İKİNCİ CİLD, 67. ci MEKTÛB Nemâz mü’minin mi’râcıdır. (Allahü teâlâ, en çok, secdede olan kulunu sever), (Cemâ’at ile nemâz kılıp düâ edene, Allahü teâlâ dilediğini verir), (Evde kılınan nemâza bir sevâb, mahalle mescidinde yirmibeş sevâb, büyük câmi’de beşyüz sevâb, Mescid-i Aksâda beşbin sevâb, benim Medînedeki bu mescidimde ellibin sevâb, Mescid-i harâmda yüzbin sevâb vardır), (Bu beş vakt farz nemâzı cemâ’at ile kılmağa devâm eden, sırât köprüsünü şimşek gibi geçecekdir. Allahü teâlâ, onu sâbıklarla haşr edecekdir. Allahü teâlâ, onu derdlerden, belâlardan muhâfaza eder. Ona, Allah yolunda ölen bin şehîd sevâbı verir), (Kur’ân ehli, Allah ehlidir), Hadîs-i şerîfleri meşhûrdur. Dünyâya düşkün olan hâfız, Kur’ân ehli olamaz. Evvelce okudukları ebrâr amelidir. Kelime-i tevhîdi tekrâr etmek çok fâidelidir ve terakkîye sebeb olur. Bu mubârek kelimenin bereketi ile kalb [mahlûkların sevgisinden] temizlenir. Kur’ân-ı kerîm okumağa ehl olur. El-vâkı’a sûresindeki (Onu ancak temiz olanlar tutar) âyet-i kerîmesi, kalb temizliğine de şâmildir. (Allahü teâlâya âşık olanlar, Allah kelâmını dinlesinler!), (Allahü teâlâ ile konuşmak isteyen, Kur’ân-ı kerîm okusun!), (Allahü teâlâ, hâfızları sever. Onlara düşman olan, Allahü teâlâya düşman olur. Onları seven, Allahü teâlâyı sevmiş olur) Hadîs-i şerîfdirler. |