17- Kişinin Uyku Ânında ve Döşeğe Yattığı Zaman Söyleyeceği Şey Bâbı 7057- Bize Osman b. Ebî Şeybe ile İshak b. İbrahim rivâyet ettiler. Lâfız Osman'ındır. (İshak: Ahberana; Osman ise: Haddesena tâbirlerini kullandılar, dediler ki): Bize Cerir Mansûr'dan, o da Sa'd b. Ubeyde'den naklen rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Bera' b. Âzib rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Döşeğine yattığın vakit namaz için aldığın abdest gibi abdest aî; sonra sağ tarafına yat. Sonra, Allah'ım ben yüzümü sana teslim ettim. İşimi de sana havale kıldım. Sırtımı (sevabına) tamaan ve (azabından) korkarak sana dayadım. Senden kurtulup iltica edecek ancak sen varsın. İndirdiğin kitabına iman ettim. Gönderdiğin Peygamberine de inandım de! Bunlar son sözün olsun. Şayet o gece ölürsen fıtrat üzere olduğun halde ölürsün.» buyurmuşlar. Bera' Dedi ki: Ben bunları hatırlamak için tekrarladım da: Gönderdiğin resulüne iman ettim, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Gönderdiğin nebiine iman ettim de!» buyurdular. 7058- Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdullah (yani; İbn İdris) rivâyet etti. (Dedi ki): Husayn'ı Sa'd b. Ubeyde'den, o da Bera' b. Âzib'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsi rivâyet ederken dinledim. Şu kadar var ki, Mansur'un hadîsi daha tamamdır. Husayn'ın hadîsinde: «Sabahlarsa bir hayra isabet eder.» ziyadesi vardır. 7059- Bize Muhammed b. Müsennâ rivâyet etti. (Dedi ki): Ebû Dâvud rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be rivâyet etti. H. Bize İbn Beşşar da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdurrahman Ebû Dâvud rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Şu'be, Amr b. Murraâta rivâyet etti. (Dedi ki): Sa'd b. Ubeyde'yi Bera' b. Azîb'den naklen yet ederken dinledim. Ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir geceleyin döşeğine yatacağı vakit: «Allahım! Nefsimi sana teslim ettim; yüzümü sana döndüm; sı sana dayadım ve emrini (sevabına) tamaan, (azabından) korkarak havale kıldım. Senden kurtulacak ve sığınacak yer ancak sensin. İndin kitabına iman ettim. Gönderdiğin Resûlüne de inandım.» demesini buyurmuş. Ve ölürse fıtrat üzere öleceğini söylemiş. İbn Beşşâr kendi hadîsinde «geceleyin» sözünü anmamıştır. 7060- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû'l-Ahvas, Ebû İshâk'dan, o da Bera' b. Azîb'den naklen haber verdi. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hır adama: «Ey filân! Döşeğine uzandığın vakit...» buyurdular. Râvî Amr b. Mürra'nın hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur. Yalnız o: «Gönderdiğin nebiine inandım de! O gece ölürsen fıtrat üzere ölürsün. Sabaha çıkarsan bir hayra isabet edersin...» demiştir. 7061- Bize İbn Müsenna ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Cafer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Ebû İshak’dan rivâyet etti. O da Bera' b. Âzîb'i şöyle derken işitmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir adama emir buyurdu. Râvî yukarki hadîs gibi rivâyette bulunmuş, yalnız: «Sabaha çıkarsan bir hayra isabet edersin...» cümlesini anmamıştır. Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu’l-Vudu» ve «Kitâbu'd-Deavât»'da; Ebû Dâvud «Kitâbu'l-Edeb»'de; Tirmizî «Kitâbu'd-Deavât» da; Nesâî «Kitâbu’l-Yevm ve'l-Leyle»'de muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. Bu hadîste üç mühim sünnet göze çarpmaktadır. Birincisi uykuya yatacak kimsenin abdast almasıdır. Önceden abdestli ise yenilemesi şart değildir. Çünkü maksat abdestli olarak uyumaktır. İkincisi sağ tarafına yatmaktır. