Geri

   

 

 

 

İleri

 

16- Mü'minin Misalinin Hurma Ağacı Gibi Olması Bâbı

7276- Bize Yahya . Eyyûb ile Kuteybe b. Saîd ve Ali b. Hucur Es-Sa'dî rivâyet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. (Dediler ki): Bize İsmail (yani; İbnû Ca'fer) rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Abdullah b. Dînar haber verdi ki: Abdullah b. Ömer'i şöyle derken işitmiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Gerçekten ağaçlardan bir ağaç vardır ki, yaprağı düşmez. Bu ağaç müslümanın misalidir. Şimdi bana söyleyin, bu ağaç nedir?» buyurdular. Bunun üzerine cemâatin zihinleri kırlardaki ağaçlara takıldı.

Abdullah

Dedi ki: İçimden bunun hurma olduğu geçti. Fakat (söylemeye) utandım. Sonra cemaat:

— Bize bunun ne olduğunu söyle ya Resûlallah! dediler. Bunun üzerine:

«O hurma ağacıdır.» buyurdu.

Abdullah

Dedi ki: Ben bunu Ömer'e andım da:

«O hurma ağacıdır deseydin, benim için filân ve filân şeyden makbul olurdu.» dedi.

7277- Bana Muhammed b. Ubeyd El-Guberî rivâyet etti.'

(Dedi ki): Bize Hammad b. Zeyd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Eyyûb Ebû'l-Halil Ed-Dubaî'den, o da Mücahid'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti.

(Dedi ki): Bir gün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabına:

«Bana misâli mü'min gibi olan bir ağaç haber verin!» dedi. Bunun Üzerine cemâat çölün ağaçlarından birini anmaya başladılar.

Ibnü Ömer

Dedi ki: İçimden yahut kalbınıden bu ağacın hurma olduğu geçti. Bunu söyleyecek oldum, bir de baktım ki, karşımdakiler kavmin büyükleri! Konuşmaktan çekindim. Onlar susunca Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Bu ağaç hurmadır.» buyurdular.

7278- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe İle İbn Ebî Ömer rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Süfyan b. Uyeyne İbnû Ebî Necilı'dan, o da Mücâhid'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): İbn Ömer'le Medine'ye doğru arkadaşlık ettim. Ama onu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den bir hadîsden başka hadîs rivâyet ederken işitmedim.

(Dedi ki): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında idik. Kendisine hurma özü getirildi... Ve râvî hadîsi yukarkilerin hadîsi gibi nakletmiştir.

7279- Bize İbn NÜmeyr de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Seyf rivâyet etti.

(Dedi ki): Mücâhidi şöyle derken işittim. Ben İbn Ömer'i: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e hurma özü getirildi... derken dinledim.

Ve râvî yukarkilerin hadîsi gibi anlatmıştır.

7280- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ubeydullah b. Ömer, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında idik:

«Bana müslüman bir adamın benzeri yahut müslöman bir adam gibi bir ağaç haber verin, o ağacın yaprakları dökülmez.» buyurdular.

İbrahim

Dedi ki: Umulur ki Müslim, meyve verir de, dedi. Başkasının nüshasında da: Her zaman meyve vermez, şeklinde buldum.

İbnü Ömer

Dedi ki: Bu ağacın hurma olduğu içimden geçti ama Ebû Bekr'le Ömer’in konuşmadıklarını gördüm. Ben de konuşmaktan yahut bir şey söylemekten çekindim. Müteakiben Ömer: Onu söylemiş olsaydın, benim için filân ve filân şeyden daha makbul olurdu, dedi.

Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-ilmin» üç yerinde, bir de «Büyü'», «Etime» ve «Edeb» bahislerinde tahric etmiştir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hurmayı müslümana benzetmesi hayrının çokluğu, meyvesinin güzelliği ve devamı itibariyledir. Çünkü hurmanın yemişi çıktığı günden kuruyuncaya kadar devam üzere yenir. Kuruduktan sonra da ondan birçok faydalı şeyler yapılır. Odunundan, yapraklarından ve dallarından da istifade edilir. Hattâ çekirdeği de hayvanlara yem olarak verilir. Hâsılı hurmanın her şeyi faydalıdır. Nitekim mü'min de ibâdetleriyle, güzel hlâkı ile, namazı, orucu, zikri, sadakası vesâiresiyle bunun gibidir. Aralarındaki sahih vech-i Şebeh budur. Bazıları benzeme yönünün tepesi Kesildiği vakit, insan gibi ölmesi olduğunu söylemişlerdir. Başka ağaçlar böyle değildir. Onlar tepeden kesildiği vakit kurumazlar.

Cummâr: Hurma Özü, demektir. Bundan murad; hurmanın başından çıkan sığır dili gibi, beyaz ve yumuşak bir şeydir. Arablar bunu yerler.

Anlaşılıyor ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in suâli karşısında ashâb-ı kirâmın her biri kırlarda yetişen ağaçlardan bîrini düşünmüş, bunun hurma olacağı kimsenin aklına gelmemiştir.

Son rivâyette zikri geçen İbrahim, îmanı Müslim'in arkadaşı İbrahim b. Süfyan'dır. Bu zatın ve başkalarının Müslim'den rivâyet ettikleri hadîsde: «Yapraklan düşmez, her zaman meyve de vermez.» denilmiştir. Başka rivâyetlerde: «Her zaman meyve verir...» denildiği için İbr âh im b. Süfyan buradaki rivâyeti müşkil görmüş ve: «Umulur ki, Müslim her zaman meyve verir, demiştir.» diyerek, bu suretle hatanın kendinde ve hadîsi: «Her zaman yemiş vermez.» şeklinde rivâyet edenler de olacağına işaret etmiştir. Fakat Kâdî Iyâz'la diğer İmâmlardan bazıları hadîsde hata olmadığını, İbrahim b. Süfyan’ın burada vehme kapıldığım söylemişler, hadîsi Bubârî'nin de nefiy edatı olan «Lâ» ile rivâyet ettiğini hatırlatmışlardır. Onlara göre Nefıy edatı «lâ» «tü'tî» fiiline değil, mahzufa müteâlliktir. Cümlenin takdiri şöyledir: «Bu ağacın ne yaprakları düşer, ne de ona bir şey arız olur. Meyvesini de daima verir.» Yalnız râvi matufları zikretmemiştir,