Hadîs ve tefsîr âlimlerinden. Tebe-i tâbiîndendir. Çok ibâdet eder, şüphelilere
düşmek korkusuyla mubahların çoğunu terk ederdi. Âdem bin Ebî İyâs'ın diğer bir
ismi (Abdurrahmân) veya (Nahiye) olup künyesi, Ebü'l-Hasen'dir. 132 (m. 749)'de
Horasan'da Merv şehrinde doğup 221 (m. 835)'de, Abbasî halifelerinden Mu'tasım
Billâh'ın halifeliği zamanında Askalân'da vefât etti.
Âdem Askalânî (r.a.) Bağdâd'da yetişmiş olup, orada bir çok zâttan ilim tahsil
etti. Daha sonra, seyahate çıkıp, her birisi birer ilim ve irfan merkezi olan,
Kûfe, Basra, Hicaz, Mısır ve Şam'a gitti. Buralarda büyük âlimler ile görüşüp
onlardan ilim öğrendi ve bir çok hadîs-i şerîf rivâyet etti. Daha sonra
Askalân'a dönüp orada yerleşti. Bu sebeble kendisine Âdem-i Askalânî denir.
Hadîs kitaplarında, bu zâttan başka Âdem bin Ebî İyâs nâmında başka kimse
yoktur. Kendisi, Şu'be bin Haccâc, İbn-i Yûnus, İbn-i Ebî Zi'b, Hammâd bin
Seleme, Leys bin Sa'd ve başka âlimlerden rivâyetlerde bulundu. Kendisinden de,
İmâm-ı Buhârî, İmâm-ı Nesâî, Ebû Dâvûd, İbn-i Mâce, Taberânî, Dârimî, Ebû Zûr'a,
Ebû Hatim ve başka zâtlar rivâyetlerde bulunmuşlardır. Ebû Hatim diyor ki, "Âdem
bin Ebî İyâs, Allahü teâlânın hayırlı kullarından biri olup, sika (güvenilir)
emin ve muteber bir zâttı." İmâm-ı Ahmed bin Hanbel buyuruyor ki: "Şu'be bin
Haccâc'ın huzurunda, dâima hadîs-i şerîf zabtı (dinlediği hadîs-i şerîfleri
yazmak) ile meşgul olan altı zâttan birisi de Âdem bir Ebî İyâs'dır.
Âdem bin Ebî İyâs (r.a.) öğrendiği hadîs-i şerîfleri yazmak suretiyle toplar,
buna çok itinâ gösterirdi. Ve bunun için de kendisine (Verrâk) denirdi. Kendisi
şöyle diyor: "Ben Seri-ul-Hat idim. Ya'nî çok sür'atli yazı yazardım. Şu'be Bin
Haccâc'dan işittiklerimi hemen yazardım ve insanlar da benim yazdıklarımdan
alırlardı."
Muhammed bin Attâb diyor ki: "Adem-i Askalânî'yi ziyârete gittim. Abdullah bin
Sâlih'in size selâmı var" dedim. "Sen, ona benden selâm götürme" dedi. "Niçin?"
deyince, "O Kur'ân-ı kerîmin mahlûk olduğunu söylüyormuş" dedi. Ben, "O, bu
sözüne pişman olduğunu herkese bildirdi" dedim, "Öyle ise, ona bizim selâmımızı
söyleyebilirsin" buyurdu. "Ben Bağdâd'a gitmek istiyorum bir emriniz var mı?"
diye sorunca; O, "Bağdâd'a varınca, Ahmed bin Hanbel'i ziyâret edip selâmımızı
söyle ve de ki; "Her halde Allahü teâlâdan kork ve her an O'na yakın olmaya
gayret et Hiçbir, kimse senin sağlamağını bozama-sın" dedi ve "Sizi Allahü
teâlâya isyana sevk eden kimseye itâat etmeyiniz hadîs-i şerîfini, Leys bin
Sa'd'ın bana rivâyet ettiğini de kendisine haber ver" buyurdu. Nihayet Bağdâd'a
gelip İmâm-ı Ahmed'i ziyâret
ettim. Adem-i Askalânî'nin sözlerini ve hadîs-i şerîfi söyledim. Çok memnun oldu
ve "Allahü teâlâ ona hayatında da, vefâtında da rahmet eylesin. Ne güzel
nasîhatlerde bulunmuş" buyurdu. Âdem Askalânî'nin (r.a.) rivâyet ettiği bir
hadîs-i şerîf:
"Müslüman, dilinden ve elinden müslümanların
selâmette bulunduğu kimsedir."
KAYNAKLAR
1)
Kâmûs-ul-a'lâm cild-1, sh-lil
2)
Tehzîb-üt-tehzîb
cild-1, sh-196
3)
Târih-i Bağdâd cild-7, sh-27
|