Rükü'da Okunacak duâ ve Zikirler
Rükû edenler seviyesine ulaşılınca (üç kerre):
"Sübhâne Rabbiye'l-Azîm"
(Büyük Rabbım, noksanlardan münezzehtir.) söylenir.
118- Hüzeyfe'nin (rivâyet
ettiği) hadîsinde, Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem'in
okumuş olduğu Bakara, Nisa ve Âl-i İmrân sûrelerinden sonra
yaptığı uzunca rükû'unda:
“Sübhâne Rabbiye'l-Azîm" demiştir.
119-
Peygamber (sallallahü aleyhi ve
sellem)'in şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
“Sizden biriniz, üç kerre: Sübhâne rabbiye’l-azîm dediği zaman onun
rükû'u tamam olmuştur. "
120-
Hazret-i Âişe'den
(radıyallahü anha) sabit olmuştur
ki, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem,
rükû'unda ve secdesinde şöyle derdi:
(Ey Rabbimiz olan Allah'ım! Sana hamd ederek Seni noksanlardan tenzih
ederim. Allah'ım!, beni mağfiret buyur).
121-
Hazreti Ali'den
(radıyallahü anh) sabit olmuştur
ki, Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem rükû
yaptığı zaman şöyle derdi:
(Allah'ım!, Senin için rükû ettim, Sana îman ettim, Sana teslim oldum.
Kulağım, gözüm, iliğim, kemiğim ve sinirim Sana huşu' (tazim)
etmiştir.)."
Sünen kitablannda şu şekilde de naklolımmuştur:
"Kulağım, gözüm, iliğim, kemiğim ve yürüyen ayağım, Alemlerin Rabbı
olan Allah'a huşu' etmiştir."
122-
Hazret-i Âişe'den
(radıyallahü anha) sabit olmuştur:
“Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem,
Rükû'unda ve secdesinde şöyle söylerdi:
(Cebrâîl'in ve meleklerin Rabbi
SÜBBÛH'dur. (Kötü şeylerden münezzehtir). KUDDÛS'dur (her noksan
şeyden münezzehtir)."'
123- Avf b.
Mâlik'den rivâyet edildiğine
göre şöyle demiştir:
“Ben Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem ile
bir gece (namaza) kalktım. O da namaza durdu ve Bakara sûresini
okudu. Rahmet âyetine her varışta durakladı ve duâ etti. Azab
âyetine her varışında da durakladı ve Allah'a sığındı (Eûzü
Billahi, dedi). Sonra kıyamı miktannca rükû yaptı. Rükû'unda şöyle
diyordu:
(Üstünlük, izzet, ululuk ve azamet sahibi (yüce Allah) bütün
noksanlıklardan münezzehtir. Sonra secdesinde de aynı sözleri
söyledi."
124-
İbn Abbâs'dan
(radıyallahü anhüma) rivâyet
edildiğine göre, demiştir ki,
Resûlüllah sallallahü aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
"Rükû'a gelince, orada Rab teâlâ'yı tazim ediniz "Sübhâne
Rabbiyel'âzîm" (Yüce Rabbım, noksanlıklardan münezzehtir)
deyiniz."
Bil ki, bu son hadîs, bu bölümün asıl maksadını teşkil eder. Bu maksad
da, hangi lâfızla olursa olsun, rükûda, noksanlıklardan münezzeh
olan Rab Teâla Hazretlerini tazim etmek, onu yüceltmektir. Ancak
en faziletli olanı, bu zikirlerin hepsini bir araya getirip
söylemektir. Bunu da başkasına eziyet vermemeye imkân bulunduğu
zaman yapmalıdır. En önce tesbih yapılmalı, diğer Duâları sonra
okumalıdır. Kısaltmak isteniyorsa, yalnız tesbîh yapmalı. Tesbihin
kemal bakımından en azı, üç tesbihtir. Eğer bir defa söylemek
suretiyle tesbîh yapılırsa, tesbîhin aslı işlenilmiş olur. Bu
tesbihlerin bir kısmı yapılırsa, diğer vakitlerde öteki tesbihleri
yapmak müstehabdır. Böylece her vakitte değişik tesbîh ve duâlar
yapılarak bütünü söylenmiş olur. Böylece bütün bablardaki
zikirleri yapmak uygundur.
