TÜRKİYE GAZETESİ YAYINLARI

 

İSLÂM ALİMLERİ ANSİKLOPEDİSİ

2.CİLD

Bir Önceki Sayfaya Gider

CİLD  -  ALFABE  -  ASIR

Bir Sonraki Sayfaya Gider

01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18

SEYYAR EBÜ'L-HAKEM (Radıyallahü Anh)

Tâbiîn devrinde yetişen hadîs âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden. Adı, Seyyar İbni Ebî Sey-yâr'dır. Adının Verdân, Verd veya Dînâr olduğu da bildirilmektedir. Künyesi Ebü'l-Hakem el-Anzî veya el-Basrî'dir. Hadîs ilminin büyük bir âlimidir. Çok ibâdet eden, sabırlı ve şükredici bir zâttı. Takva ehli idi. Ya'nî harâm ve şüphelilerden çok sakınırdı. Tasavufta yüksek derecelere kavuşmuştu. 122 (m. 739) senesinde vefât etti.

Seyyar Ebü'l-Hakem, hadîs ilminde âlim bir zâttı. O, Eshâb-ı kirâmdan olduğu bildirilen Târık bin Şihâb, İmâm-ı Şa'bî, Ebû Vâil, Ebû Hazım el-Eşcâî, Yezîd el-Fakîr, Sâbit en Nebat, Bekr bin Abdullah el-Müzenî ve daha başka hadîs âlimlerinden ilim alıp hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Kendisinden de, Sa'îd bin Uyeyne, Mis'ar bin Kedâm, İsmâil bin Ebî Hâlid, Beşîr bin Süleymân et-Teymî ve daha pekçok âlim ilim alıp hadîs-i şerîf rivâyet etmişlerdir.

Seyyar Ebü'l-Hakem, çok ibâdet ederdi. Çok sabırlı ve şükredici idi. Allahü teâlânın ismini devamlı söyler, bununla meşgul olurdu. Yünlü kumaşlardan yapılmış güzel elbiseler giyer, fakat gönlünü hiçbir şeye bağlamayıp devamlı Allah korkusuyla ağlardı. Ebû Ma'mer şöyle bildiriyor: Bir gün Seyyar Ebü'l-Hakem'in yanına uğramıştık. Hep ağlıyordu. Ona, "Seni ağlatan şey nedir?" diye sorduk, O da bize: "Benden önceki âbidleri (çok ibâdet yapanları) ağlatan şeydir" diye cevap verdi. Kalbinde dünyâ sevgisi yoktu. Dünyânın fânî, geçici olduğunu yakinî olarak bilenlerdendi. Bunun için buyurdu ki: "Bir kulun kalbinde dünyâ ve âhıretin ikisi bir arada toplanınca, onlardan hangisinin sevgisi çoksa, diğerine tâbi olur." Evliyânın büyüklerinden Mâlik bin Dînâr ile çok sevişirler, sık sık buluşup sohbet ederlerdi (Bkz. Mâlik bin Dînâr).

Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden ba'zıları şunlardır:

"Kendisine fakîrlik verilen bir kimse, ihtiyâcını insanlara bildirip onlardan birşey beklerse, fakîrliği devam eder. Şayet hâlini Allahü teâlâya arz edip O'ndan birşey beklerse, ona ihtiyâcının karşılığını verir. Bu, ya âhırette vereceği bir ecir, sevabtır. Veyahut da dünyâdaki zenginliktir."

"Bir kimse hac yapıp, zina ve başka hiç günah işlemeden dönerse, anasından doğduğu günkü gibi günahlarından temizlenir."

"Benden önceki Peygamberlerden hiçbirine verilmeyen beş şey, bana verildi:

1- Düşmanlarımı, bir aylık yoldan benim korkum kaplardı.

2- Yeryüzünün her tarafı bana mescid yapıldı ve temiz kılındı. Ümmetimden bir kişi, namaz vakti nerede girerse, orada namazını kılsın!

3- Düşmanla yapılan harbin sonunda ele geçen ganimetler bana helâl kılındı. Benden önce kimseye helâl olmadı.

4- Bana şefâat etmem için izin verildi.

5- Diğer peygamberler, kendi kavimlerine peygamber olarak gönderilmişti. Ben ise bütüninsanlara peygamber olarak gönderildim."

 

KAYNAKLAR

1) Tehzîb-üt-tehzîb cild-4, sh-291

2) Hilyet-ül-evliyâ cild-8, sh-313

 
 

Bir Önceki Sayfaya Gider

Bu Bölümün İndex Sayfasına Gider

Bir Sonraki Sayfaya Gider