Geri

   

 

 

İleri

 

5 Cinayetler

İhrâmlıya, koku sürdüğünde keffâret lazım gelir. Tam bir azasına veya daha fazlasına koku sürerse bir kan akıtması gerekli olur. Bir âzâdan az bir yerine koku sürerse sadaka vermelidir. Bütün bir gün dikili elbise giyer veya başını örterse kendisine bir kanın akıtılması düşer. Eğer bundan az ise sadaka vermekle yetinir.

Başının dörtte birini veya daha fazlasını tıraş ederse, kendisine bir kan düşer. Eğer dörtte birden daha az ise sadaka vermesi lâzım gelir. Ebû Hanife'ye göre kan aldırma yerlerinin tıraş edilmesiyle kan lazımdır. Ebû Yusuf ve Muhammed'e göre ise, sâdece sadaka düşer. Bir meclisde el ve ayaklarının tırnaklarını keserse, kendisine kan lâzım gelir. Yalnız bir el veya bir ayağının tırnağını keserse yine bir kan vacip olur. Beş tırnağından daha az keserse, kendisine sadaka düşer. Ebû Hanife ve Ebû Yusuf'un nezdinde, ayrı ayrı el ve ayaklardan kesilen beş tırnak için ancak sadaka vardır. İmam-ı Muhammed (rahmetüllahi aleyh) dedi ki, kan vardır.

Bir özürden dolayı koku sürer, tıraş olur veya elbise giyerse muhayyerdir. Dilerse koyun keser, dilerse üç sâ yiyeceği altı miskine sadaka verir, dilerse üç gün oruç tutar.

Hanımını şehvetle öper veya ellerse, bir kan akıtmak mecburiyetindedir. Daha Arafat'ta vakfe etmezden evvel ön veya arkadan cimâî yapanın haccı bozulur, fasit olur. Bu halde bir koyun keser, haccı fasit olmayanlar gibi haccına devam eder ve bilâhare bu haccını kaza etmek de kendisine düşer. Biz Hanefilere göre, hanımıyla birlikte haccını kaza etmeye geldiği zaman hanımından ayrılması lâzım değildir. (Zira cimanın başlarına getirdiğini görmüşlerdir. Bir daha buna teşebbüs etmemeleri aşikârdır.)

Arafat'tan sonra cima edenin haccı bozulmaz, ancak kendisine bir devenin kesilmesi lâzım olur. Eğer Mina'da tıraş olduktan sonra ve ziyaretten evvel cima yaparsa bir koyun kesmelidir.

Umrede dört tur ziyaret yapmazdan evvel cima eden bir kimse umresini bozar, sonuna kadar bu bozuk umreye devam eder ve bilâhare kaza yapıp, bir kurban kesmesi lâzımdır. Dört tur yaptıktan sonra ailesiyle cima ederse, bir kurban kesmesi lâzımdır ve umresi bozulmaz.

Unutarak cima eden kasden cima yapan gibidir. Abdestsiz olarak kudüm (varış) tavafını yapana sadaka düşer, cünüp olarak yaparsa, kendisine bir koyunu kurban etmek düşer. Farz ziyaretini abdestsiz olarak yapana bir koyun, cünüp olarak yapana bir deve lâzım gelir. Bu durumda Mekke'de iken tavafını tekrar yapması daha efdaldir ve o zaman kan lâzım gelmez. Seder (veda) ziyaretini abdestsiz olarak yapana sadaka, cünüp olarak yapana bir koyun lâzımdır.

Farz tavafın üç veya daha az turunu terkedene bir koyunu kesmek lâzım gelir.

Eğer dört turunu terkederse, o ihramla dört tur yapıncaya kadar ihramda kalır. Seder tavafından üç turu terkedene, sadaka düşer. Eğer seder tavafının tamamını veya dört turunu terkederse, kendisine bir koyun kesmek düşer. Safa ile Merve arasındaki sa'yi terkedenin haccı tamamdır, fakat bir koyunu kesmelidir.

Devlet reisinden evvel, Arafat'tan Müzdelife'ye inen bir kimseye kan düşer. Müzdelife'deki vakfeyi terkedene kan düşer. Bütün günlerde cemrelere taş atmayı terkedene kan lâzım olduğu gibi sadece bir günün taşını terkedene de kan lâzım gelir.

Eğer (bir günde) yalnız bir cemrenin taşlanmasını terkederse, kendisine sadaka lâzım olur. (Her taş için yarım sa)

Eğer kurban bayramı gününde cemretü’l-akabe (büyük şeytân) nin taşlanmasını terkederse, bir kurban lâzım olur.

İmam Ebû Hanife (rahmetüllahi aleyh) nezdinde, kurban günleri çıkıncaya kadar tıraşını tehir edene kurban düştüğü gibi, ziyaret (farz) tavafını tehir edene de kurban düşer.

