Âlimlerin sonra gelenleri, Allahü teâlânın dünyâda
müşâhede edileceğini bildirdiler. Müşâhede, kalb ile görmek demekdir. (Tearrüf) kitâbının sâhibi [Ebû
İshak Muhammed Gülâbâdî[1]] diyor ki, (Allahü teâlânın,
dünyâda göz ile de, kalb ile de görülemiyeceği sözbirliği ile
bildirildi). Görülüyor ki, âlimlerin önce gelenleri, kalb ile de
görülemez dediler. İmâm-ı Rabbânî de böyle buyurdu. Ya’nî, dünyâda
zıllerden bir zıl müşâhede olunur. Zıl ise, zât-ı ilâhî değildir. Şâh-ı
Nakşibendin, (Her söylenen, işitilen ve görülen ve her bilinen, O
değildir. Bunların hepsini, Lâ derken yok etmelidir) sözü de bunu
bildiriyor. Molla Câmî, (Nefehât)da
diyor ki, (Peygamberimize, rü’yâda (Tevhîd) nedir denildikde, (Kalbine ve hayâline gelen herşey, o değildir)
buyurdu.) Ba’zı büyüklerden, bu müşâhedeyi nakl edenler,
bunların bu makâmdan terakkî etmiyerek, bu müşâhedenin zâil olmadığını
nerden biliyorlar?