Horasan'da yetişen evliyânın büyüklerinden. İsmi, Ahmed bin Muhammed bin Mesrûk
(r.a.) Bağdâd'da otururdu. 299 (m. 911)'de Safer ayında Bağdâd'da vefât etti.
Cüneyd-i Bağdâdî, Muhammed bin Mensûr et-Tûsî,
Sırrî-yi Sekatî, Hâris-i Muhasebî ve başka büyük zâtlardan ilim öğrenip, feyz
aldı. Haramlardan ve şübhelilerden sakınmakta, hattâ şüpheli olmak korkusuyla
mubahların çoğunu terk etmekte, çok ibâdet yapmakta eşi az görülen büyük bir
âlimdir. Kendisini tanıyan herkes, onun, Allahü teâlânın velî kullarından biri
olduğunu bilirdi. Zâhirî ve batınî ilimlerde kâmil, nefsin arzularına muhalefet
etmekte son derece ustur idi. Her hâlinde Allahü teâlânın rızâsını düşünür,
O'nun için olmayan muhabbeti öldürücü zehir bilirdi. "Bir kimse Allahü teâlâdan
başkasına gönül verirse, O'ndan başkasında neş'e bulursa, o kimsenin bütün
neş'elerinden dertler meydana gelir. Kim, Allahü teâlânın rızâsı olmayan
şeylerle yakınlık kurarsa, bütün bu yakınlıklar sıkıntıya dönüşür' buyurdu.
Ahmed bin Mesrûk a (r.a.) sordular ki, "Bu
zamanda Kutb-u Medar (âlemde her şeyin var olması ve varlıkta durabilmesi için
ilâhî feyzlerin gelmesine vasıta olan yüksek zât) kimdir?" cevâbında "Cüneyd-i
Bağdâdî olduğunu anlıyorum" buyurdu.
Buyurdu ki: "Bir zaman bize, şeyh kılıklı, konuşmam düzgün biri geldi. Bu tatlı
ifadesiyle, bize tasavvuf yolunu anlatmaya başladı. Konuşurken, söz arasında;
"Hepiniz kalbine gelen düşünceyi bana anlatsın" dedi. Benim hatırıma o ihtiyarın
yahûdî olduğu geldi. Fakat bu durumu söyleyip söylememeği, yanımda bulunan bir
dostuma sordum. O böyle konuşan birinin yahûdî olacağını tahmin etmediği için
uygun görmedi. Lâkin benim bu düşüncem, gittikçe kuvvetleniyordu. Ne olursa
olsun, bu düşüncemi kendisine söyliyeyim dedim. Dedim ki, "Siz hatamıza gelen
düşünceyi söylememizi istiyorsunuz. Benim kalbime sizin yahûdî olduğunuz
düşüncesi geldi." Bunu işitince başını önüne eğip, bir miktar bekledikten sonra
başını kaldırıp, "Doğru söylüyorsun" dedi ve Kelime-i şehâdet getirip müslüman
oldu. "Hak olan din İslâmiyyettir" dedi.
"Bir dostum hastalanmıştı. Kendisini ziyârete gittim. Baktım ki, fakîrlik ve
perişanlık içinde ve hastalık sebebiyle muzdarib bir hâlde idi. Çok üzüldüm.
"Acaba bu hâlde iken nafakasını nasıl temin edebiliyor?" diye düşündüm. Bana
buyurdu ki, "Ey Ebü'l-Abbâs! Böyle şeyleri hiç düşünme Allahü teâlânın lütufları
çoktur."
Rivâyet ettiği hadîs-i şerîf lerden ba'zıları:
Peygamber efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
"Kıyâmette azâbı en şiddetli olanlar,
Peygamberlere söğenlerdir. Sonra Eshâb-ı kirâma söğenler ve sonra müslümanlara
söğenlerdir."
"İnsanları Hak teâlâdan alıkoyanlar istedikleri
ibâdeti yapsınlar. Allahü teâlâ onları bağışlamıyacaktır. İnsanların Allahü
teâlâya kavuşmasına vesîle olanları da Allahü teâlâ bağışlayacaktır."
"Allahü teâlâ ba'zı kullarına ba'zı ni'metler
ihsan etmiştir. Şayet bu kullar, verilen ni'metlerle, başkalarını da
faydalandırırsa, bu ni'metler onlarda kalır. Eğer çevresindekileri bu ni'metden
mahrum ederlerse, verilen ni'metler onlardan alınır başkalarına verilir."
Ahmed bin Mesrûk hazretleri buyurdular ki:
"Mü'minlerin haklarına riâyet, Allahü teâlânın
haklarına riâyettendir."
"Kim, Allahü teâlâdan korkarak kalbine gelen
uygunsuz düşüncelerden korunmaya çalışırsa, Allahü teâlâ da o kimsenin
uzuvlarım, uygunsuz işleri yapmaktan korur, muhafaza e-der."
"Gafletin sebebi cehâlettir."
"Ma'rifet
(Allahü
teâlâyı tanımak), tefekkür
ile; tövbe, nedamet (pişmanlık) ile; muhabbet
(Allahü teâlâya olan sevgi),
sevgilinin (Allahü teâlânın) irâdesine
tam teslim olup emirlerine uymak ileele geçer."
"Bir kimse, kendini kurtarmak için aklını
kullanmasını bilemezse, aklı o kimseyi helake sevk eder."
"Kim hakkı olmayan bir şeye meyleder ve bu meyil
ile sevinç duyarsa, bu sevinç kendisine gam, keder ve hüzünden başka birşey
getirmez."
"Tevekkül, kalbin Allahü teâlâya güvenmesi,
aleyhinde olanı terk edip, lehinde olan ile meşgul olmasıdır."
"Bâtıl olan şeye çok bakmak, kalbden Hakkın
ma'rifetini giderir." "Dünyâdan uzaklaşmak, takva sahiblerine kolay gelir." "Mü'minin
kalbi Allahü teâlânın zikri ile kuvvetlenir."
KAYNAKLAR
1)
Hilyet-ül-evliyâ
cild-10, sh-213
2)
Tabakât-üs-sûfiyye
sh-237
3)
Nefehât-ül-üns
sh-141
4)
Şezerât-üz-zeheb
cild-2, sh-227
5)
Târîhi Bağdâd cild-4, sh-100
6)
Risâle-i Kuşeyrî sh-121
7)
Sıfat-us-safve cild-4, sh-104
8)
Tabakât-ül-kübrâ
cild-1, sh-109
9)
Mir'ât-ül-cinân
cild-2, sh-231
10)
Mîzân-ül-i'tidâl cild-1, sh-71
11)
El-Muntazam cild-6, sh-98
12)
Netaicu
efkâr-il-kudsiyye cild-1, sh-169
|