Bize ve âlimlerin çoğunluğuna göre,
rükû'da zikir sünnettir. Bir kimse, kasden
veya yamlarak bu zikri terk
ederse, namazı bâtıl olmaz, günahkâr da olmaz ve sehiv secdesi de
gerekmez.
İmâm Ahmed b. Hanbel ve bir takım
ulemâ, bu zikirlerin vâcib olduğunu söylemişlerdir. Bu zikirleri
yapmaya sahîh ve açık Hadislerle emredildiği için, namaz kılanın
buna devam etmesi uygundur. Nitekim:
“Rükûa gelince, orada Rab teâlâ'yı tazım ediniz," hadîsi bunu
emretmektedir. Geçen diğer Hadisler de böyledir. Bunu yapmakla,
âlimlerin ihtilâfından çıkılmış olur. Allah o âlimlere rahmet
etsin. En doğrusunu Allah bilir.
Rükû'da ve secdede Kur'an okumak mekruhtur. Gerek Fâtiha ve gerekse
ondan başka sûre veya âyetler okunursa, namaz bâtıl olmaz. Bazı
âlimler . ise, Fâtiha okunmakla namaz bâtıl olur, demişlerdir.
125-
Hazreti Ali'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre, şöyle demiştir:
"Rüküda yahut secdede iken, Kur’ân
okumamı, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem bana
yasakladı."
126-
İbn Ömer'den
(radıyallahü anhüma) rivâyet
edildiğine göre, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
"Dikkat edin! Rükûda yahut secdede
iken Kur’ân okumam, bana yasaklanmıştır. " |
فصل
فإذا وصل إلى حدّ الراكعين اشتغل بأذكار الركوع فيقول:
"سُبْحَانَ رَبيَ العَظِيمِ، سُبْحانَ رَبيَ العَظِيمِ، سُبْحَانَ
رَبيَ العَظِيمِ"
١١٨-
فقد ثبت في صحيح مسلم من حديث
حذيفة أن
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم قال في ركوعه الطويل الذي كان قريباً من
قراءة البقرة والنساء وآل عمران
"سُبْحانَ رَبيَ العَظِيمِ" ومعناه: كرّر سبحان ربي العظيم فيه،
كما جاء مبيِّناً في سنن أبي داود
وغيره.
١١٩-وجاء
في كتب السنن أنه صلى اللّه عليه وسلم
قال:
"إذَا قالَ أحَدُكُمْ سُبْحانَ رَبيَ العَظِيمِ ثَلاثاً فَقَدْ
تَمَّ رُكُوعُهُ" (٦١) (أبو
داود (٨٨٦)،
١٢٠-
وثبت في الصحيحين عن
عائشة
رضي اللّه عنها أن رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم كان يقول في
ركوعه وسجوده:
" سُبْحانَكَ
اللّهمَّ رَبَّنا وبِحَمْدِكَ،
اللّهمَّ اغْفِرْ لي" يتأوَّلُ القرآنَ.(٦٢)
١٢١-
وثبت في صحيح مسلم عن
عليّ
رضي اللّه عنه: أن النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم كان إذا ركع
يقول:
اللّهمَّ لكَ رَكَعْتُ، وَبِكَ آمَنْتُ، ولَكَ أسْلَمْتُ، خَشَعَ
لَكَ سَمْعِي وَبَصَرِي ومُخِّي وَعَظْمِي وَعَصبِي".
