2. İhram Tekbîrinden Sonra Okunacak duâlar
Bilinmelidir ki, bu konuda çok Hadisler vardır. Şöyle söyleyip zikir
ve duâ etmek, tümünü bir araya getirerek karşılar:
(Allah her şeyden çok büyüktür. Allah'a çok çok hamd olsun. Sabah ve
akşam Allah'ı noksanlıklardan tenzih ederim. Doğru yol üzerinde
bulunarak ve müslüman olarak kendimi, gökleri ve arzı yaratana
yönelttim ve ben, müşriklerden olmadım. Benim namazım ve ibâdetim,
sağlığım ve ölümüm, âlemlerin Rabbı olan Allah içindir. O'nun
ortağı yoktur ve ben bununla emrolundum ve ben müslümanlardamm.
Allah'ım! Sen Meliksin; Senden başka ilâh yoktur, Rabbimsin. Ben Senin
kulunum. Nefsime zulmettim ve günahımı itiraf ettim; benim bütün
günahlarımı bağışla. Çünkü Senden başka, günahları bağışlayan
yoktur. Beni ahlâkların en güzeline ilet; Senden başkası bu güzel
ahlâka iletemez. Ahlâkın kötüsünü benden uzaklaştır; Senden
başkası onun kötüsünü çeviremez. İcabet buyurmana ısrar ediyorum
ve Sana ibâdet üzere bulunmaktan haz duyuyorum. Bütün hayırlar
Senin kudret elindedir. Kötülükler ise Sana nisbet edilmez. Ben
Sana itimad ederim ve Sana sığınırım. Yüceldin ve
(noksanlıklardan) münezzeh oldun. Senden mağfiret dilerim ve Sana
tevbe ederim.
Allah'ım! Doğu ile batı arasını birbirinden uzaklaştırdığın gibi,
benimle günahlarım arasını öylece uzaklaştır.
Allah'ım! Beyaz elbisenin kirden temizlenmesi gibi, beni günahlarımdan
temizle. Allah'ım! Beni, kar ve dolu suyu (tertemiz su) ile
günahlarımdan yıka)"
Bütün bunlar, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem'den
sahîh olarak nakledilen Hadislerde vardır.
Bu konuda başka Hadisler nakledilmiştir; bunlardan bir kısmı:
112-
Hazret-i Âişe'nin
(radıyallahü anha) hadîsi şöyle:
“Peygamber
(sallallahü aleyhi ve sellem)
namaza başladığı zaman şöyle derdi:
"Sübhânekallâhümme ve bihamdike ve tebârakesmüke ve teâlâ ceddüke ve
la ilâhe ğayruke."
(Allah'ım! Sana hamdederek Seni (noksanlıklardan) tenzih ederim. Senin
adın yücelmiştir ve şanın büyük olmuştur. Senden başka İlâh
yoktur)”
113- Haris'den, o da
Hazreti Ali'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre şöyle demiştir:
"Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem, (tekbîr
alıp) namaza girişinde şöyle buyururdu:
“Lâ ilâhe illâ ente, sübhâneke zalemtü nefsî ve amiltü sû'en fağfir lî;
innehû lâ yağfirü'z-zünûbe illâ ente veccehtü vechî..." sonuna
kadar."
Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem 'in:
“Veş-şerri leyse ileyk" (Kötülük sana
nisbet edilmez)" sözüne gelince, bil ki,
Ehl-i Sünnet mezhebi üzere
bulunan sahabî, tabiîn ve bunlardan sonra gelen müslüman
âlimlerden, kelâm, fıkıh ve hadîs âlimlerinden sabit olmuştur ki,
hayır ve şer, bütün olup bitenler, fayda ve zarar veren her şey,
Azîz ve yüce olan Allah'dandır, O'nun irade ve takdiri iledir.
Hüküm böyle olunca, hadisteki bu sözün te'vili gerekir.
