Allahü teâlâ,
eşyayı
(var olan) bir şeyden yaratmadı. Allah, eşyayı oluşundan önce,
ezelde biliyordu. O, eşyayı takdir eden ve hükmünü yürütendir.
Allah’ın dilemesi, ilmi, kazası, takdiri
ve Levh-i Mahfûz’daki yazısı olmadan, dünya ve ahirette hiç
bir şey olmaz. Ancak onun Levh-i Mahfuz’daki yazısı,
hüküm olarak değil, vasıf (şartlara bağlı)
olarak yazılıdır. |
خلق اللّه تعالى
الأشياء
لا من شيء، وكان اللّه تعالى عالما في الأزل بالأشياء قبل كونها، وهو
الذي قدر الأشياء وقضاها،
لا يكون في الدنيا ولا في الآخرة شيء إلا بمشيئته وعلمه وقضائه وقدره
وكتبه في اللوح المحفوظ،
ولكن كتبه بالوصف لا بالحكم. |
Kaza, kader
ve
dilemek,
onun nasıl olduğu bilinemeyen sıfatlarındandır. Yüce Allah, yok
olanı yokluğu hâlinde yok olarak bilir; onu yarattığı zaman,
nasıl olacağını bilir. Var olanı, varlığı hâlinde var olarak
bilir; onun yokluğunun nasıl olacağını bilir. Allah ayakta duranın
ayakta duruş hâlini, oturduğu zaman da oturuş hâlini bilir. Butün bu
durumlarda yüce Allah’ın ilminde, ne bir değişme, ne de
sonradan olma bir şey olur. Değişme ve ihtilâf,
yaratılanlarda olur . |
والقضاء
والقدر والمشيئة
صفاته في الأزل بلا كيف،
يعلم اللّه تعالى المعدوم في حال عدمه معدوما،
ويعلم أنه كيف يكون إذا أوجده،
ويعلم اللّه تعالى الموجود في حال وجوده موجودا،
ويعلم أنه كيف يكون فناؤه،
ويعلم اللّه تعالى القائم في الحال قيامه قائما وإذا قعد علمه قاعدا في
حال قعوده من غير أن يتغير علمه أو يحدث له علم،
ولكن التغير والاختلاف يحدث في المخلوقين. |
Yüce Allah, insanları
küfür
ve îmandan
hâli/boş olarak yaratmış, sonra onlara hitap ederek emretmiş
ve nehyetmiştir. Kâfir olan; kendi fiilîyle,
hakkı inkâr ve reddetmesiyle ve Allah’ın yardımını
kesmesiyle küfre sapmıştır. İman eden de kendi
fiilîyle, ikrarı, tasdiki ve Allah’ın tevfik ve yardımı
ile îman etmiştir. |
خلق اللّه تعلى الخلق سليما من
الكفر والإيمان،
ثم خاطبهم وأمرهم ونهاهم،
فكفر من كفر بفعله وإنكاره وجحوده القح بخذلان اللّه تعالى إياه،
وآمن من آمن بفعله وإقراره وتصديقه بتوفيق اللّه تعالى إياه ونصرته له.
|