وجاء في كتاب السنن "خَشَعَ سَمْعِي وَبَصَرِي ومُخِّي وَعَظْمِي،
ومَا اسْتَقَلَّتْ بِهِ قَدَمي للّه رَبِّ العالَمِينَ". (٦٣)
١٢٢-
وثبت في صحيح مسلم عن
عائشة
رضي اللّه عنها: أن
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم كان يقول في ركوعه وسجوده:
"سُبُّوحٌ قُدُّوسٌ رَبُّ المَلائِكَةِ والرُّوحِ"
قال أهل اللغة: سبوح قدوس: بضم أولهما وفتحهِ أيضاً لغتان:
أجودهما وأشهرهما وأكثرهما الضمُّ. (٦٤)
١٢٣-
وروينا عن عوف بن مالك رضي اللّه
عننه قال:
قمتُ مع رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم فقام فقرأ سورة
البقرة لا يمرّ بآية رحمة إلا وقف وسأل، ولا يمرّ بآية عذاب إلا وقف
وتعوّذ، قال: ثم ركع بقدر قيامه، يقول في ركوعه:
"سُبْحانَ ذِي الجَبَرُوتِ وَالمَلَكوتِ والكِبرِياءِ
وَالعَظَمَةِ" ثم قال في سجوده مثل ذلك. هذا حديث صحيح رواه
أبو داود والنسائي
في سننهما، والترمذي في كتاب
الشمائل بأسانيد صحيحة. أبو داود
(٦٥)
١٢٤-
وروينا في صحيح مسلم، عن
ابن عباس
رضي اللّه عنهما قال:
قال رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم قال:
”فأمَّا الرُّكُوعُ فَعَظِّمُوا فِيهِ الرَّبَّ".
واعلم أن هذا الحديث الأخير هو مقصودُ الفصل، وهو تعظيم الربّ سبحانه
وتعالى في الركوع بأيّ لفظ كان، ولكن الأفضل أن يجمعَ بين هذه
الأذكار كلها إن تمكن من ذلك بحيث لا يشقّ على غيره، ويقدم التسبيح
منها، فإن أراد الاقتصارَ فيستحبُّ التسبيح، وأدنى الكمال منه ثلاث
تسبيحات، ولو اقتصر على مرّة كان فاعلاً لأصل التسبيح. ويُستحبّ
إذا اقتصر على البعض أن يفعل في بعض الأوقات بعضها، وفي وقت آخر
بعضاً آخر، وهكذا يفعل في الأوقات حتى يكون فاعلاً لجميعها، وكذا
ينبغي أن يفعل في أذكار جميع الأبواب.
واعلم أن الذكرَ في الركوع سنّةٌ عندنا
وعند جماهير العلماء، فلو تركه عمداً أو
سهواً لا تبطلُ صلاته ولا يأثمُ ولا يسجد للسهو. وذهب
الإِمام أحمد بن حنبل وجماعة إلى
أنه واجب، فينبغي للمصلي المحافظة عليه، للأحاديث الصريحة الصحيحة في
الأمر به، كحديث:
"أما الركوع فعظموا فيه الربّ" وغيره مما سبق، وليخرج عن خلاف
العلماء رحمهم اللّه، واللّه أعلم. (٦٦)
فصل:
يُكره قراءة القرآن في الركوع والسجود، فإن قرأ غير الفاتحة لم تبطل
صلاتُه، وكذا لو قرأ الفاتحة لا تبطل صلاته على الأصحّ، وقال بعض
أصحابنا: تبطل.
١٢٥-
روينا في صحيح مسلم عن
عليٍّ
رضي اللّه عنه قال:
"نهاني رسولُ اللّه
صلى اللّه عليه وسلم أن أقرأ راكعاً أو
ساجداً". (٦٧)
١٢٦-
وروينا في صحيح مسلم أيضاً، عن
ابن عباس
رضي اللّه عنهما، عن
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم أنه قال:
"ألا وَإني نُهِيتُ أنْ أقْرأ القُرآنَ رَاكِعاً
أوْ ساجِداً". (٦٨) |