Âlimler buna bazı cevablar
vermişlerdir:
Bu cevabların
Birincisi ve en meşhuru, Nadir b.
Şümeyl ve ondan sonra gelen âlimlerin te'vilidir. Şu mana ile
te'vil edilir:
“(Ya Rabbi) kötülükle Senin rahmetine yaklaşılmaz."
İkincisi, kötülük Senin dergâhına
yükselmez; ancak tevhîd kelimesi yükselir, şeklindeki te'vildir.
Üçüncüsü, edeb bakımından "Ey
kötülüğü yaratan" denmez, her ne kadar kötülüğü yaratan ise de...
Nitekim, ey hınzırları yaratan, denmez; her ne kadar hınzırları
yaratıcı ise de...
Dördüncüsü, Senin hikmetine nisbetle
kötülük yoktur; çünkü Sen boşuna bir şey yaratmazsın, diye yapılan
te'vildir. En doğrusunu Allah bilir.
Fasıl:
Bunlar, namaza giriş Duâsında nakledilen zikirler hakkındadır. Tek
başına namaz kılan için bütün bu zikirleri söylemek müstehabdır;
imâma uyanlar eğer imâma izin verirlerse, imâmın da bunları
söylemesi müstehabdır. Fakat irriama izin vermezlerse, imâm
Duâlarla namazı uzatmaz, bu duâ ve zikirlerden bir kısmını
okuyarak kısaltır. İmâmın:
“Veccehtü vechî"den itibaren mine'l-müslimîn"e kadar okuyup kısaltması
güzel olur. Hafif kılmayı tercih eden münferid (tek başına namaz
kılan) da böyle yapar.
Bil ki, bu zikirler, farz ve nafile namazlarda müstehabdırlar. Eğer
birinci rekâtta kasden yahut
yanılarak bunlar terk edilirse, okunuş yeri kaçırıldığından, ondan
sonra okunmazlar. Eğer okunursa, mekruh
olur; fakat namaz batıl olmaz.
Eğer birinci rekâtta tekbir alıp Kur’ân okumaya başladığı sırada
yahut "Eûzü"
yü çekince, zikirleri yapmadığını insan hatırlarsa, Duâ yerini
kaçırdığından artık onları okumaz. Fakat burada da okumuş olursa,
namazı batıl olmaz. (Şâfi’î
mezhebine göre), herhangi bir rekâtta imâma kavuşan bir mesbûk
(namazın başından rekât kaçıran), eğer zikirleri yaptığı takdirde
Fâtiha okuyuşunu kaçıracağını kestirirse, Fâtiha'yı okur; çünkü
Fâtiha'yı okumak vâcib olduğundan daha kuvvetlidir. Halbuki Duâyı
okumak sünnettir. (Hanefi mezhebinde, imâma uyanlar Fâtiha
okumazlar, kıraat yapmazlar, İmâmın okuyuşunu dinlerler. Eğer imâm
gizli okuyorsa, arkasında bulunan mesbûk, "Sübhâneke"yi
okuyabilir.)
Bir mesbûk, kıyam hâlinde değil de, ya rükû', ya secde, ya da teşehhüd
hâlinde imâma yetişirse, ihram tekbirini alarak bu yerlerde imâma
uyar ve imâmın getirmekte olduğu tesbihleri yapar. İftitah Duâsını
burada okumadığı gibi, daha sonra da okumaz.
Cenaze namazında lstiftah (namaza giriş) Duâsını okumak hususunda
âlimlerimiz ihtilâf
etmişlerdir. (Şâfiî mezhebine
göre) en Sahîh olan bu duânın okunmayışıdır; çünkü cenaze
namazının hafif olarak kılınması esastır. Hanefi'lerde istiftah
Duâsı olan "Sübhâneke" okunması evlâdır.)
