Üçüncü asır hadîs ve hanefî fıkıh âlimi, ibâdete fazla düşkün olup, günah
işlemekten çok korkardı. Hadîs rivâyetinde "Sika", Sadûk" ve "hüccet" idi.
İmâm-ı Muhammed'in (r.a.) kitaplarını rivâyet etti. Hadîste de "müsnedi" vardır.
Künyesi, Ebül-Abbâs olup, el-Birtî, el-Hanefî" nisbet edildi. el-Muhaddis,
el-Fakîh, el-Hâfız, el-Kâdî, lâkabları verildi. Ebü'l-Abbâs Ahmed bin Muhammed
bin Îsâ bin el-Ezher el-Birö, Bağdâd civarında Birt köyünde doğdu. Bağdâd, Basra
ve Kûfe ilim çevrelerinden istifâde etti. Hanefî mezhebi, fıkıh âlimlerinin en
ileri gelenlerinden oldu. Vâsıt bölgesinde ve Batdad'da kadılık yaptı. 280 (m.
894) senesi Zilhicce'sinin ondokuzunda Cumartesi günü vefât etti.
Anjaıed bin Muhammed bin Îsâ (r.a.) fıkıh
ilmini, İmâm-ı a'zamın (r.a.) talebelerinden İmâm-ı Muhammed Şeybânî'nin (r.a.)
mümtaz talebesi Ebû Süleymân Mûsâ el-Cürcânî'den (r.a.) öğrendi. İ-mâm-ı a'zam
hazretlerinin mezhebinin hükümlerini bildiren İmâm-ı Muhammed Şeybânî
hazretlerinin Mtablarını nakl ve rivâyet etti. MüslM bin İbrâhîm, Ebû Velîd et-Tâyâlöl,
Ebû Seleme el-Tebûzkî, Muhammed bin Kesîr, Ebû Huzeyfe en-Nehdî, Ebû Ömer el-Havdî,
Müsedded, Ebû Nuaym bin Dekîrj; Ebû Gassân Mâlik bin İsmâil, Ahmed bili Yûnus,
Yahyâ Hamânî, Âsım bin Ali, Dâvûd bin Amr, Halef bin Hişâm Yahyâ bin Yûsuf el-ZeölHjî,
Ebû BeKr bin Ebî Şeybe ve daha birçok Bağdâd, Basra ve Kûfe ilimi ehlinden ilim
öğrenip, hadîs rivâyet etti. Onların aramakla bulunamayan, arzu edilip de
erişilemeyen sohbetlerini dinlemekle şereflendi.
İlimde derya, ibâdette âbid, zâhid ve sâlih olan bu mübârek zâttan, Yahyâ bin
Ekseni, (aynı zamanda hocası) Abdullah bin Muhammed el-Begavî, Yahyâ bin
Muhammed bin Sa'îd, el-KâdiyÜ'l-Mehâmffl, İbn-i Muhalled, Ebû Ali es-Safftır,
Ebû Amr bin Semmâk, Ahmed bin Sehnân Neccâd ve Ebû Sehl bin Ziyâd ve daha
birçokları ilim tahsil edip hadîs-i şerîf rivâyet etmekle şereflendiler.
İmâm-ı Muhammed hazretlerinin kitabını, hocası Ebû Süleymân Mûsâ yoluyla rivâyet
etti. İmâm-ı a'zam hazretlerinin ilmini, diğer bir koldan; kadı Yahyâ bin Eksem
Veki' bin Cerrâh ve Ebû Hanîfe (r.aleyhim) tarikiyle de aldı. Kendisine çok
bilgi geldi. Bunları kolayca kitaplara yazdı.
JjÇFyî1 üstünlüğü ve ilmin insanlara duyurulmasında, gayretinin çokluğuyla kısa
zamanda tanındı ve sevildi. İlk önce Vâsıt ve havâlisinde kadılık yaptı. Daha
sonra, 249 (m. 863) senesinde kadı Ebû Hişâm'ın vefâtıyle Bağdâd kadısı oldu.
Burada da talebeler yetiştirip, ilmini bütün insanların istifâdesine sundu.
Birçok hadîs âliminin, "hüccet" (üçyüzbin hadîs-i şerîfi, râvileri ile onların
halleriyle birlikte ezberden bilen hadîs âlimi), "hâfız" (yüzbin hadîs-i şerîfi
ezbere bilen), "sika" (güvenilir) ve "Sadûk" (Sözünün doğruluğu kesin) olarak
bildirdiği Ebü'l-Abbâs Ahmed bin Muhammed el-Birtî (r.a.) bildiği hadîs-i şerîf-lerden
bir kısmını Müsned'inde yazdı. Bir kısmını da râvileri rivâyet ettiler.
Kâdı Ebü'l-Abbâs Ahmed bin Muhammed el *-" çok ibâdet ederdi. Allahtan çok
korkardı. Harama düşerim korkusuyla mubahların da çoğuna yaklaşmazdı. Yaşamak ve
ibâdet etmek için zaruri lâzım olan şeylerden istifâde ederdi. İlmi çok fazla,
ibâdeti de ilmi gibi ziyâde idi. Ömrünün sonlarına doğru evinden çıkmaz oldu.
Devamlı ibâdet ederdi. İnsanlar onu isminden çok, el-Âbid, ez-Zâhid, es-Sâlih
diye bilirler, ibâdet ve iyi insan deyince akıllarından O'nu geçirirlerdi.
Kâdı Ebû Amr Muhammed bin Yûsuf anlatır:
Birgün Kâdı İsmâil bin İshâk'la beraber bir
eve ziyârete gittik, ibâdetten yüzü sapsarı olmuş bir ihtiyar bizi karşıladı.
Kâdı İsmâil, ona son derece hürmet edip hâlini hatırını sordu. Aile efradının
durumunu öğrendi, bir müddet oturduktan sonra oradan ayrıldık. Kâdı İsmâil, bana
bunun kim, olduğunu sordu. Bilmediğimi söyleyince de; "O, Kâdı el-Birtî'dir.
Evinde devamlı ibâdet eder. O da kadıydı, ama bizim gibi değildi. O'nun kadılığı
bambaşkaydı" buyurdu.
Ebü'l-Alâ bin Sa'îd bin Muhalled anlatır.
Rü'yâmda Peygamberimizi (s.a.v.) gördüm. O,
(s.a.v.) bir yerde oturuyordu. Kâdı Ebü'l-Abbâs el-Birtî girince ayağa
kalktılar. O'nunla müsâfeha edip, alnından öptüler ve "Merhaba ey sünnetimi
yaşayan ve eserimle amel eden insan" buyurdular. Uyanınca Ebü'l-Abbâs'ın yanına
gidip, alnının ortasından öptüm ve "Resûlullahı (s.a.v.) seni böyle öperken
gördüm" dedim.
KAYNAKLAR
1)
Târîh-i Bağdâd cild-5, sh-61
2)
Şezerât-üz-zeheb
cild-2, sh-175
3)
El-Fevâid-ül-behiyye sh-37
4)
Mu'cem-ül-müellifîn
cild-2, sh-141
|