3. EDEBİYAT ALEYHDÂRI BİR YAZAR ÜZERİNDE KISA BiR DURUŞ Bahâ Tevfik; Ahmed Hâşim'le arasında geçen bir münâkaşadan sonra neşrettiği bir kitapta, edebî eserleri haz, elem, hayâl veya hayrete bağlamakda; bunlardan ilk üçünü psikolojiye dayanarak marazı saymakda, dördüncüsü hakkında ise adem-i iktidâr-ı tefekkür sözünü sarfetmektedir59. Şu hâlde, yazara göre edebiyat; sağlam bir zihnin mahsûlü değildir, ilham, sünûhât denilen şeyler birer heze-yân-ı dimâğîden ibarettir60. İnkâr olunamaz ki tekmil edebiyatla uğraşanlar, nâzik, hassas, hayalî ve darabât-ı müdhîşe-i hayâta karşı herkesten daha az mukavemet edebilecek insanlardır". Edebiyat umûmî ve müstevlî bir maraz-ı dimâğîyeden başka bir şey değildir62. Eğer akvamın safâhat-ı inkırazına dikkat edilirse görülür ki edebiyatın pek büyük te'sîri, te'sîr-i elîmi vardır63. Bir bakıma, başlangıcını Beşîr Fuâd'a bağlamak mümkin olan te'sîrsiz ve akissiz bu kalem tecrübesinde, hedef şiir olmak üzere, edebiyata ahlâk bozuculuk bile yükleniyor ve hasılı her nerede edebiyat terakki eylemişse, daha doğrusu şâirler çoğalmış ve heves-i şiir artmış ise mutlaka orada ahlâk da bozulmuş. . . deniyordu64. |