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) her işinde sağdan başlamayı severdi. Üçüncüsü Allah'ı zikretmektir. Müslümanın son işi Allah'ı zikir olmalıdır. Rivâyetlerdeki yüz ve nefis kelimelerinden maksad bütün vücuttur. Sırtını dayamak tâbiri de Allah'a itimad etmekten kinayedir. Bu talimat dahilinde hareket eden kimse, o gece ölürse, fıtrat üzere yani müslüman olarak ölecek, sabaha sağ çıkarsa, hayra isabet edecek yani bu sünnetlerin sevabını kazanacaktır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Resul kelimesini kabul etmeyip, onun yerine Nebî kelimesini kullanmasını emir buyurmasının sebebi ulema arasında ihtilaflıdır. Bazılarına göre bunun sebebi Resul kelimesinin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den başkasına da ihtimâli olduğu içindir. Mâziri ve başkaları: «Bu bir zikir ve duadır. Hangi sözlerle vârid oldu ise harfiyyen onlan okumak gerekir. İhtimal mükâfat o harflere mütealliktir. Belki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bu harflerle okuması vahyedilmiştir. Binaenaleyh aynı kelimelerle edâ olunması icab eder» demişlerdir. Nevevî bu kavli beğenmiştir. Ulemâdan bazıları bu hadîsle istidlal ederek hadîsi mânâ itibariyle rivâyetin caiz olmadığını söylemişlerdir. Cumhûra göre mânâyı bilen kimsenin manen rivâyeti caizdir. Onlara göre burada mânâ muhteliftir. Böyle yerlerde ise mânâ itibariyle rivâyet bilittifak caiz değildir. 7062-) Bize Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti. (Dedi ki): babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Abdullah b. Ebî's-Sefer'd da Ebû Bekr b. Ebî Mûsa'dan, o da Bera'dan naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) döşeğine yattığı vakit: «Allahım! Senin isminle yaşar, senin isminle ölürüm.» der; uyanıda da: «Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah'a hamdolsun. Diriltmek ona mahsustur.» dermiş. 7063- Bize Ukbe b. Mûkrem El-Ammî ile Ebû Bekr b. Nâfi' rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Gunder rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be Hâlid'den rivâyet etti. (Dedi ki): Ben Abdullah b. Hâris'i, Abdullah b. Ömer'den rivâyet ederken dinledim ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir adama, döşeğine yatarken: «Allahım! Nefsimi sen yarattın, sen öldüreceksin. Onun hayatı-memâtı senin içindir. Sağ bırakırsan onu koru, öîclürürsen onu affeyle. Allahim! Ben senden afiyet dilerim!» demesini emir buyurmuşlar. Derken bir adam Abdullah'a: — Sen bunu Ömer'den mi işittin? diye sordu. Abdullah: — Ömer'den daha hayırlısından, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den (işittim) cevâbını verdi. İbn Nâfi' kendi rivâyetinde: «Abdullah b. Hâris'den» demiş «işittim» sözünü anmamıştır. 7064- Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Cerir Süheyl'den rivâyet etti. (Şöyle dedi): Birimiz uyumak istediği vakit sağ tarafına yatmasını Ebû Salih bize emreder, sonra şöyle derdi: «Allahım! Ey göklerle yerin ve büyük arşın Rabbi! Ey bizim ve her şeyin Rabbi! Ey taneyi, çekirdeği yaran! Tevrat, İncil ve Türkan'ı indiren! Alnından tuttuğun her şeyin şerrinden sana sığınırım. Allah'ım! Evvel sensin, senden önce hiç bir şey yoktur. Âhir de sensin! Senden sonra hiç bir şey yoktur. Zahir sensin, senin üstünde hiç bir şey yokfur. Batın da sensin, senden gayri hiç bir şey yoktur. Bizim namımıza borcu öde! Ve bizi fakirlikten zengin kıl!» Ebû Salih bunu Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet ederdi. 7065-) Bana Abdu'l-Hamid b. Beyan El-Vasıtî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hâlid (yani Tahhân) Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) döşeğimize yattığımız vakit Ccrir'in hadîsi gibi dememizi bize emir buyururdu. Ebû Ilüreyre: «Alnından tuttuğun her hayvanın şerrinden...» demiştir. 