Bil ki, istiftah Duâsı sünnettir, vâcib değildir. Bunun için terk
edilirse, ondan dolayı sehiv (yanılma) secdesi yapılmaz. İstiftah
Duâsında sünnet olan, gizli okunmasıdır. Eğer aşikâre olarak
okunursa, namaz batıl olmaz da mekruh olur. |
٢- باب ما يقوله بعد تكبيرة الإِحرام
اعلم أنه قد جاءت فيه أحاديث كثيرة يقتضي مجموعها أن يقول:
"اللّه أكْبَرُ كَبِيراً، وَالحَمْدُ للّه كَثِيراً، وَسُبْحَانَ
اللّه بُكْرَةً وَأصِيلاً، وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ
السَّمَوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفاً مُسْلِماً وما أنا من
المُشْرِكِينَ، إنَّ صَلاتِي وَنُسُكِي وَمَحْيايَ وَمَمَاتِي للّه
رَبّ العالَمِينَ لا شَرِيكَ لَهُ وَبِذَلِكَ أُمِرْتُ وأنَا مِنَ
المُسْلِمينَ،
اللّهمَّ أنْتَ المَلكُ لا إلهَ إِلاَّ أنْتَ، أَنْتَ رَبِّي وأنا
عَبْدُكَ، ظَلَمْتُ نَفْسِي واعْتَرَفْتُ بِذَنْبِي، فاغْفِرْ لي
ذُنُوبِي جَمِيعاً، فإنَّهُ لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ أنْتَ،
وَاهْدِني لأحْسَنِ الأخْلاقِ لا يَهْدِي لأحْسَنها إلاَّ أَنْتَ
وَاصْرِفْ عَنِّي سَيِّئَها لا يَصْرِفُ سَيِّئَها إِلاَّ أَنْتَ،
لَبَّيْكَ وَسَعْدَيْكَ والخَيْرُ كُلُّهُ في يَدَيْكَ، وَالشَّرُّ
لَيْسَ إِلَيْكَ، أنا بِكَ وَإِلَيْكَ، تَبارَكْتَ وَتعالَيْتَ،
أسْتَغْفِرُكَ وأتُوبُ إِلَيْكَ. ويقول:
اللّهمَّ باعِد بَيْني وبَيْنَ خَطايايَ كما بَاعَدْتَ بَيْنَ
المَشْرِقِ وَالمَغْرِبِ،
اللّهمَّ نَقِّنِي مِنْ خَطايايَ كما يُنَقّى الثَّوْبُ الأبْيَضُ
مِنَ الدَّنَسِ،
اللّهمَّ اغْسِلْنِي مِنْ خَطايايَ بالثَّلْجِ وَالمَاءِ
وَالبَرَدِ"
فكل هذا المذكور ثابت في الصحيح عن
رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم.
وجاء في الباب أحاديث أُخَر منها:
١١٢-
حديث عائشة
رضي اللّه عنها: كأن
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم إذا افتتح
الصلاة قال:
"سُبْحانَكَاللّهمَّ وبِحَمْدِكَ، وَتَبَارَكَ اسْمُكَ، وَتَعالى
جَدُّكَ، وَلاَ إلهَ غَيْرُكَ". رواه
الترمذي وأبو
داود وابن ماجه بأسانيد
ضعيفة، وضعّفه أبو داود والترمذي
والبيهقي وغيرهم،
ورواه أبو داود والترمذي
والنسائي وابن
ماجه والبيهقي من رواية
أبي سعيد الخدري وضعفوه.
