Hadîs âlimi.
Musul'un mesnedi (dayanağı) diye meşhûrdur. Edebiyat ve târih âlimidir. Künyesi
Ebü'l Hasen'dir. Neseb silsilesi; Ali bin Harb bin Muhammed bin Ali bin Hıbbân
bin Mazin bin Gadûbe şeklinde devam eder. Dedelerinden Mazin bin Gadûbe,
Peygamberimizin (s.a.v.) huzurunda bulunmakla şereflendi. "Sâhibül-Müsned,
"el-Muhaddis" lâkabları verilen bu mübârek zâta, aslı Tay kabilesinden olduğu
için "Tâî", Musul'da yerleşip oranın âlimi olduğu için de "el-Musulî" nisbet
edildi. 175 (m. 791) yılında Azerbaycan'da doğan Ali bin Harb (r.a.), 265 (m.
878)'de Musul'da vefât etti. Cenâze namazını kardeşi Muâviye bin Harb kıldırdı.
İlim tahsiline
ilk önce babası Harb bin Muhammed'den istifâde ederek başladı. Meşhûr muhaddis
Muafa bin İmrân el-Musulî'yi gördü. Ancak ondan hadîs-i şerîf işitmedi, ilim
tahsil edip hadîs-i şerîf rivâyet etmek için, Hicaz, Bağdâd, Kûfe ve Basra'yı
ziyâret etti. Bu ziyâretlerinden ba'zılarında babasıyla beraber bulundu. Babası
Harb bin Muhammed'den, Ömer bin Eyyüb el-Musuö, Zeyd bin Ebî Zerkâ, Kâsım bin
Yezîd ec-Cermî, Ebû Mes'ûd ez-Zeccâc, Süfyân bin Uyeyne, Ebû Damra Enes bin İyâd,
Abdullah bin Vehb, Abdullah İbni İdrîs, Muhammed bin Fudayl, Hafe bin Gıyâs,
Veki' bin Cerrâh, Ebû Muâviye, Abdullah bin Numeyr, Abdullah bin Dâvûd el-Harîbî,
Ebû Âmir eHfcdî, Ebû Âsım eş-Şeybânî, Şebâbe bin Suvar, Yezîd bin Hârûn; Ruh bin
Ubâde, Vehb bin Cerk Ahmed bin Hanbel ve daha birçok âlimden ilim öğrenip,
hadîs-i şerîf rivâyet etti. Öğrendiği hadîs-i şerîflerden bir kısmını "Müsned"inde
yazdı.
Daha sonra ilim
öğretmek için Bağdâd'a geldi. Orada kendisinden birçok âlim, ilim tahsil edip,
hadîs-i şerîf rivâyet etti. Ali bin Harb'ten, Abdullah bin Muhammed el-Begâvî,
Yahyâ bin Sa'îd, İsmâil bin Abbâs el-Verrâk, Kâdı Muhâmilî, Muhammed İâiiri
Mühalled, Yûsuf bin Ya'kûb bin İshâk bin Behlül, Muhammed bin Ca'fer el-Mutirî
gibi birçok âlim Bağdâd'da hadîs aldı. Nesâî, Ahmed bin Hüseyin el-Cerâdî el-MusuK,
kız kardeşinin oğlu Ebû Câbir İbni Fehd el-Musutt, oğlunun torunu Ebû Ca'fer
Muhammed bin Yahyâ bin Ömer bin Ali bin Harb, İbni Ebî'd-Dünyâ, Ebû Dâvud, İbni
Sâ'd, Ahmed bin İbrâhîm el-BeledîlÖrâhim bin Muhammed, Heyseüı bin Halef ed-Dûrî,
Muhammed bin Münzir el-Hirevî Muhammed bin Akîiel-Ezherî el Belhî, Ahmed bin
Süleymân el-Abadânî ve daha birçok âlim de kendisinden hadîs-i şerîf rivâyet
etti. Arapların eski günleriyle ilgili bilgileri de çok iyi bilen şiir ve
edebiyatta üstâd olan Ali bin Harb(r.a.), Abbasî halifesi Mu'tez'le 254 (m. 868)
yılında Samarrâ'da görüşerek nasîhatte bulunup, O'na hadîs-i şerîf rivâyet etti.
Kendisini hürmet ve ikrâmla karşılayan halife, bir bölgenin gelirini Ali bin
Harb'e tahsis ederek O'nun talebelerine gelir temin etti. Bu durum halife
Mu'tedif’in hilâfetine kadar devam etti.
İlmi ile amel
eder, günahlardan kaçar, Allahtan çok korkar ve harâma düşerim korkusuyla
mubahların bir çoğunu terk eder ve dünyâya hiç ehemmiyet vermezdi. Allah" rızâsı
için devlet adamlarına, kırmadan nasîhat eder, insanların huzur ve rahatı için
çalışırdı. Ali bin Harb'in (r.a.) zamanında yaşayan âlimler, O'nun hadîs ilminde
sika (güvenilir) olduğunu bildirmişlerdir. Bunlardan Ebü'l Hasen Dâre-kutnî "Ali
bin Harb, sikadır." el-Hasib bin Abdullah "O, sâlihtir", Ebû Zekeriyyâ Yezîd bin
Muhammed bin İyâs el-Ezdî, Ali bin Harb babasıyla seyahatte bulundu ve hadîs-i
şerîf işitti, hadîsleri tasnif etti. Müsned'ini meydana getirdi." Nesâî "O,
sadüktur", İbn-i Ebî Hâtem "Babamla ondan yazdık ve babam onun sadûk olduğunu
söyledi." Müslime bin Kâsım el-Hatîb ve İbn-i Semânî, "O, sika ve sadüktur"
demişlerdir.
KAYNAKLAR
1) Târîh-i
Bağdâd, cild-11, sh-418
2) Tehzîb-üt-tehzîb
cild-7, sh-249
3)
El-Muntazam sh-52, 53, 512
4) Şezerat-üz-zeheb,
cild-2, sh-150
5) El-A'lâm,
cild-4, sh-270
6) Mu'cem-ül-müellifîn,
cild-7, sh-57 S
7) Tezkiret-ül-huffâz,
cild-2, sh-565
|