8- Duman Bâbı 7244- Bize İshak b. İbrahim rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Cerir Mansûr'dan, o da Ebû'd-Duhâ'dan, o da Mesrûk'dan naklen haber verdi. (Şöyle dedi): Abdullah'ın yanında oturuyorduk. Kendisi de aramızda yaslanmıştı. Derken ona bir adam gelerek: — Yâ Ebâ Abdirrahman! Gerçekten Kinde kapıları yanında bir hikayeci kıssa anlatıyor ve duman mucizesi gelerek kâfirlerin canlarını alacağını, mü'minlerinse ondan nezle şeklinde müteessir olacaklarını söylüyor, dedi. Bunun üzerine Abdullah kızarak oturdu ve şunları söyledi: — Ey insanlar! Allah'dan korkun! Sizden kim bir şey bilirse, bildiğini söylesin. Bilmeyen de, Allah bilir, desin. Çünkü birinizin bilmediği bir şey için, Allah bilir, demesi en büyük ilimdir. Gerçekten Allah (azze ve celle) Peygamberi (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: "Ben bunun için sizden bir ücret istemiyorum. Ben tekellüf yapanlardan da değilim de!" Sûre-i Sad, âyet: 86. buyurmuştur. Şüphesiz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) insanlarda bir gerileme gördüğü vakit: «Allahım! Yûsuf'un yedi (sene) si gibi yedi (sene)!» buyurmuştu. Müteakiben başlarına öyle bir kıtlık gelmişti ki, her şeyi silip süpürmüş. Hattâ açlıktan deri ve İaşeleri yemişlerdi. Onlardan biri gökyüzüne bakarak duman şeklinde bir şey gördü. Hemen Ebû Süfyan gelerek: — Yâ Muhammed! Sen Allah'a tâatı ve akrabaya yardımı emrederek geldin. Ama kavmin helâk oldular. İmdi onlar için Allah'a dua et, dedi. Allah (azze ve celle): "Semânın insanları saracak aşikâr bir duman getireceği günü gözet! Bu acıklı bir azabdır." Sûre-i Duhân, âyet: 10-11. âyet-i kerîmesini: «Şüphesiz ki, siz döneceksiniz...» kavli kerîmine kadar buyurdu Abdullah şöyle dedi: Hiç hakkında: "O gün biz en büyük savlette tutacağız, biz İntikam alacağızla" Sûre-i Duhân, âyet: 16. buyurulan günde âhirdin azabı açılır mı? Batşe, Bedir günüdür. Duhan âyeti batşe, lızâm ve rûm âyeti geçmişlerdir. 7245- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. Dedi ki: Bize Ebû Muâviye ile Veki' rivâyet ettiler. H. Bana Ebû Saîd El-Eşec de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Veki verdi. H. Bize Osman b. Ebî Şeybe dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Biz rivâyet etti. Bunların hepsi A'meş'den rivâyet etmişlerdir. H. Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Küreyb de rivâyet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Müslim b. Subeyh'den, o da Mesrûk'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Abdullah'a bir adam gelerek: — Mescidde kendi re'yiyle Kur'ân'ı tefsir eden bir adam bıraktım. Şu âyeti tefsir ediyor: «O gün semâ aşikâre bir duman getirecektir.» Bu adam: İnsanlara kıyâmet gününde bir duman gelecek ve canlarını alacak, hattâ ondan nezleye tutulmuş gibi olacaklar diyor, dedi. Bunun üzerine Abdullah şunları söyledi: — Her kim bir ilim biliyorsa, onu söylesin. Bilmeyen de, Allah bilir, desin. Çünkü bir adamın bilmediği hir şey için, Allah bilir, demesi anlayışından ma'duddur. Bu mes'ele şöyle olmuştur. Kureyş (kabilesi) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e âsi gelince onların aleyhine Yûsuf'un seneleri gibi seneler gelmesine dua etti. Bunun üzerine onlara kıtlık ve şiddetli meşakkat isabet etti. O derecedeki adam semâya bakıyor da, açlıktan kendisi ile semâ arasında duman gibi bir şey görüyordu. Kemikleri bile yediler. Nihayet Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'c