قال البيهقي: وروي الاستفتاح بـ
"سُبْحانَكَ
اللّهمَّ وبِحَمْدِكَ" عن ابن مسعود
مرفوعاً، وعن أنس مرفوعاً، وكلها
ضعيفة. قال: وأصحُّ ما روي فيه عن
عمر بن الخطاب رضي اللّه عنه،
ثم رواه بإسناده عنه؛ أنه كبر ثم
قال:
"سُبْحَانَكَ اللّهمَّ وبِحَمْدِكَ، تَبَارَكَ اسْمُكَ، وتَعَالى
جَدُّكَ، وَلا إلهَ غَيْرُك (٤٧)
١١٣-
وروينا في سنن البيهقي، عن
الحارث، عن عليّ
رضي اللّه عنه قال: كأن
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم إذا استفتح الصلاة قال:
"لا إلهَ إِلاَّ أَنْتَ سُبْحانَكَ ظَلَمْتُ نَفْسِي وَعَمِلْتُ
سُوءاً فاغْفِرْ لي إنَّهُ لا يَغْفرُ الذنُوبَ إِلاَّ أَنْتَ،
وَجَّهْتُ وَجْهيَ.
إلى آخِرِه" وهو حديث ضعيف، قال: الحارث الأعور: متفق على ضعفه،
وكان الشعبيّ يقول: الحارث كذّاب، واللّه أعلم.
وأما قوله صلى اللّه عليه وسلم
قال:
”وَالشَّرُّ لَيْسَ إلَيْكَ"
فاعلم أن مذهب أهل الحق من المحدّثين والفقهاء والمتكلمين من الصحابة
والتابعين ومن بعدهم من علماء المسلمين أن جميع الكائنات خيرها
وشرَّها، نفعَها وضَرّها كلها من اللّه سبحانه وتعالى، وبإرادته
وتقديره، وإذا ثبت هذا فلا بدّ من تأويل هذا الحديث، فذكر
العلماء فيه أجوبة:
أحدها:
وهو أشهرها قاله النضر بن شُمَيْلِ والأئمة بعده، معناه: والشرّ لا
يتقرّب به إليك،
والثاني:
لا يصعد إليك، إنما يصعد الكَلِم الطيب،
والثالث:
لا يضاف إليك أدباً، فلا يقال: (٤٨) يا
خالق الخنازير وإن كان خالقها،
والرابع:
ليس شرّاً بالنسبة إلى حكمتك، فإنك لا تخلق شيئاً عبثاً، واللّه
أعلم. (٤٩)
فصل:
هذا ما ورد من الأذكار في دعاء التوجه، فيستحبّ الجمع بينها كلها لمن
صلى منفرداً، وللإِمام إذا أذن له المأمومون. فأما إذا لم يأذنوا
له فلا يطوِّل عليهم بل يقتصر على بعض ذلك، وحَسُنَ اقتصارُه على:
وجّهت وجهي إلى قوله: من المسلمين، وكذلك المنفرد الذي يُؤثر
التخفيف.
واعلم أن هذه الأذكار مستحبّة في الفريضة والنافلة، فلو تركه في
الركعة الأولى عامداً أو ساهياً لم
يفعله بعدَها لفوات محله، ولو فعله كان
مكروهاً ولا تبطل صلاته، ولو تركه عقيب التكبيرة حتى شرع في
القراءة
أو التعوّذ
فقد فات محله فلا يأتي به، فلو أتى به لم تبطل صلاتُه، ولو كان
مسبوقاً أدرك الإِمام في إحدى الركعات أتى به إلا أن يخاف من اشتغاله
به فوات الفاتحة، فيشتغل بالفاتحة فإنها آكد لأنها واجبة، وهذا
سنّة.
ولو أدرك المسبوقُ الإِمامَ في غير القيام إما في الركوع
وإما في السجود
وإما في التشهد أحرم معه وأتى بالذكر الذي يأتي به الإِمام، ولا يأتي
بدعاء الاستفتاح في الحال ولا فيما بعد.
واختلف أصحابنا (٥٠)
في استحباب دعاء الاستفتاح في صلاة الجنازة، والأصحّ أنه لا
يستحبّ لأنها مبنية على التخفيف. واعلم أن دعاء الاستفتاح سنّة ليس
بواجب، ولو تركه لم يسجدْ للسهو، والسنّة فيه الإِسرار، فلو جهر به
كان مكروهاً ولا تبطل صلاته. |