Hadîs
âlimlerinden. Künyesi Ebû Bekr'dir. Ebû Hafs Basrî'de denilmiştir. 160 (m. 776)
senesinde vefât etmiştir. Sünen-i Tirmizî'de, Sünen-i İbni Mâce'de ve Sahîh-i
Buhârî'nin ta’likatlarında rivâyetleri yer almıştır. Hadîs-i şerîf işitip,
rivâyet ettiği zâtlar Hasan-ı Basrî, Humeyd-üt-tavîl, Yezîd Rekkâşî, Ebû Zübeyr,
Ebû Gâlib, Sâbit el-Benânî, Mücâhid bin Cebr (r.aleyhim) ve diğer hadîs
âlimleridir. Kendisinden hadîs-i şerîf işitip rivâyet edenler; Süfyân-ı Sevrî,
İbni Mübârek, İbni Mehdî, Vekî' bin Cerrâh (r.aleyhim) ve diğer âlimlerdir.
Rebî' bin
Sabîh'in ilim alıp, kendisinden hadîs-i şerîf rivâyet ettiği meşhûr âlimlerden
biri de Hasan-ı Basrî'dir (r.a.). O, Hasan-ı Basrî'den şöyle nakleder: Biz bir
defasında Hasan-ı Basrî'ye bize va'zu na-sîhatte bulun dedik. Bunun üzerine
şöyle buyurdu: "Şüphesiz sıhhatli olanınız hastalanır, genç olanınız ihtiyarlar,
ihtiyarlayan da ölür. Akıbet dediğim gibi değil midir? Yarın ruh bedenden
ayrılmayacak mı? İnsan malından mülkünden ayrılıp, kefene sarılmayacak mı? Yarın
mezar çukuruna terk edilmiyecek mi? Bir gün ölüp gidince, kendileri için çalışıp
sıkıntıya düştüğü kimseler onu unutur, sevgisi kalblerden silinir. Ey insanoğlu!
Ölüm sana yaklaşmaktadır. Fakat sen geleni görmüyorsun? Gidişin bir ziyâret
gidişi değil, geri gelmeyeceksin. Yakında konuşamaz olacaksın, ölüp gidince
artık bir dost olarak bilinmeyeceksin. Çağrılırsın, cevap veremezsin, duyarsın
akıl erdiremezsin. Beldeler harab oldu. Kabileler dağıldı. Evlâdlar yetim kaldı.
Gözlerin akdı. Nefsinle baş başa kaldın. Dişlerin kenetlendi. Dizlerinin bağı
çözüldü. Evlâtların başkalarının yanında garip kaldı."
Rebî' bin
Sabîh'in rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden ba'zıları şunlardır:
"Ezan
okunduğu zaman, semânın kapıları açılır, duâlar kabul olunur."
"Bir kadın
beş vakit namazını kılarsa, Ramazan orucunu tutarsa, namusunu korursa ve
kocasına itâat ederse Cennete dilediği kapıdan girer."
"Kimin
maksadı âhıret ise Allahü teâlâ zenginliği onun kalbine koyar, dağınıklığını
giderir. Kimin maksadı dünyâyı istemek ise Allahü teâlâ onu fakîrliğe düşürür.
İşleri dağınık olur ve ancak kaderinde yazılı olana kavuşur."
"Cennet
halkı, Cennete yerleştikten sonra, dünyâda dost olanlar birbirini görüp konuşmak
arzu ederler. Bu sırada her ikisinin de üzerlerinde oturdukları tahtlar harekete
geçer, biri gider ve diğeri gelirken yolda buluşur, sohbet ederler. "Falan gün
falan yer de yaptıklarımızı hatırlar mısın?" şeklinde konuşur. Orada duâ ettikde
Allahü teâlâ bizleri mağfiret etti, derler."
KAYNAKLAR
1) El-A'lâm
cild-3, sh-15
2) Mu'cem-ül-müellifîn
cild-4, sh-151
3) Hilyet-ül-evliyâ
cild-6, sh-304
4) Tehzîb-üt-tehzîb
cild-3, sh-247
5) Mîzân-ül-i'tidâl
cild-2, sh-41
|