana söyleyeceği sözler var"
dedi. Genç anlatmaya başladı. "Ben bir esir topluluğuyla beraber düşman
kumandanlarından birinin elin-deydim. Onun bir adamı vardı. Bizi her gün
ayaklarımız bağlı olduğu hâlde bağ ve bahçelerde çalıştırırdı. Bu adam başımızda
olduğu hâlde işten dönüyorduk, birden ayağımın zinciri koptu ve yere düştü (Bu
gün ve saat, annesinin Bakıyye bin Mahled'e geldiği zamana denk düşüyordu).
Muhâfız beni çağırarak bana: "Zincirini kendin mi kırdın?" diye sordu. Ben
"Hayır kendi kendine düştü" deyince bu işe hayret ettiler ve din adamlarını
çağırdılar. Onlar bana "Senin annen var mı?" diye sordular. Ben onlara "Evet"
deyince, "Allah annenin duâsını kabul etti ve bağını düşürdü. Allah seni serbest
bıraktı. Bizim seni alıkoymamız ve bağlı tutmamız mümkün değildir" dediler. Bana
yiyecek verip, gönderdiler" dedi.
Dînî ilimlerde
geniş bilgi sahibi olan Bakıyye bin Mahled'den Endülüs valisi Muhammed bin
Abdurrahmân el-Mervânî, kitaplarını yazıp çoğaltmasını isteyerek ona "İlmini
yay!" diye tavsiyede bulunmuştur.
Bakıyye
bin Mahled hocalarından şöyle rivâyet eder: "Hz. Ali buyurdu ki: Şayet ben
Allahü teâlâyı zikretmeyi unutsam, Allahü teâlâya ancak Peygamberimize (s.a.v.)
salevât-ı şerîfe getirerek yakınlık elde ederim. Çünkü ben Resûlullahtan
(s.a.v.) şöyle işittim: "Cebrâil
bana; ey Muhammed! Muhakkak Allahü teâlâ şöyle buyuruyor: Kim sana on defa
salevât-ı şerîfe getirirse, benim öfkemden emin olabilir."
Câbir bin
Abdullah'tan ise şöyle rivâyet eder: Câbir (r.a.) demiştir ki: Babam Abdullah
bin Amr Se-lemîi, Uhud gazâsında şehîd olması üzerine halam Fâtıma ağlamaya
başladı. Bunun üzerine Resûl-i ekrem (s.a.v.) halama ta'ziye ve şehîdin yüksek
mertebesini bildirerek buyurdu ki: "Ey Fâtıma,
siz ona
ağlasanız
da ağlamasanız da siz şehîdi defn edene kadar melekler kanatlarıyla onu
gölgelendirdiler."
Bakıyye
bin Mahled yazdığı Müsned'inde 1300'den fazla Sahâbînin bildirdiği hadîs-i
şerîfleri toplamıştır. Bu kitabı fıkıh konularına göre düzenlemiştir. Hadîs-i
şerîf rivâyetinde İbn-i Ebî Şeybe ve Abdürrezzâk San'anî'nin te'sîri altında
kalmıştır. Hadîs ilminde Buhârî ve Müslim ayarında bir âlim idi. Ayrıca
Tefsîrü'l Kur'ân, Kitâb fî fetâvâ's-sahâbe ve't-tâbiîn ve min dûnihim adlı
eserleri vardır.
KAYNAKLAR
1) Târîh-i
Dımaşk (İbn-i Asâkir) cild-3, sh-277
2) Mucem-ül-üdebâ
cild-7, sh-75
3) Tabakât-ül-müfessirîn
(SuyûÜ) sh-9
4) Tezkiret-ül-huffâz
cild-2, sh-629
5) Şezerât-üz-zeheb
cild-2, sh-169
6) Mu'cem-ül-müellifîn
cild-3, sh-53
7) En-Nûcûm-üz-zâhire
cild-3, sh-75
8) Mir'ât-ül-cinân
cild-2, sh-190
9) Keşf-üz-zünûn
sh-444, 1679
10) Tabakât-ül-müfessirîn
(Dâvûdî) cild-1, sh-116
11)
Brockelman: GAL l, sh-164, SUP-1, sh-271
|