22. Ölü Sahiplerine ve Akrabasına Ölümü
Bildirmenin Cevazı ve Haberi Yaymanın Keraheti
412- Hüzeyfe'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre şöyle demiştir:
"Ben öldüğüm zaman, ölümümü kimseye ilân etmeyin. Çünkü, bunun bir
çağırışına ve feryad olmasından ben korkarım. Zira
Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem'in
bağırıp çağırma şekliyle ölümün ilân edilmesini yasakladığım
kendisinden işittim."
413- Abdullah
ibn Mes’ûd'dan rivâyet
edildiğine göre Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur:
"Bağırıp çağırarak ölümü yaymaktan sakınınız. Çünkü bu iş, cahiliyet (islâmdan
öncekilerin) âdetlerindendir."
414-
Buhârî ve
Müslim'in Sahîh'lerinde rivâyet
edildiğine göre, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem,
Necaşî'nin (Habeşistan Meliki'nin) ölümünü ashâbına ilân etmiştir.
415-
Buhârî ve
Müslim'in Sahîh'lerinde rivâyet
edildiğine göre, Peygamberin
haberi olmaksızın geceleyin gömülen bir ölü hakkında,
Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
"Onun ölümünü bana bildireydiniz ya?..."
Büyük âlimler, mezheb
âlimlerimizin çoğu ve
başkaları şöyle demişlerdir:
Bu iki hadîsi şeriften ötürü, ölü sahibleri ile yakınlarının ölüm
haberini bildirmeleri müstehabdır. Yasaklanan ilân, cahiliyet
âdetleri üzere olan âdetlerdir. Onlar, kabilelerinde şerefli bir
kimse öldüğü zaman, diğer kabilelere bir atlı (süvari)
gönderirlerdi ve o, şöyle seslenirdi: Falancanın ölmesiyle arablar
helâk oldu!.. Bu ilân yanında da bağırıp çağınşma ve ağlama
olurdu.
Ölüm haberini yaymanın ve ilân etmenin müstehab olduğu hususunda Havî
kitabının sahibi, imâmlarımızın iki görüşünü,
âlimlerimizden nakletmiştir.
Bazı âlimler, yakın ve uzakta olan
ölüler için, bu ilânın müstehab olduğunu söylemişlerdir: çünkü
namaz kılanlar ve ölüye duâ edenler çoğalmış olur.
Bir kısmı da demiştir ki,
uzakta olanlar için bu ilân müstehab olur, başkası için müstehab
olmaz.
Ben de, derim ki, yalnız
haberi duyurmak suretiyle olursa, mutlak olarak ilân müstehabdır.
Uzak ve yakında olmanın farkı yoktur. |
٢٢- باب جَواز إعلامِ أصحاب الميّتِ وقرابتِه (١) (في أ :
وأقاربه ) " بموتِه وكراهةِ النَّعي
٤١٢-
روينا في كتاب الترمذي وابن
ماجه، عن حذيفة رضي اللّه عنه
قال:
إذا مِتُّ فلا تُؤذنوا بي أحداً، إني أخاف أن يكون نعياً، فإني سمعت
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم ينهى عن
النعي.
قال الترمذي: حديث حسن.
(الترمذي
(٩٨٦)، وابن ماجه (١٤٧٦)،
وإسناده حسن)
٣١٣-
وروينا في كتاب الترمذي، عن عبد
اللّه بن مسعود رضي اللّه عنه
عن
النبيّ صلى اللّه عليه وسلم
قال قال:
”إيَّاكُمْ
وَالنَّعْيَ، فإنَّ النَّعْيَ مِنْ عَمَلِ الجاهِلِيَّةِ"
وفي رواية عن عبد اللّه ولم يرفعه.
قال الترمذي: هذا أصحّ من
المرفوع، وضعَّف الترمذي
الروايتين. الترمذي (٩٨٤)
(٣)
٤١٤-
وروينا في الصحيحين
أن رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم نعى النجاشي إلى أصحابه.
٤١٥-
وروينا في الصحيحين
(البخاري
(١٣٧٧)، ومسلم (٩٥٦)
)، أن
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم قال في ميت دفنوه بالليل ولم يعلم به
قال:
”أفلا كُنْتُمْ آذَنْتُمُونِي بِهِ؟".
قال العلماء
المحققون والأكثرون من أصحابنا
وغيرهم: يُستحبّ إعلامُ أهل الميت وقرابته وأصدقائه لهذين
الحديثين. قالوا: النعيُ المنهي عنه إنما هو نعي الجاهلية، وكانت
عادتهم إذا مات منهم شريفٌ بعثوا راكباً إلى القبائل يقول: نعايا
فلان، أو يا نعايا العرب: أي هلكت
العرب بمهلك فلان، ويكون مع النعي ضجيج وبكاء.
وذكر صاحب "الحاوي" من أصحابنا
وجهين لأصحابنا في استحباب الإِيذان
بالميت وإشاعة موته بالنداء والإِعلام، فاستحبّ ذلك بعضهُم للميت
الغريب والقريب، لما فيه من كثرة المصلّين عليه والدّاعين له.
وقال بعضُهم: يُستحبّ ذلك للغريب
ولا يُستحبّ لغيره.
قلت:
والمختار استحبابه مطلقاً إذا كان مجرّد إعلام (٤) |