Kıyâs-ı iktirânî:
1.
Ya
-yukarda geçtiği gibi-
iki yüklemli
önermeden;
2.
Veya
iki
kesintisizden oluşur:
Eğer Güneş doğarsa, gündüz olur.
Gündüz olunca, yeryüzü aydınlanır.
Eğer Güneş doğarsa, yeryüzü aydınlanır.
3.
Veya iki
kesintiliden oluşur:
Her sayı ya çift
ya tektir.
Her çift ya çiftin çifti,
ya tekin çiftidir.
Her sayı ya tektir,
ya çiftin çifti
veya tekin çiftidir.
4.
Ya da
bir
yüklemli ile bir kesintisizden oluşur:
Bu şey insan ise, o canlıdır.
Her canlı, cisimdir.
Bu şey insan olduğuna göre, o cisimdir.
5.
Yahut
bir
yüklemli ile bir kesintiliden oluşur:
Her sayı, ya çifttir
ya tektir.
Her çift sayı, iki eşit parçaya bölünür.
Her sayı, ya tektir
ya
da
iki eşit parçaya bölünür.
6.
Yahut
da bir
kesintisiz ve bir kesintiliden oluşur:
Bu şey insan ise, o canlıdır.
Her canlı ya beyazdır
ya siyahtır.
Bu şey insan ise, o ya beyazdır
ya siyahtır.
Kıyas-ı iktirânî şu altı şeyden oluşur:
1. İki kazıyye-i
hamliyyeden
oluşur.
Bunun misali yukarıda geçmiştir.
2. İki
şartıyye-i muttasıladan
oluşur.
Misal:
Güneş doğmuşsa, gündüz vardır.
Her
gündüz olduğunda yeryüzü aydındır.
Öyleyse güneş doğmuşsa, yeryüzü aydındır.
3. İki
şartıyye-i munfasıladan
oluşur.
Misal:
Her
sayı,
ya
tektir
ya
da
çiftir.
Her
çift sayı,
ya
çiftin çiftidir,
ya
da
tekin çiftidir.
Öyleyse her sayı,
ya
tek,
ya
çiftin çifti
ya
da
tekin çiftidir.
4. Bir
hamliyye
ve
bir
şartıyye-i muttasıladan
oluşur.
Misal:
Bu
şey her ne zaman insan ise, o canlıdır.
Her
canlı cisimdir.
Öyleyse bu şey her ne zaman insan ise, o cisimdir.
5. Bir hamliyye bir
şartıyye-i munfasıladan
oluşur.
Misal:
Her
sayı,
ya
çiftir
ya
da
tektir.
Her
çift sayı, iki denk sayıya bölünebilendir.
Öyleyse her sayı,
ya
tektir
ya
da
iki
denk sayıya bölünebilendir.
6.
Şartıyye-i muttasıla
ile
munfasıladan
oluşur.
Misal:
Bu
şey her ne zaman insan ise, o canlıdır.
Her
canlı
ya
beyazdır,
ya
da
siyahtır.
Öyleyse bu şey her ne zaman insan ise, o
ya
beyazdır
ya
da
siyahtır. |
وَالْقِيَاسُ
الاِقْتِرَانِيُّ:
إِمَّا
أَنْ يَتَرَكَّبَ مِنْ حَمْلِيَّتيْنِ كَمَا مَرَّ
.
وَإِمَّا
مِنْ مُتَّصِلَتَيْنِ:
كَقَوْلِنَا:
إِنْ كَانَتِ الشَّمْسُ طَالِعَةً فَالنَّهَارُ مَوْجُودٌ
وَكُلَّمَا كَانَ النَّهَارُ مَوْجُودًا فالْأَرْضُ مُضِيئَةٌ
يُنْتِجُ إِنْ كَانَتِ الشَّمْسُ طَالِعَةً فَالْأَرْضُ مُضِيئَةٌ.
وَإِمَّا مُرَكَّبٌ مِنَ مُنْفَصِلَتَيْنِ:
كَقَوْلِنَا:
كُلُّ عَدَدٍ إِمَّا زَوْجٌ
أَوْ
فَرْدٌ وَكُلُّ زَوْجٍ فَهُوَ
إِمَّا
زَوْجِ الزَّوْجِ
أَوْ
زَوْجُ الْفَرْدِ يُنْتِجَ كُلُّ عَدَدٍ
إِمَّا
فَرْدٌ أَوْ زَوْجُ الزَّوْجُ
أَوْ
زَوْجُ الْفَرْدِ. |