Geri

   

 

 

 

İleri

 

6- Allahü teâlâ'nın Gayreti ve Kötülüklerin Haram Kılınması Bâbı

7167- Bize Osman b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrahim rivâyet ettiler, (İshâk: Ahberana; Osman ise: Haddesena tâbirlerini kullandılar. Dediler ki): Bize Cerir, A’meş'den, o da Ebû Vâil'den, o da Abdullah'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«övülmeyi Allah'dan daha ziyade seven kimse yoktur. Bundan dolayı kendini medhetmiştir. Allah'dan daha kıskanç kimse de yoktur. Sundan dolayı kötülükleri haram kılmıştır,» buyurdular.

7168- Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. H.

Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. Lâfız onundur.

(Dedi ki): Bize Abdullah b. Nümeyr ile Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Şakîk’dan, o da Abdullah’dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Allah'dan daha kıskanç kimse yoktur. Bundan dolayı kötülüklerin açığını kapalısını haram kılmıştır. Allah'dan daha ziyade medhi seven kimse de yoktur.» buyurdular.

7169- Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet etti' ler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be, Amr b. Mürra'dan rivâyet etti.

(Dedi ki): Ebû Vâü'i şunu soy lerken işittim: Ben Abdullah b. Mes'ud'u şöyle derken dinledim. (Amı ona bu hadîsi Abdullah'dan sen mi işittin? diye sordum. Evet, cevâbını verdi ve hadîsi merfu olarak rivâyet etti, demiş.) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular:

«Allah'dan daha kıskanç kimse yoktur. Bundan dolayı kötülüklerin açığını kapalısın de yoktur. O haram kılmıştır. Allah'dan daha ziyade medhi seven kimse un için kendini medhetmîstir.»

7170- Bize Osman b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim rivâyet ettiler. (İshak: Ahberana; ötekiler: Haddesena tâbirlerini kullandılar. Dediler ki): Bize Cerir, A'meş'den, o da Mâlik b. Hâris'den, o da Abdurrahman b. Yezîd'den, o da Abdullah b. Mcs'ud'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Medih, Allah (azze ve celle)’den daha çok kimseye makbul değildir. Bundan dolabı kendini methetmiştir. Allah'dan daha kıskanç da kimse yoktur. Bundan dolayı kötülükleri haram kılmıştır. Ve hiç bir kimseye özür Allah'dan daha makbul değildir. Bundan dolayı kitabı indirmiş ve Peygamberlere göndermiştir» buyurdular.

7171- Bize Amru'n-Nakid rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İsmail b. ibrahim b. Uleyye, Haccâc b. Ebî Osman'dan rivâyet etti.

(Dedi ki): Yahya şunu söyledi: Bana da Ebû Seleme, Ebû Hüreyre'den rivâyet ettî. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ;

«Şüphesiz ki, Allah kıskanır. Mü'min de kıskanır. Allah'ın kıskanması, mü'mine haram kıldığı şeyi getirmesidir.» buyurdular.

7172- Bize Muhammed b. Müsennâ rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Dâvud rivâyet etti.

(Dedi ki) ; Bize Ebân b. Yezîd ile Harb b. Şeddâd, Yahya b. Ebî Kesir'den, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen Haccac’ın hassaten Ebû Hüreyre'nin hadîsini rivâyet ettiği gibi rivâyette bulundu. Ama JEsma hadîsini anmadı.

7173- Yahya dedi ki: Bana da Ebû Seleme rivâyet etti. Ona da Urve b. Zübeyr rivâyet etmiş, ona da Esma binti Ebî Bekr rivâyet etmiş ki: Kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ı şöyle buyururken işitmiş:

«Allah (azze ve celle)’den daha kıskanç hiç bir şey yoktur.»

7174- Bize Muhammed b. Ebî Bekr El-Mukaddemî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Bişr b. Mufaddal, Hişam'dan, o da Yahya b. Ebî Kesîr’den, o da Ebû Seleme'den, o da Urve'den, o da Esma'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti ki:

«Allah (azze ve celle)’den daha kıskanç hiç bir şey yoktur.» buyurmuşlar.

7175- Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdû’l-Aziz (yani; İbn Muhammed) Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «Mü'min kıskanır. Ama Allah'ın kıskançlığı daha şiddetlidir.» buyurmuşlar.

7176- Bize Muhammed b. Müsennâ da rivâyet ettî;.

(Dedi ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ("Dedi ki): Bize Şu'be rivâyet etti.

(Dedi ki): Ben Alâ'yi bu isnadla rivâyet ederken işittim.

Bu rivâyetleri Buhârî «Kitâbu'n-Nİkâh», «Küâbu't-Tevhid» ve «Kitâbu't-Tefsir»'de; Tirmizî «Kitâbu'd-Deavât»'da; Nesâî «Kitâbu't-Tefsîr»'de tahric etmişlerdir.

Gayret: Kıskançlık demektir. Allahü teâlâ'ya nisbetle gayret ise: Bir şeyi mü'min kuluna menetmesi ve haram kılmasıdır.

Nevevî diyor ki: «Bunun hakikati kullar için maslahattır. Çünkü kullar Allah'a sena ederler. O da onlara sevab verir. Bu suretle kullar faydalanırlar. Teâlâ Hazretleri ise bütün âlemlerden ganîdir. Ona kulların medhü senası fayda vermediği gibi, onu terketmeleri de bir zarar vermez.»

Fevâhiş: Fahişenin cem'idir. Fahişe kavil olsun, fiil olsun her kötü haslet demektir. İbn'l-Esîr'in beyânına göre, hadîsdeki fevâhişden murad; günahların şiddetle çirkin olanlarıdır. Fahişe çok defa zina mânâsına kullanılır.

Hadîs-i şerîf Allah'a hamdü senada bulunmanın ve ona teşbih, tehlil ve tahmid gibi zikirleri dilden bırakmamanın faziletine delildir.

«Hiç bir kimseye özür, Allah'dan daha makbul değildir.» cümlesi hakkında Kaadİ Iyâz: «İhtimal buradaki özürden murad; kulların yaptıkları hatalardan dolayı Allah'dan özür dilemeleri, günahlarından tevbe etmeleri, Allah'ın da onları af buyurnınsıdır.» diyor.