bir adara gelerek: — Ya Resûlallah! Mudar (kabilesi) için Allah'a istiğfar et! Çünkü onlar helâk oldular, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'. «Mudar için mi? Sen hakikaten cüretkârsın!» buyurdu. Arkacığından onlar için duâ etti. Allah (azze ve celle) de: "Biz azabı biraz açacağız, siz gerçekten (yine) döneceksiniz." Sûre-i Duhân, âyet; 15 âyetini indirdi. Ve kendilerine yağmur verildi. Onlar refaha kavuşunca yine eski hallerine döndüler. (Bu sefer) Allah (azze ve celle) de: "Semânın insanları saracak aşikâr bir duman getireceği günü gözet! Bu acıklı bir azabdır." "O gün biz en büyük savletle tutacağız. Biz intikam alacağız." âyetlerini indirdi. Abdullah, bundan Bedir gününü kastediyor, demiş. 7246- Bize Kuteyhe b. Saîd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Cerir, A'meş'den, o da Ebû'd-Duha'dan, o da Mesrûk'dan, o da Abdullah'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi) ; Beş şey vardır ki, bunlar geçmişlerdir. Duman, Hizâm, rûm, batşe ve kamer, 7247- Bize Ebû Saîd El-Eşec rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yeki' rivâ-et etti. (Dedi ki): Bize A'meş bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etti. 7248- Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be rivâyet etti. H. Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki): Bize Gunder, Şu'be'den, o da Katâde'den, o da Azra'dan, o da Hasen El-Uranî'den, o da Yahya b. Cezzâr'dan, o da Abdurrahman b. Ebî leylâ’dan, o da Übey b. Ka'b'dan naklen yüce Allah şu âyeti hakkında rivâyette bulundu: "Büyük azabdan başka biz onlara mutlaka yakın azabdan da tattıracağız." Süre-i Secde, âyet: 21 Râvî Dedi ki: (Yakın azab) dünya musibetleri, rûm, batşe yahut dumandır. (Batşe ini yoksa duman mı? dediğinde şekkeden Şu'be'dir.) İbn Mes'ud (sallallahü aleyhi ve sellem) rivâyetini Buhârî istiska» ve «Tefsir» bahislerinde tahric etmiştir. Kinde kapıları Kûfe'de bir kapının ismidir. Hikayecinin kim olduğu malûm değildir. Hadîsden anlaşılan mânânın hülâsası şudur: Hikayeci Duhan âyetini tefsir ederken, onun kıyâmet alâmetlerinden biri olduğunu söylemiş ve kıyâmete yakın zuhur edeceğini bildirmiştir. Hazret-i Abdullah İbn Mes'ud ise bunun Bedr harbinde geçtiğini, insanların açlıktan gözleri dumanlanarak gökyüzünde duman varmış gibi gördüklerini anlatmış ve bir kimsenin bilmediği bir şeye karışmaması icâb ettiğini tenbihde bulunmuştur. Maamafih mes'elede hilaf vardır. İbnû Abbâs, İbnû Ömer ve Zeyd b. Alî hazeratından rivâyet olunduğuna göre kıyâmete yakın böyle bir duman zuhur edecektir. Hattâ bu duman kıyâmetin on büyük alâmetinden biridir. Batşe: Şiddetle tutmak savletle kapmak mânâsına gelir. Burada ondan murad; Bedir harbidir. Lizâm: Lâzım gelen demektir. Bununla da batşe-i kübra namı verilen Bedir savaşında kâfirlerin öldürülüp, esir edilmeleri kastedilmiştir. Rûm âyeti, Romalıların evvelâ mağlûp olup, sonra gâlib geleceklerinden bahseden âyettir ki, bu da mazide kalmış ve Hudeybiye harbinde Romalılar, İranlılara galebe çalmışlardır. Yûsuf (aleyhisselâm)’ın senelerinden murad: Onun zamanında Mısır'da vuku bulan yedi senelik kıtlıktır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem),Kureyş kabilesinin İslâm'ı kabul etmeyip, düşmanlıklarını artırdıklarını görünce Cenâb-ı Hak'dan on-lan kıtlıkla azab etmesini niyazda bulunmuştu. Filhakika bu duâ kabul buyurulmuş, müşrikler açlıktan deri ve lâşe yemişlerdi. |