17- Şeytanın Aldatması, Çetelerini İnsanlara Fitne Vermek İçin Göndermesi ve Her İnsanla Beraber Bir Şeytanın Bulunması Bâbı 7281- Bize Osman b. Ebî Şeybe ile İshak b. İbrahim rivâyet ettiler. (İshâk bize haber verdi; Osman ise bize rivâyet etti tâbirlerini kullandılar. Osman dedi ki): Bize Cerir, A'meş'den, o da Ebû Süfyan'dan, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: «Şeytan Arab yarımadasında namaz kılanların kendisine ibâdet etmesinden ümidini kesmiştir. Lâkin aralarında aldatma hususunda (çalışmaktadır).» buyururken İşittim. 7282- Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Veki' rivâyet etti. H. Bize Ebû Küreyb dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. Her iki râvi A'raeş'den bu isnadla rivâyet etmişlerdir. 7283- Bize Osman b. Ebî Şeybe ile İshak b. İbrahim rivâyet ettiler. (İshak: Ahberana; Osman ise: Haddesena tâbirlerini kullandılar. Osman dedi ki): Bize Cerir, A'meş'den, o da Ebû Süfyan'dan, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: «Şüphesiz iblisin tahtı denizin üzerindedir. Çetelerini gönderir de insanlara fitne verirler. Ona göre bunların en büyüğü, en büyük fitne verendir.» buyururken işittim. 7284- Bize Ebû Küreyb Muhammed b. Ala ile İshak b. İbrahim rivâyet ettiler, isafız Ebû Küreyb'indir. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye haber verdi. (Dedi ki): Bize A'meş, Ebû Süfyan'dan, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Gerçekten iblis tahtını suyun üzerine koyar. Sonra çetelerini gönderir. Bunların ona derece İtibariyle en yakın olanı, en büyük fitne çıkaranıdır. Bunlardan biri gelerek: ŞÖyle şöyle yaptım, der. O da: Hiç bir şey yapmamışsın, der. Sonra biri gelerek onu karısıyla birbirinden ayırmadan bırakmadım, der. Bunu kendisine yaklaştırır ve: Sen ne iyisin, der.» yurdular, A'meş Dedi ki: «Zannederim onu iltizam eder, dedi.» 7285- Bana Seleme b. Şebîb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hasen b. A'yen rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ma'kıl, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. Câbir, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işitmiş: «Şeytan çetelerini gönderir de insanlara fitne verirler. Onun ındinde derece İtibariyle bunların en büyüğü, en büyük fitne çıkaranıdır.» 7286- Bize Osman b. Ebî Şeybe ile İshak b. İbrahim rivâyet ettiler. (İshak: Ahberana; Osman ise: Haddesena tâbirlerini kullandılar. Dediler ki): Bize Cerir, Mansûr'dan, o da Sâlim b. Ebi’l-Ca'd'dan, o da babasından, o da Abdullah b. Mes'ud'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Sizden hiç bir kimse yoktur ki: Kendisine cinlerden bir arkadaşı ve kim kılınmamış olsun!» buyurdu. Ashab: — Yâ sana ya Resûlallah? dediler. «Bana da: Şu kadar var ki, Allah onun hakkında bana yardım etti de o müslünınn oldu. Artık bana hayırdan başka bir şey emretmiyor.» buyurdular. 7287- Bize İbn Müsenna ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler kj): Bize Abdurrahman (yani; İbn Mehdi) Süfyan'dan rivâyet etti. H. Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yahyâ b. Âdem, Ammâr b. Ruzeyk'dan rivâyet etti. Her iki râvî Mansur'dan, Ce-rir'in isnadıyle onun hadîsi gibi rivâyet etmişlerdir. Şu kadar var ki, Süfyan’ın hadîsinde: «Kendisine cinlerden bir arkadaşı, meleklerden de bir arkadaşı vekil kılınmıştır.» ibaresi vardır. 7288- Bana Harun b. Saîd El-Eyîî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Ebû Sahr, İbn Kuseyt'dan naklen haber verdi. Ona da Urve, ona da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Âişe rivâyet etmiş ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin Âişe'nin yanından çıkmış. Âişe Dedi ki: Ben onukıs-kandim. Az sonra gelerek benim ne yaptığımı gördü. Ve: «Sana ne oldu ya Âİşe! Kıskandın mı?» diye sordu. — Bana ne olacak, benim gibisi, senin gibi bir zâtı kıskanmaz dedim. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Sana şeytanın mı geldi?» dedi. Ben: — Ya Resûlallah! Benimle beraber şeytan mı var? diye sordun «Evet!» dedi. — Yâ her insanla birlikte? dedim. «Evet!» cevâbını verdi. — Seninle de mi ya Resûlallah? dedim. «Evet! Lâkin Rabbîm onun hakkında bana yardım etti, tâ ki müsluman oldu.» buyurdular. Bu hadîslerin birinci rivâyeti Arab yarımadasında şeytana ibâdet edecek kimse kalmadığını bildirmektedir. Nevevî: «Bu hadîs Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mûcizelerindendir.» diyor. Filhakika Arab yarımadasında o günden bugüne müslüman olmayan yoktur. Fakat şeytan her ne kadar müslümanlan dinlerinden döndüremiyeceğini anlamışsa da aralarında fitne ve fesad saçmak için dâima koşmuş ve hâlen çalışmaktadır. Arş: Hükümdarın tahtı demektir. Şeytanın tahtından murad; bulunduğu merkezdir. Hadîs-i şerîf şeytanın merkezi su üzerinde bulunduğunu anlatmaktadır. El-Mebârik nâm eserde şöyle deniliyor: «Şeytanın tahtını su üzerine koyması hakikî olabilir. Allahü teâlâ istidrac için ona bu kudreti vermiştir. Fakat bu söz onun şiddetli azgınlığını ve ordusu arasında emrini ge-jirdiğini temsil de olabilir. Her iki takdire göre de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu tumturaklı ibareyi (yani; tahtının su üzerinde oluşunu) onunla istihza için kullanmışa benziyor. Çünkü aynı ibare Allah hakkında kullanılmış (Ve onun arşı su üzerindeydi) buyurulmuştur.» Feesleme» kelimesi «Feeslemü» şeklinde de okunmuştur. Bu takdirde cümlenin mânâsı ben ondan kurtuldum, demek olur. Ulema bu iki rivâyetin hangisi tercih edileceğinde ihtilâfa düşmüşlerdir. Hattâbî: Sahih ve muhtar olan refî' rivâyeti (yani; eşlemü) dır.» demiş; Kâdî Iyaz ise «esleme» rivâyetinin muhtar olduğunu söylemiştir. Çünkü bundan sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Artık bana hayırdan başka bir sey emretmiyor.» buyurmuştur. Eslemenin mânâsında da ihtilâf vardır. Bazıları bunun teslim oldu mânâsına geldiğini söylemiş; bir takımları da Müslüman ve Mü'min oldu mânâsında kullanıldığını bildirmişlerdir. Hadîsin zahir mânâsı da budur. Kâdî Iyâz Şöyle deditir: «Bilmiş ol ki, ümmet Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in cismivle, fikriyle ve diliyle şeytandan masum ve mahfuz olduğuna İttifak etmiştir.» Bu hadisler şeytanın vesvesesinden fitne ve igvasından korunmak gerektiğine işaret etmektedirler. Şeytanın dâima bizimle beraber olduğunun bildirilmesi imkân nisbetinde ondan korunalım diyedir. |