50. FALCILARA VE KÂHİNLERE İNANMA
YASAĞI
GAYBDEN HABER
VERDİĞİNİ SÖYLEYEN KÂHİNLERE, MÜNECCİMLERE, GİZLİ İŞLERİ ORTAYA
ÇIKARACAĞINI İDDİA EDENLERE, KUM, ÇAKIL, ARPA VE BENZERİ ŞEYLERLE
FALCILIK YAPANLARA GİTMENİN VE SÖYLEDİKLERİNE İNANMANIN
NEHYEDİLMİŞ OLDUĞU
1669. Âişe
radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Bazı insanlar
Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem'e
kâhinleri (n yaptıkları hakkında fikrini) sordular da
Resûl-i Ekrem:
- "Aslı
olan, (doğru) bir şey değildir" buyurdu.
- Ey Allah'ın
Resûlü! Ama onların bize verdikleri geleceğe ait bazı haberler
söyledikleri gibi çıkıyor, dediler. Bunun üzerine Hazret-i
Peygamber:
- "Onların
bu tür haberleri (görevli meleğin ilham ettiği)
gerçeklerdendir. Onu bir cin meleklerden kaparak kâhin dostunun
kulağına fısıldar. O kâhinler de bir doğruya yüz yalan karıştırır
(halka sunar) lar" cevabını verdi.
Buhârî, Tıb 46, Bed'ül-halk 6,
Tevhîd 57; Müslim, Selâm
122-124
Buhârî'nin bir rivayetinde (Bed'ül-halk
6) Âişe radıyallahu anhâ,
Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem'in
şöyle buyurduğunu işitmiştir:
"Melekler
buluta (anân) inerler, gökte geleceğe yönelik verilmiş kararları
birbirlerine aktarırlar. Bu esnada şeytan, kulak hırsızlığı
yaparak edindiği bilgiyi kâhinlere fısıldar. Onlar da bu habere
kendiliklerinden yüz yalan katarlar." |
٥٠- باب النَّهي عن إتيان الكُهّان والمنجِّمين والعُرَّاف وأصحاب
الرمل والطوارق بالحصى وبالشعير ونحو ذلك
١٦٦٩-
عن عائشة رضي اللّه عنها ،
قالت :
سأل رسُولَ اللّه صَلّى اللّه عَلَيْهِ
وسَلَّم أنَاسٌ عَنِ الكُهَّانِ،
فَقَالَ :
( لَيْسُوا بِشَيءٍ ) فَقَالُوا
: يا رَسُولَ اللّه إنَّهُمْ يُحَدِّثُونَا أحْيَاناً
بِشَيءٍ، فَيَكُونُ حَقّاً ؟ فقالَ رسُولُ اللّه
صَلّى اللّه عَلَيْهِ وسَلَّم :
( تِلْكَ الكَلِمَةُ مِنَ الحَقِّ
يَخْطَفُهَا الجِنِّيُّ فَيَقُرُّهَا فِي أُذُنِ وَلِيِّهِ ،
فَيَخْلِطُونَ مَعَهَا مئَةَ كَذْبَةٍ ) .
متفق عليه .
وفي رواية للبخاري عن عائشة
رضي اللّه عنها : أنَّها سمعتْ
رسُولَ اللّه صَلّى اللّه عَلَيْهِ وسَلَّم
يقولُ : ( إنَّ المَلائِكَةَ تَنْزِلُ فِي
العَنَانِ - وَهُوَ السَّحَابُ - فَتَذْكُرُ الأَمْرَ قُضِيَ فِي
السَّماءِ ، فَيَسْتَرِقُ الشَّيْطَانُ السَّمْع ، فَيَسْمَعُهُ ،
فَيُوحِيَهُ إلَى الكُهَّانِ ، فَيَكْذِبُونَ مَعَهَا مِئَةَ
كَذْبَةٍ مِنْ عِنْدِ أَنْفُسِهِمْ ) .
قَولُهُ :
( فَيَقُرُّهَا ) هو بفتح الياء وضم
القاف والراء ، أي : يُلْقِيها ، (
والعَنانِ ) بفتح العين . |
1670. Safiyye Binti Ebû
Ubeyd, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in
bir eşinden naklen Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'in
şöyle buyurduğunu bildirmiştir:
"Kim,
çalıntı veya yitik bir malın yerini haber veren kimseye (arrâfa)
gidip ondan bir şey sorar, söylediğini de tasdik ederse, o kişinin
kırk gün hiçbir namazı kabul olunmaz."
Müslim,
Selâm 125.
Ayrıca bk.
Ahmed
İbn Hanbel, Müsned,
II, 429,
IV, 68,
V, 380 |
١٦٧٠-
وعن صَفِيَّةَ بِنتِ أبي عُبيدٍ ، عن بعض أزواجِ النَّبيِّ
صَلّى اللّه عَلَيْهِ وسَلَّم ، ورَضِيَ
اللّه عنها ، عن النَّبيّ صَلّى
اللّه عَلَيْهِ وسَلَّم ، قال : (
مَنْ أَتَى عَرَّافاً فَسَأَلَهُ عنْ شَيْءٍ فَصَدَّقَهُ ، لَمْ
تُقْبَلْ لَهُ صَلاَةٌ أرْبَعِينَ يَوماً ) . رواه
مسلم . |
1671. Kabîsa İbn'l-Muhârık
radıyallahu anh,
Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem'i
şöyle buyururken dinledim, demiştir:
"Kuşları
ürkütüp isimlerinden, seslerinden ve hareketlerinden mânalar
çıkarmak, uğursuzluğa inanmak, kum üzerine çizgiler çizerek
geleceğe yönelik hükümler çıkarmak bir çeşit sihir ve kehânettir."