İhramda olan, av öldürür veya öldürene gösterirse, ceza lâzımdır. Ceza bakımından kasden av hayvanını, gösterenle unutarak gösteren, ilk vuranla ikinci vuran hepsi birdir. (Yâni hepsine ceza düşer) İmam-ı Ebû Hanife ve imam-ı Ebû Yusuf (rahmetüllahi aleyh) nezdinde ceza: Av hayvanını öldürdüğü yerde veya en yakını olan yerde —eğer çölde ise— takdir edilir, takdir edenlerin, iki âdil insan olması lâzımdır. Takdirden sonra cinayet işleyen kıymet hakkında muhayyerdir, bir hedyin alınacağı kadarsa, isterse bir hedyi alır ve keser, isterse onunla yiyecek alır, her yoksula yarım sâ buğday, bir sâ hurma veya arpa verir. Ya da yarım sâ buğdayın ve bir sâ arpa yerine birer gün oruç tutar. Eğer taamdan yarım sâ'dan daha az bir miktar kalırsa, yine kişi muhayyerdir; isterse sadakaya verir, isterse yer ve yerine tam bir gün oruç tutar.

İmam-ı Muhammed (rahmetüllahi aleyh) «avlanan hayvanların benzeri varsa benzerini kurban etmesi lâzımdır» dedi. O halde, geyik ve sırtlanda koyun, tavşanda oğlak, deve kuşunda deve ve yerbû (yaban faresi) da dört aylık bir oğlak lâzımdır.

Av hayvanını yaralayan veya tüylerini yolan veya bir azasını kesen kimse, o hayvanın tamamını değil ancak hayvanda noksan olan kıymeti tazmin eder. Eğer bir kuşun tüylerini yolmak veya ayaklarını kesmekle, onu başkalarından koruma imkânından mahrum ederse, o zaman kişiye, o hayvanın tam kıymetini tazmin etmek düşer. Av hayvanının yumurtasını kıran kimseye, ancak yumurtanın kıymeti düşer. Eğer kırdığı yumurtadan ölü bir yavru çıkarsa, onun diri iken kıymeti ne ise, tazmin etmek lâzım gelir.

İhramda olan bir kimse için leş kargası, dulengeç kuşu, kurt, yılan, akrep ve farenin öldürülmesinde ceza yoktur. (Zira Buharî ve Müslim’de ihramını dişleyici köpeği, fareyi, akrebi, yılanı ve leş kargasını öldürdüğü Resulullah’ın hanımlarından biri rivayet etmiştir.) Sivrisinek, pire ve kenelerin öldürülmesiyle, hiç bir şey lâzım gelmez. Bir biti öldüren ise dilediği sadakayı verebilir.

Bir çekirgeyi öldüren dilediğini sadaka verir. Bir hurma bir çekirgeden daha hayırlıdır.

Eti yenilmeyen avları -yırtıcı hayvan gibi- öldürene ceza düşer. Fakat o, cezanın kıymeti bir koyunu geçmemelidir. Eğer yırtıcı hayvan ihramda olan zata hücum ettiği için onu vurup öldürürse, kendisine hiç bir ceza lâzım gelmez. İhrâmlı, av etini yemeye mecbur olduğu için avlansa, bile yine kendisine ceza lâzım gelir. (Ancak işlediği zaruretten ötürü haramlıktan çıkar.)

İhramlının, koyun, sığır, deve, tavuk ve keskere (Bagdada yakın bir yerdir) kazını kesmesinde hiç bir beis yoktur. Ayaklarında tüy olan bir güvercini veya evcil bir geyiği öldürürse, kendisine ceza düşer. İhramda bulunan zat, bir av hayvanını keserse, (haramı işlediğinden) kestiği murdardır, yenilmesi helâl değildir. İhrâmlı zat, ihramda olmayan avcıya avı göstermemiş ve avlamasını emretmemişse, onun avlayıp kestiği etten yiyebilir.

Helâl (ihrâmsız) bir insan, haremin hudutları içinde avlanır, ihrâmda olan zat da ondan yerse, kendisine ceza düşer. Haremin bitkilerini veya bir kimsenin malı ve insanların bitirdiklerinden olaıyan bir ağacını keserse, sadece kıymetini vermek kendisine düşer. Hacc-ı ifrade ihram bağlayan için bir kanı icap eden suçları işlemekte, kırana ihram bağlayan için iki kan vacip olur, biri haccı, diğeri umresi içindir. Ancak mikâtı ihrâmsız olarak geçerse sonra hac ve umreye birden ihram bağlar (bu ihrâmsız geçişi için) kendisine tek bir kan düşer. İki ihramlı beraberce bir av hayvanını öldürürlerse her ikisine de tam ceza düşer.

İki ihramsız birlikte harem hayvanlarından birisini avlarsalar, ikisine bir ceza düşer. İhrâmlı kişi, bir avı satar veya satın alırsa, o alış veriş bâtıldır.