Yiğit, kahraman, cesur ve bahadır anlamlarında Türklerde kullanılan bir ünvan. Bu kelimeye Orhun Kitabelerinde, Uygur alfabesinde, Kutadgu Bilig’te ve Divanü Lügatü’t-Türk’te; Alp tigin, Alp-tuğrul, Alp-Kutluğ, Alp-Er Tunga ve Alp-Tulug Öge gibi pekçok şekillerde rastlanmaktadır. Alp kelimesini Gazneliler devrinden itibaren müslüman emirlerin ve hükümdarların da kullandıkları görülmektedir. Gazneliler Devletinin kurucusu Alp Tegin, Büyük Selçuklu hükümdarı Alp Arslan, Karahanlı emirlerinden Alp-er Han, Anadolu Selçukluları Devletinde Mahmut Alp ve Nuh Alp bunların en tanınmışlarıdır. Osmanlılarda ise Ertuğrul Gazinin oğlu Gündüz Alp dikkati çekmektedir. Türklerin İslamiyeti kabulü ile İslamın gaza inancı ve Türklerin Alplik ruhu cihad yolunda birleşerek kaynaşmıştır. Nitekim bundan sonra cihad eden müslüman Türklere Alp Gazi ve Alperenler denilmeye başlanmıştır. Mücahid dervişler de denilen bu Alperenler, Osmanlı Devletinin kuruluşunda ve genişlemesinde büyük rol oynamışlardır. Bunlar daha ziyade devletin sınırlarında ve uç bölgelerinde yaşamışlar, buradaki gayri müslim unsurlarla temasa geçerek İslamiyetin yayılmasında etkili olmuşlardır. Devlet sınırları genişledikçe Alperenler de uçlara doğru kaymaya devam etmiştir. Aşıkpaşazade’nin Alplerin adab ve levazımından bahsettiği 64 beytlik bir şiirinin baş kısmı şu şekildedir. Kani ol kim ister alplik adını, Almak ister düşmeninden dadını.
Düşmeni kahreyleyip basmak diler, Başını at yanına asmak diler.
Gelsün işitsün ki alplik nicedür, Alplerin sermayesi gör kim nedür?
Eydeyim bir bir sana ahvalini, Kim bilesin Alp erenler halini. Bu güzel parçaya göre alplere dokuz şey gerekir. Muhkem yürek, bazu kuvveti, gayret, iyi bir at, hususi libas, yay, iyi bir kılıç, süngü ve yar-ı muvafık (sadık ve uygun dost). |