Ebû Dâvûd, Tıb 23. Ayrıca bk.
Ahmed İbn Hanbel,
Müsned, III,477, V, 60 |
١٦٧١-
وعَنْ قَبِيصَةَ بنِ المُخَارِقِ رَضِيَ
اللّه عَنْهُ قال : سمعتُ رسُولَ اللّه
صَلّى اللّه عَلَيْهِ وسَلَّم يقولُ
: ( العِيَافَةُ ، وَالطِّيَرَةُ ،
والطَّرْقُ ، مِنَ الجِبْتِ ) . رواه
أبو داود بإسناد حسن .
وقال :
( الطَّرْقُ ) هُوَ الزَّجْرُ : أيْ
زَجْرُ الطَّيْرِ وَهُوَ أنْ يَتَيَمَّنَ أو يَتَشَاءمَ
بِطَيَرَانِهِ ، فإنْ طَارَ إلَى جِهَةِ اليَمِين ، تَيَمَّنَ ، وإنْ
طَارَ إلَى جِهَةِ اليَسَارِ ، تَشَاءمَ . قال أبو داود :
( والعِيَافَةُ ) : الخَطُّ .
قالَ الجَوْهَريُّ في الصِّحَاحِ : الجِبْتُ كَلِمَةٌ تَقَعُ عَلَى
الصَّنَمِ وَالكاهِنِ والسَّاحِرِ وَنَحْوِ ذلِكَ . |
1672. İbn Abbas
radıyallahu anhümâ'dan rivayet
edildiğine göre Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
"Yıldızlardan
bir bilgi edinen, bir parça sihir elde etmiş olur. Bilgisi
arttıkça günahı da artar."
Ebû Dâvûd Tıb 22, 51. Ayrıca
bk. İbn Mâce, Edeb 28 |
١٦٧٢-
وعن ابن عباس رضي اللّه عنهما ، قال
: قال رسولُ اللّه صَلّى اللّه عَلَيْهِ
وسَلَّم : ( مَنِ اقْتَبَسَ عِلْماً
مِنَ النُّجُوم ، اقْتَبَسَ شُعْبَةً مِنَ السِّحْرِ زَادَ ما
زَادَ ) . رواه أبو داود بإسناد
صحيح . |
1673. Muâviye İbn'l-Hakem
radıyallahu anh şöyle dedi:
- Ey Allah'ın
Resûlü! Ben, yeni müslüman olmuş biriyim. Allahü teâlâ bizi İslâm
ile şereflendirdi. Bizden öyle kimseler vardır ki, kâhinlere
gider, onların söylediklerine inanırlar, dedim.
- "Artık
onlara gitmeyin (söylediklerine de inanmayın)!"
buyurdu. Ben:
- Bizden
kimileri de kuşların ötmesini, sağa -sola uçmasını uğursuzluk
sayarlar, dedim.
-
"Bu, içlerinde buldukları bir zan, bir
duygudur; bu his onlara mâni olmasın" buyurdu. Ben:
- Bizden kum
üzerine birtakım çizgiler çizen ve öylece hüküm çıkarmaya
çalışanlar da var, dedim.
- "Peygamberlerden
biri de çizgi çizerdi. Kimin çizgisi onun çizgisine uygun düşerse
o isabet etmiş olur" cevabını verdi.
Müslim, Mesâcid 33. Ayrıca bk.
Ebû Dâvûd, salât 167;
Nesâî, Sehiv 20 |
١٦٧٣-
وعن مُعاوِيَةَ بنِ الحَكَمِ رَضِيَ اللّه
عَنْهُ قال : قلتُ : يا رسُولَ اللّه إنِّي حديثُ عَهْدٍ
بالجاهِليَّةِ ، وَقَدْ جَاءَ اللّه تَعَالَى بالإسْلاَمِ ، وإنَّ
مِنَّا رِجَالاً يَأتُونَ الكُهَّانَ ؟ قال :
( فَلاَ تأتِهِمْ ) قُلْتُ :
وَمِنَّا رِجَالٌ يَتَطَيَّرُونَ ؟
قَالَ :
( ذَلِكَ شَيْءٌ يَجِدُونَهُ فِي
صُدُورِهِمْ ، فَلاَ يَصُدُّهُمْ ) قُلْتُ : وَمِنَّا رِجَالٌ
يَخُطُّونَ ؟
قَالَ :
( كَانَ نَبِيٌّ مِنَ الأنْبِيَاءِ يَخُطُّ
، فَمَنْ وَافَقَ خَطَّهُ ، فَذَاكَ ) . رواه
مسلم . |
1674. Ebû Mes'ûd el-Bedrî
radıyallahu anh'den rivayet
edildiğine göre Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem, köpek
parasını, fuhuş gelirini ve falcılık ücretini yasaklamıştır.
Buhârî, Büyû 25, 113, İcâre
20, Talâk 51, Tıb 46, Libâs 86, 96;
Müslim, Müsâkât 40. Ayrıca bk.
Ebû Dâvûd, Büyû 26, 63; Tirmizî,
Büyû 46, 49, 50, Nikâh 37, Tıb 23;
Nesâî, Sayd 15, Büyû 91, 92, 94;
İbn Mâce, Ticârât 9 |
١٦٧٤-
وعن أَبي مَسعودٍ البدريِّ رَضِيَ اللّه
عَنْهُ : أنَّ رسُولَ اللّه صَلّى
اللّه عَلَيْهِ وسَلَّم نَهَى عَنْ ثَمَنِ الكَلْبِ ،
وَمَهْرِ البَغِيِّ ، وَحُلْوَانِ الكاهِنِ .
متفق عَلَيْهِ . |
|