7066- Bize Ebû Küreyb Muhammed b. Alâ' da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Usâme rivâyet etti. H. Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Ebî Ubeyde rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. Her iki râvi A'meş'den, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etmişlerdir. Ebû Ilüreyre (Şöyle dedi): Fâtime bir hizmetçi istemek üzere Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldi de ona şöyle buyurdular: «Allahım! Ey yedi kat göklerin Rabbi... de!» Râvî, Süheyl'in babasından rivâyet ettiği hadîs gibi nakletmiştir. 7067- Bize İshak b. Mûsa El-Ensârî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Enes b. Iyâz rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ubeydullah rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Saîd b. Ebî Saîd El-Makburî babasından, o da Ebû Hüıfeyre'den naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: «Biriniz döşeğine uzandığı vakit gömleğinin kenarını tutsun da onunla döşeğini silksin ve besmele çeksin! Çünkü o kendinden sonra döşeğinde ne kalacağını bilmez. Yatmak istediği vakit sağ tarafına yatsın ve: Allahım! Seni tenzih ederim. Ey Rabbim! Yanımı ancak seninle (döşeğe) koydum. Onu ancak seninle kaldırırım. Nefsimi tutarsan onu affeyle! Salarsan onu sâlih kullarını koruduğun şeyle koru! desin.» 7068- Bize Ebû Kureyb de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abde, Ubeydullah b. Ömer'den bu isnadla rivâyet etti ve (Şöyle dedi): «Sonra, ey Rabbim! Senin isminle yanımı (döşeğe) koydum. Nefsimi sağ bırakırsan ona acı! desin.» 7069- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yezîd b. Harun, Hammad b. Seleme'den, o da Sâbit'ten, o da Enes’den naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) döşeğine uzandığı vakit: «Bizi doyurup sulayan, kifayet eden ve sığındıran Allah'a hamdolsun. Nice yeteri ve sığındırıcısı olmayanlar vardır.» dermiş. Ebû Hüreyre rivâyetini Buhârî «Kitâbu'd-Deavât»'da tahric etmiştir. Berâ' rivâyetindeki «Senin isminle yaşar, senin isminle ölürüm» cümlesinden murad: Senin ismini zikrederek yaşar, ismini zikrederek ölürüm, demektir. Bazıları buradaki isimden müsemma kastedildiğini söylemişlerdir. Bu takdirde hadîsin mânâsı seninle yaşar, seninle ölürüm. Yani: Beni yaşatan sensin, öldürecek de sensin demek olur. Yine bu hadîsdeki: «Bizi öldürdükten sonra dirilten» cümlesi, uyuttuktan sonra uyandıran manasınadır. Uykuya ölüm ıtlak edilmiştir. Zira uyku yarı ölümdür derler. Ntişûr: Kıyâmet gününde diriltmek manasınadır. Ebû Hüreyre rivâyetindeki «Alnından tuttuğun» tâbirinden murad: Senin kudret ve sultanın altında bulunan mahrukatın demektir. Hadîs-i şerifteki borç kelimesinin bütün kul ve Allah borçlarına şâmil olması ihtimâli vardır. Zahir ve bâtın kelimeleri Allah'ın isimlerindendir. Bazıları buradaki zahiri zuhurdan kudret-i kâmile sahibi mânâsına geldiğini bir takımları da zahir kat'î delillerle sabit olan. bâtm ise mahlûkatına görünmeyen mânâsına geldiğini söylemişlerdir. Bakıllânî'ye göre, Âhirin mânâsı ilim. kudret vesâir sıfatlarıyle baki olan manasınadır. Yani; Allahü teâlâ ezelde nasıl bu sıfatlarla mevsuf ise, mahlûkatı yok olup bittikten sonra da aynı sıfatlarla muttasıftır. Döşeğine yatan kimsenin evvelâ onu silkip temizlemesi müstehabdır. Bunun sebebi, içinde yılan, akreb gibi zararlı hayvanların bulunması ihtimâlidir. Döşeği gömleğinin kenarıyle tutması, bu gibi hayvanlar sokmasın diyedir. Mü'vî: Sığındıran, acıyıp şefkat eden, demektir. Bazıları onun vatanı ve meskeni olmayan mânâsına geldiğini söylemişlerdir. Bu takdirde cümlenin mânâsı nice bakacak kimsesi ve yeri yurdu olmayan kimseler vardır, demek olur. |