Geri

   

 

 

İleri

 

Kureyş Sûresi

 

 

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

 

 

 

لِلإِيلاَفِ قُرَيْشٍ (١)

 

إِيلاَفِهِمْ رِحْلَةَ الشِّتَاءِ وَالصَّيْفِ (٢)

 

 

فَلْيَعْبُدُوا رَبَّ هَذَا الْبَيْتِ (٣)

 

اَلَّذِي أَطْعَمَهُمْ مِنْ جُوعٍ وَآمَنَهُمْ مِنْ خَوْفٍ (٤)

Li'î lâfi Kurayş'in. Îlâfihim rihlete’ş-şitâi ve’s-sayf. Fe’l-ya'büdû rabbe hâze’l-beyt. Ellezî et'amehüm min cû'in ve âmenehüm min havf.

Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah’ın ismiyle.

(Bu sûrenin mana itibariyle kendinden önceki sûre ile bağlantılı olduğunu söyleyenler olmuştur. Bunlar arasında Ubeyy b. Ka'b da vardır. Mushaf'ında bu iki sûreyi birbirinden ayırmamıştır. Bk. Râzî ve Kurtubî.)

106/1. (Ey Resûlüm,) Kureyş (kavmine verdiğim sayısız nimetler içinde onların) emniyet ve selâmeti için (Fîl ashâbını helâk etmem vardır. Fîl ashâbı onlara çok sıkıntı veriyordu.)

106/2. (Özellikle) kışın (Yemen'e) ve yazın (Şam'a) seyahatlere alıştırdığı (onlara verilen birçok nimetten dolayı Allah’a kulluk etmiyorlarsa, hiç olmazsa, yolculuk ve ticaretleri konusunda onları güven ve selâmete kavuşturduğu) için,

106/3. Şu Beyt’in (Kâ'be’nin) Rabbine (bu nimetin bir şükrü ve itirafı olarak) kulluk etsinler. (Tevhîd, kulluğun, ibâdetlerin anahtarıdır.)

106/4. (O Rab ki, Mekkelilerin Habeşlilerden aldıkları yiyeceklerle veya kıtlık senelerinde Yemen’den getirilen ürünlerle) onları açlıktan doyurdu (kurtardı) ve kendilerini (Fil ashâbının) korku(sun)dan emin (güvenli) kıldı.